SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L BUYU’

<< 977 >>

باب: شراء الإبل الهيم، أو الأجرب.

36- Su'ya Kanmayan Ve Uyuz Hastalığına Müptela Devenin Alım-Satımı

 

حدثنا علي: حدثنا سفيان قال: قال عمرو: كان ها هنا رجل اسمه نواس، وكانت عنده إبل هيم، فذهب ابن عمر رضي الله عنهما فاشترى تلك الإبل من شريك له، فجاء إليه شريكه، فقال: بعنا تلك الإبل. فقال: ممن بعتها؟. قال: من شيخ كذا وكذا، فقال: ويحك، ذاك والله ابن عمر، فجاءه فقال: إن شريكي باعك إبلا هيما ولم يعرفك. قال: فاستقها، قال: فلما ذهب يستاقها، فقال: دعها، رضينا بقضاء رسولالله صلى الله عليه وسلم: (لا عدوى).سمع سفيان عمرا.

 

[-2099-] Süfyan, Amr'dan şunu nakletmiştir: Burada (Mekke'de) Nevvas adında bir adam vardı. Onun suya kanmayan develeri vardı. ibn Ömer r.a. bu develeri onun ortağından satın aldı.

 

Ortağı gelerek Nevvas'a "O develeri sattık" dedi. Nevvas "Kim'e?" diye sordu.

 

Adam: "Falanca kişiye" dedi. Nevvas "Yazıklar olsun. Vallahi bu İbn Ömer'dir" dedi.

 

Sonra İbn Ömer'e gelerek: "Ortağım seni tanımadığından sana suya kanmayan develer satmış" dedi. Ibn Ömer: "Öyleyse onları geri al" dedi.

 

Nevvas onları götürürken İbn Ömer: "Tamam develeri bırak. Biz Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in  "Hastalığın bulaşması yoktur" şeklindeki hükmüne razı olduk" dedi.

 

Tekrar: 2858, 5093, 5094, 5753, 5772

 

AÇIKLAMA:     Konu başlığında yer alan "hîm" kelimesi hakkında Taberî tefsirinde şöyle demiştir: "Bu, devenin yakalandığı hastalık sonucunda su içse bile suya kanma-masıdır. Diğer bir görüşe göre derisinde uyuz hastalığı bulunduğu için katran ile derisi sıvanan, bu uyuzun harareti sebebiyle sürekli susayan devedir".

 

İbn Ömer'in sözü "Hz. Nebi'in hükmüne razı oldum. O, hastalığın bu­laşması ve uğursuzluk yoktur şeklinde hükmetmiştir" anlamındadır.

 

Hadis, şayet satıcı, sattığı malın kusurunu açıklamış ve alıcı da razı olmuşsa kusurlu bir malın satımının caiz olduğunu göstermektedir. Satıcının kusuru akit öncesinde veya sonrasında açıklaması arasında fark yoktur. Ancak akit sonra­sında açıkladığında müşterinin akdi yapıp yapmama konusunda seçim hakkı olur.

 

Büyük kimsenin kendi ihtiyacı olan şeyi kendisinin satın alması, salih bir kimseye haksızlık etmekten sakınmak konuları da hadiste yer almaktadır.

 

Hattabî şöyle demiştir: Hadiste geçen "adva" kelimesi ile kastedilen, uyuz olan devenin diğer develerle birlikte otlatıldığında hastalığının benzerinin diğer develerde de oluşmasıdır.

 

Diğer bir görüşe göre bunun anlamı, "Kusuruna rağmen bu satışa razı ol­dum. Satıcıyı hakime götürmem" demektir. İbnü't-Tîn ve ona tabi olanlar bu görüşü tercih etmişlerdir.

 

Davudî şöyle demiştir: Bunun anlamı haddi aşmak ve haksızlığın yasak-lanmasıdır.

 

 

باب: بيع السلاح في الفتنة وغيرها.

37- Kargaşa (Fitne) Vb. Dönemlerde Silah Satmak

 

وكره عمران بن حصين بيعه في الفتنة.

İmran İbn Husayn, kargaşa döneminde silah satımını kerih görmüştür.

 

حدثنا عبد الله بن مسلمة، عن مالك عن يحيى بن سعيد، عن ابن أفلح، عن أبي محمد، مولى أبي قتادة، عن أبي قتادة رضي الله عنه قال: خرجنا مع رسول الله صلى الله عليه وسلم عام حنين، فأعطاه - يعني درعا - فبعت الدرع، فابتعت به مخرفا في بني سلمة، فإنه لأول مال تأثلته في الإسلام.

 

[-2100-] Ebu Katade r.a. şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte Huneyn savaşına çıktık. Ben zırhımı sattım, bununla Seleme oğulları diyarında bir bahçe satın aldım. Bu, Müslüman olduktan sonra elde ettiğim ilk mal idi.

 

Tekrar: 3142, 4321, 4322, 7170

 

 

AÇIKLAMA:     Burada fitne (kargaşa) İle kastedilen, Müslümanlar arasında vuku bulan iç savaşlardır. Böyle bir dönemde silah satmak, satılan kimseye yardım etmek an­lamına gelir. Bu hüküm, haklı ile haksızın bilinmediği duruma özgüdür. Savaş yapanlardan bir grubun haksızlık yaptığı diğerinin hak üzere olduğu biliniyorsa, haklı tarafa silah satmakta bir sakınca yoktur.

 

İbn Battal şöyle demiştir: Kargaşa döneminde silah satmanın çirkin görül­mesi, bu fiilin "günahta yardımlaşma" anlamına gelmesinden kaynaklanmakta­dır. Nitekim bundan dolayı İmam Malik, Şafiî, Ahmed İbn Hanbel ve İshak, şarap imalatçısına üzüm satmayı çirkin görmüşler, Malik bu satışın feshedilmesi görüşünü kabul etmiştir. Buharı, konu başlığı ile sanki Sevrî'nin bu konudaki farklı düşüncesine işaret etmektedir. Nitekim Sevrî "helal olan malını dilediğine sat" demiştir.

 

Hattabî şöyle demiştir: Hadisin bu rivayetinde, sözün düzgün anlaşılmasına yardımcı olacak bir ifade düşmüştür. Bu da şudur: Ebu Katade kafirlerden birini öldürdü. Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem maktulün üzerinden çıkan eşyaları Ebu Katade'ye verdi. Sözü geçen zırh, o kafirin üzerinden çıkan eşyalardandı.

 

İbnü't-Tîn, Hattabî'nin Buhari'yi eleştirme konusunda zorlama bir yoruma saptığını belirterek şöyle demiştir: Buhari yalnızca zırh satımının caiz olduğunu açıklamak istemiş ve hadiste onun bulunduğu yeri zikretmiş, diğer bölümleri ise zikretmemiştir. Nitekim Buharı çoğunlukla böyle yapar.

 

Ben (İbn Hacer) derim ki, bu konuda İbnü't-Tîn haklıdır.