SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-HAC

<< 797 >>

DEVAM: 57- BAB

 

حدثنا مسدد: حدثنا يحيى، عن عبيد الله، عن نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما قال: ما تركت استلام هذين الركنين، في شدة ولا رخاء، منذ رأيت النبي صلى الله عليه وسلم يستلمهما.قلت لنافع: أكان ابن عمر يمشي بين الركنين؟ قال: إنما كان يمشي ليكون أيسر لاستلامه.

 

[-1606-] İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: "Resûlullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i istilam ederken gördüğümden beri (Yemen tarafındaki) şu iki rüknü istilam etmeyi zorlukta ve rahatlıkta hiçbir zaman terketmedim."

 

Ravî şöyle demiştir: "Nafi'ye İbn Ömer'in iki rükün arasında yürüyüp yürümediğini sordum. Bana, "İstilam etmek kolay olsun diye yürürdü" diye cevap verdi.'"

 

Tekrar: 1611

 

 

AÇIKLAMA:     Başlık, hac ve umre tavafında remelin meşru olduğunu ifade etmek için kullanılmıştır. Alimler çoğunluğu da bu görüştedir. İbn Abbas r.a., "Bu sünnet değildir. Dileyen remel yapar, dileyen de yapmaz" demiştir.

 

Hadiste bahsedilen hac, veda haccı’dır. Umre ise kaza umresidir. Çünkü Hudeybiye anlaşmasının yapıldığı yıl tavaf etme imkanı olmamıştı. İbn Ömer Ci'rane de bulunmadığı için bunu reddetmiştir. Hac yaparken sözü edilen fiilleri yerine getirmiştir. Demek ki burada söz konusu olan, kaza umresidir.

 

Hz. Ömer'in seslendiği taş, Hacerü'l-Esved'tir. Bu şekilde yapması, etraftaki insanlara söylediklerini duyurma amacını taşımaktadır.

 

Ebû Davûd'taki ifade, "Neden hala remel yapıyor ve omuzları açıyoruz?" şeklindedir. Omuzların açılması ile kastedilen, ıztıba'dır. Bu, insanın seri bir şekilde yürümesine yardımcı olan bir şekildir. Şöyle ki ridanm bir ucu sağ koltuğun altına alınır, diğer ucu ise sol omuzun üzerine atılır. Böylece sağ omuz açığa çıkartılmış, sol omuz da örtülmüş olur. İbn Münzir şöyle der: Alimler çoğunluğuna göre, Malik hariç, ıztıba yapmak müstehaptır."

 

İyad'a göre ... kelimesi,"Biz güçlü olduğumuzu onlara gösterdik" anlamında kullanılmıştır. İbn Malik'e göre bu kelime, "riya" kelimesinden gelmekte olup, "Zayıf olduğumuz halde riya yaparak güçlüymüşüz gibi yaptık" anlamındadır. Netice olarak, Hz. Ömer, tavafta yapılan remelin bırakılmasını düşünmüştü. Çünkü neden yapıldığını biliyordu. Sebep artık bulunmadığı için bu uygulamaya son vermek İstedi. Daha sonra belki anlayamadığı bir hikmet bulunduğu için görüşünden vazgeçti. Resûlullah'ın s.a.v. yaptığı bir sünnete uymanın daha güzel bir davranış olduğuna karar verdi. Diğer yandan remel yapan kimse, (daha önce) niçin remel yapıldığını düşünüp, Allah'ın İslam'ı ve Müslümanları güçlü bir duruma getirmesi nimeti karşısında tefekkür edebilir.

 

 (Yapılmayan) remeli diğer şavtlarda telafi etmek meşru kılınmamıştır. Yani ilk üç şavtta remel yapmayan kimse, diğer dört şavtta bunları kaza etmez. Çünkü dört şavtta sakin olmak gerekmektedir. Bu durum değiştirilmez.

 

Remeli sadece erkekler yapar. Kadınların remel yapması gerekmez. Meşhur görüşe göre remel sadece peşinden sa'y edilecek olan tavafta yapılır. Remel, hem yürüyerek hem de binek üzerinde tavaf yapanlar İçin müstehaptır. Bu konuda bir fark yoktur. Alimler çoğunluğuna göre remeli terkeden kimsenin ceza olarak kurban kesmesi gerekmez. Malikilere göre bu konu tartışmalıdır.

 

Taberî şöyle demiştir: "Hz. Nebi'in, müşriklerin bulunmadığı Veda Haccı'nda remel yaptığı sabittir. Buna göre, remel de haccın menasiklerinden biridir. Fakat remel yap­mamak bir telbiye getirirken sesi yükseltmek örneğinde olduğu gibi ameli yap­mamak olarak değil, (bir amel içindeki) belli bir şekli yapmamak olarak değer­lendirilir. Bir kimse sesi kısarak telbiye getirse, telbiye yapmamış sayılmaz. Sade­ce telbiyenin yüksek sesle yapılması özelliğini yerine getirmemiş olur. Bundan dolayı remel yapmayana ceza gerekmez."

 

Riya yerilen bir davranış olduğu halde, Hz. Ömer'in, "riya yaptık" demesi bazı kimseler için kafa karıştırıcı olabilir.

 

Bu düşünceye şöyle cevap verilebilir: "Bu her ne kadar görüntü itibariyle ri­ya şeklinde olsa da buradaki riya yerilen bir gösteriş değildir. Çünkü yerilen riya, "Şu kişi o işi yapmış" desinler diye yapılır. Yerilen riyada, hiçbir kimse görmese kişi o ameli yapmayacaktır. Bu olayda ise bir tür harp hilesi bulunmaktadır. Çünkü onlar, remel yaparak, müşriklere güçlü oldukları yönünde bir imaj ver­mişlerdir. Böylece Müslümanlara saldırma niyetine kapılmaları önlenmiş olmak-tadır. "Harp hiledir" hadisi bilinen bir hadistir.