SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’Z-ZEKAT

<< 717 >>

باب: ما كان من خليطين، فإنهما يتراجعان بينهما بالسوية.

35. Zekat Ortaklık Malından Verildiği Zaman, Ortaklar, Paylarına Göre Birbirine Rücu Eder

 

-وقال طاوس وعطاء: إذا علم الخليطان أموالهما، فلا يجمع مالهما. وقال سفيان: لا يجب حتى يتم لهذا أربعون شاة، ولهذا أربعون شاة.

Ata ve Tavus, "Malları birbirine karışmış vaziyette olan kimseler, kendi mallarının ne kadar olduğunu biliyor ise, bunlar toplanmaz" demiştir.  Süfyan ise, "Her biri için kırk koyun olmadıkça zekat vermek vacip değildir" demiştir.

 

حدثنا محمد بن عبد الله قال: حدثني أبي قال: حدثني ثمامة: أن أنسا حدثه:

 أن أبا بكر رضي الله عنه: كتب له التي فرض رسول الله صلى الله عليه وسلم: (وما كان من خليطين، فإنهما يتراجعان بينهما بالسوية).

 

[-1451-] Ebü Bekir r.a. Enes r.a.'e Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in belirlediği zekat miktarları konusunda yazdığı bir mektubunda şöyle demiştir: "Zekat ortaklık malından verildiği zaman, ortaklar, paylarına göre birbirine rücu eder."

 

 

AÇIKLAMA:     Ortaklık olarak tercüme ettiğimiz  خليطين kelimesi ile kasdedilen anlam konu­sunda ihtilaf edilmiştir: Ebu Hanîfe bunun, "ortaklık" anlamında olduğunu belirterek, "Her bir ortağın, sadece, ortaklık olmasaydı ne kadar vermesi gerekiyorsa o kadar zekat vermesi farzdır" demiştir.

 

Ibn  Cerîr  et-Taberî bu  görüşü  eleştirerek,   "Eğer  ortaklığın  olması  ile olmamasının hükmü aynı ise bu hadis faydasız kalmaktadır. Nehiy (yasaklama) ancak nehiyden önceki duruma göre farklılık arzetmesi halinde yapılır. Eğer (Ebu Hanîfe'nin dediği gibi olsaydı)  ortakların birbirine rücu etmesinin bir anlamı kalmazdı."

 

Rücu ile ilgili olarak Hattabî şöyle demiştir: "Örneğin, her birinin yirmi koyunu olacak şekilde, iki kimseye ait kırk koyun olsa, taraflar, hangi koyunların kendilerine ait olduğunu da bilse, zekat memuru da onlardan birinden bir koyunu zekat olarak alsa, koyunu veren, yarım koyun değerini vermesi için diğer ortağa rücu eder. Bu, "komşuluk ortaklığı" (hultatü'l-civar) olarak adlandırılan bir meseledir.

 

İmam Malik de, Süfyan-i Sevrî'nin, "Her birinin kırkar koyunu olmadıkça zekat vacip olmaz" şeklindeki görüşünü benimsemiştir.

 

Şafii, Ahmed ve ehl-i hadis ise şu görüştedir; Eğer hayvanları zekat nisabına ulaşmış ise zekatı verirler. Onlara göre "karışma" (hulta), otlak, ağıl, belirli bir tarla ve damızlık erkek hayvan bakımından olabilir. Bunlardan daha özel anlamı, ortaklık bakımından karışmadır.