SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

İHSAR VE CEZA-İ’S-SAYD

<< 860 >>

باب: من قال ليس على المحصر بدل.

4- "(Hac Veya Umre Yapması) Engellenen Kişinin Kaza Etmesi Gerekli Değildir" Görüşünü Savunanlar

 

-وقال روح: عن شبل، عن ابن أبي نجيح، عن مجاهد، عن ابن عباس رضي الله عنهما: إنما البدل على من نقض حجه بالتلذذ، فأما من حبسه عذر أو غير ذلك فإنه يحل ولا يرجع، وإن كان معه هدي وهو محصر نحره إن كان يستطيع أن يبعث به، وإن استطاع أن يبعث به لم يحل حتى يبلغ الهدي محله.

وقال مالك وغيره: ينحر هديه ويحلق في أي موضع كان، ولا قضاء عليه، لأن النبي صلى الله عليه وسلم وأصحابه بالحديبية نحروا وحلقوا وحلوا من كل شيء قبل الطواف، وقبل أن يصل الهدي إلى البيت، ثم لم يذكر أن النبي صلى الله عليه وسلم أمر أحدا أن يقضوا شيئا، ولا يعودوا له، والحديبية خارج من الحرم.

İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre kaza yalnızca hac esnasında cinsel ilişkide bulunmak suretiyle haccını bozan kişiye gereklidir. Ancak bir özür vb. sebebiyle haccı engellenen kişi ise ihram'dan çıkar memleketine döner. Engellendiği sırada yanında hedy kurbanı varsa şayet Kabe'ye gönderme imkanı yoksa bulunduğu yerde keser. Gönderme imkanı varsa, kurban, kesileceği yere ulaşıncaya kadar ihramdan çıkamaz.

 

Malik ve diğer bazıları ise şöyle demiştir: Kişi herhangi bir yerde hedy kurbanını keser ve saçını kazıtır, kendisine kaza gerekmez. Çünkü Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ve ashabı Hudeybiye'de iken umre yapmaları engellendi. Onlar da burada kurbanlarını kestiler, saçlarını kazıttılar, tavaf yapmadan ve hedy kurbanları Kabe'ye ulaşmadan önce ihramdan çıktılar. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in herhangi bir kimseye bunu kaza etmelerini emrettiği de bilinmemektedir. Hudeybiye, harem bölgesinin dışındadır.

 

حدثنا إسماعيل قال: حدثني مالك، عن نافع: أن عبد الله ابن عمر رضي الله عنهما قال، حين خرج إلى مكة معتمرا في الفتنة، إن صددت عن البيت صنعنا كما صنعنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم، فأهل بعمرة من أجل أن النبي صلى الله عليه وسلم كان أهل بعمرة عام الحديبية، ثم إن عبد الله بن عمر نظر في أمره فقال: ما أمرهما إلا واحد، فالتفت إلى أصحابه فقال: ما أمرهما إلا واحد، أشهدكم أني قد أوجبت الحج مع العمرة، ثم طاف لهما طوافا واحدا، ورأى أن ذلك مجزيا عنه، وأهدى.

 

[-1813-] Nafi'den rivayet edildiğine göre, İbn Ömer, kargaşa döneminde umre yapmak İçin Mekke'ye doğru yola çıktığında şöyle dedi: "Kabe'ye ulaşmam engellenirse, Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte olduğumuz sırada o ne yaptıysa biz de onu yaparız".

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hudeybiye yılında umre için telbiye getirdiğinden Ibn Ömer de umre için telbiye getirdi. Sonra durumu inceledi ve "haccın da umrenin de durumu aynıdır" dedi, arkadaşlarına dönerek "hac da umre de aynı durumdadır. Sizi şahit tutarım ki ben umre ile birlikte hac yapmaya niyet ettim". Sonra her ikisi için de bir tavaf yaptı, bu tavafın yeterli olacağını düşündü. Hedy kurbanı kesti.

 

 

AÇIKLAMA:     Hac veya umre yapması engellenen kişiye kazanın gerekli olmadığı görüşü, çoğunluğun görüşüdür.

 

İbn Cerîr (et-Taberî), İbn Abbas'ın buna benzer bir görüşünü, Ali Ibn Ebu Talha aracılığıyla rivayet etmiştir. Bu rivayette şöyle denilmektedir: "Şayet söz konusu olan farz hac ise, bunun kazası gerekir. Farz dışında bir şey ise kaza ge­rekmez".

 

Hedy kurbanını Kabe'ye ulaştırılma imkanı bulunduğunda, kurban Kabe'ye ulaşmadan önce ihramdan çıkılıp çıkılamayacağı konusu sahabe ve onlardan sonra gelenler arasında farklı yorumlara sebep olmuştur.

 

a- Alimlerin çoğunluğuna göre, engellenen kişi ister hill bölgesinde ister ha­rem bölgesinde olsun, hedy kurbanını ihramdan çıktığı yerde keser.

 

b- Ebu Hanife şöyle demiştir: Kişi, hedy kurbanını ancak harem bölgesinde keser.

 

c- Diğer bazıları ise İbn Abbas'ın burada belirttiği şekilde bir ayırım yapmış­lardır ki güvenilir görüş budur. Alimlerin bu konuda ihtilaf etmelerinin sebebi, "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hedy kurbanını Hudeybiye'de iken hill bölgesinde mi harem de mi kestiği" konusuna dayanır.

 

Ata "Hz. Nebi Hudeybiye'de kurbanı harem bölgesinde kesti" demiş, İshak da bu görüşe katılmıştır. Diğer Megazî alimleri ise "Hz. Nebi hill bölgesinde kesti" demişlerdir.

 

Bana (İbn Hacer'e) öyle geliyor ki Buharı "Malik ve diğerleri" sözünde "di­ğerleri" ifadesi ile İmam Şafiî'yi kastetmiştir. Çünkü ifadenin sonunda yer alan "Hudeybİye, harem bölgesinin dışındadır" sözcüğü İmam Şafiî'nin el-Ümm'de yer alan sözüdür. İmam Şafiî'den rivayet edilen bir diğer görüşe göre Hudeybiye'nin bir kısmı hill bir kısmı da harem bölgesinde yer alır. Ancak Hz. Nebi hil! bölgesinde kurbanını kesmiştir. Nitekim ayette "Onlar, inkar eden ve sizin Mescid-i Haram'ı ziyaretinizi ve bekletilen kurbanların yerlerine ulaşmasını engelleyen kimselerdir"[Fetih 25] buyrulmaktadır. İlim ehline göre hedy kurbanlarının yeri harem bölgesidir. Şafiî bir diğer yerde de şöyle demektedir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Hudeybiye antlaşmasının yapıldığı yıldan bir yıl sonra yaptığı umreye kaza umresi denilmesinin sebebi, bu umrenin kaza edilmesinin farz olduğundan değil, Kureyş ile Hz. Nebi arasında yapılan antlaşmada bu şekilde yer almasından dolayıdır".