SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MUZAREA

<< 1052 >>

باب: المزارعة بالشطر ونحوه.

8. MAHSÜLÜN YARISI (VB.) ŞART KOŞULARAK YAPILAN MÜZAREA AKDİ

 

وقال قيس بن مسلم، عن أبي جعفر قال: ما بالمدينة أهل بيت هجرة، إلا يزرعون على الثلث والربع، وزارع علي، وسعد بن مالك، وعبد الله بن مسعود، وعمر بن عبد العزيز، والقاسم، وعروة، وآل أبي بكر، وآل عمر، وآل علي، وابن سيرين.وقال عبد الرحمن بن الأسود: كنت أشارك عبد الرحمن بن يزيد في الزرع، وعامل عمر الناس على إن جاء عمر بالبذر من عنده فله الشطر، وإن جاؤوا بالبذر فلهم كذا.

وقال الحسن: لابأس أن تكون الأرض لأحدهما، فينفقان جميعا، فما خرج فهو بينهما. ورأى ذلك الزهري. وقال الحسن: لابأس أن يجتنى القطن على النصف. وقال إبراهيم وابن سيرين وعطاء والحكم والزهري وقتادة: لابأس أن يعطي الثوب بالثلث أو بالربع ونحوه. وقال معمر: لابأس أن تكون الماشية على الثلث والربع إلى أجل مسمى.

Kays İbn Müslim, Ebu Cafer'in şöyle dediğini nakletmiştir:

Medine'deki muhacirlerin tamamı, üçtebir veya dörtte bir karşılığında müzaraa yapıyordu.

Ali, Sa'd İbn Malik, Abdullah İbn Mes'ud, Ömer İbn Abdülaziz, el-Kasım, Urve, Ebu Bekir ailesi, Ömer ailesi, Ali ve İbn Sİrin ailesi müzaraa yapmıştır. Abdurrahman İbnü'l-Esved şöyle demiştir:  "Abdurrahman İbn Yezid ile ziraat ortaklığı yapardım. Ömer de, insanlarla, tohum kendisinden (Ömer'den) olursa mahsulün yarısı karşılığında, tarlayı ekecek olan kimseden olursa mahsul ün şu kadarı karşılığında" diyerek müzaraa akdi yapardı."   Hasen, "Arazinin taraflardan birine ait olup, harcamaları birlikte yapma ve mahsulü birlikte paylaşmanın bir be isi yoktur" demiştir. Zührı de bu görüştedir.   Hasen, "Pamuğun, yarısı karşılığında toplanmasında bir beis yoktur" demiştir.  İbrahim, İbn Sirın, Ata', Hakem, Zührı ve Katade, "Yünü, (dokunması için, dokumacıya), üçte biri, dörtte biri vb. şekillerde vermekte beis yoktur" demiştir.  Ma'mer, "Süre belirlenerek, hayvanların, üçte biri veya dörtte biri karşılığında kiralanmasında sakınca yoktur" demiştir.

 

حدثنا إبراهيم بن المنذر: حدثنا أنس بن عياض، عن عبيد الله، عن نافع: أن عبد الله بن عمر رضي الله عنهما أخبره:

 أن النبي صلى الله عليه وسلم عامل خيبر بشطر ما يخرج منها من ثمر أو زرع، فكان يعطي أزواجه مائة وسق، ثمانون وسق تمر وعشرون وسق شعير، فقسم عمر خيبر، فخير أزواج النبي صلى الله عليه وسلم أن يقطع لهن من الماء والأرض، أو يمضي لهن، فمنهن من اختار الأرض ومنهن من اختار الوسق، وكانت عائشة اختارت الأرض.

 

[-2328-] Nafi', Abdullah İbn Ömer r.a.'in şöyle dediğini nakletmiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Hayber yahudileri ile, çıkacak olan meyve veya ekinin yarısı karşılığında müzaraa (muamele) akdi yapmıştır. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunlardan yüz vesk'i hanımlarına verirdi. Seksen veski hurma, yirmi veski ise arpadan oluşuyordu.

 

Ömer r.a. Hayber arazisini paylaştırdı ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hanımlarını, "Buradaki arazi ve sulardan bir parça alma ya da Nebi zamanındaki uygulamanın aynen devam etmesi (mahsülden payalma) arasında muhayyer bıraktı. Onlardan bazıları, birinci şıkkı, bazıları ikinci şıkkı tercih etti. Aişe r.anha arazi almayı tercih etmiştir.

 

 

AÇIKLAMA:     Gerçekte, Buhari, bu rivayeti aktarmakla, müzaraa akdinin caiz olması hakkında sahabiler, özellikle de Medine'liler arasında hiçbir görüş ayrılığı bulunmadığına işarette bulunmayı amaçlamıştır. Sahabi uygulamalarının, merfu haberlere göre daha öncelikli olduğunu söyleyenlerin, bu prensipleri gereği, kesin olarak müzaraa akdinin caiz olduğu görüşünü benimsemeleri gerekmektedir.

 

Hadiste geçen "yarısı karşılığında" ifadesi, müzaraa akdini caiz görenlerin temel dayanağıdır. Çünkü Hz. Nebi bu uygulamayı onaylamıştır. Diğer yandan uygulama, Hz. Ebu Bekir zamanında ve Hz. Ömer'in Hayberlileri uzaklaştırmasına kadar aynen devam etmiştir. Bir kaç konu sonra bu meseleye temas edilecektir.

 

Yukarıdaki hadis, hurma, üzüm ve meyve veren diğer bütün ağaçlar hakkında, meyvenin bir kısmının ağacın bakımını yapan kimseye verilmesi karşılığında yapılan müsakat akdinin caiz olduğuna delilolarak getirilmiştir. Alimlerin çoğunluğu bu görüştedir. Şafii'nin yeni görüşüne (kavl-i cedıd) göre, bu akit sadece hurma ve üzüm konusunda yapılabilir.

 

Ebu Hanife ve Züfer, "Bu akit, ortada bulunmayan (ma'dum) veya bilinmeyen (meçhul) bir şey karşılığında yapılan bir kiralama olduğu için hiçbir durumda caiz değildir" demiştir.

Caiz görenler şöyle cevap vermiştir: "Bu, maldaki emek karşılığında, ortaya çıkan artıştan bir miktarı almak üzere yapılan bir ak ittir ki, mudarebe akdi de böyledir. Çünkü mudarib (işletmeci) de, sermayeyi, ma'dum ve meçhulolan karın bir bölümü karşılığında çalıştırmaktadır. Maldan elde edilecek olan yarar (akit sırasında) bulunmadığı halde kiralama (icare) akdi sahih olmaktadır. İşte durum burada da aynıdır. Diğer yandan nassı veya icma'ı ortadan kaldırmaya (iptal) yönelik olan kıyaslar kabul edilemez."

 

Hadis, tohumun, mal sahibinden ya da tarlayı ekecek olan kimseden olmasının caiz olduğuna delilolarak getirilmiştir. Çünkü hadiste böyle bir sınır getirilmemiştir.

 

Tohumun, tarlayı eken kimsenin getiremeyeceğini söyleyenler, aksi durumda, tarlayı eken kimsenin, tohumu, mal sahibine miktarı belirli olmayan bir miktar ürün karşılığında vadeli olarak satmış olacağını, bunun ise caiz olmadığını söyleyerek kendi görüşlerini delillendirmişlerdir.

 

Tarlayı eken kimsenin tohumu getirmesini caiz görenler şöyle cevap verir: Buradaki hüküm, yiyecek maddesinin, yiyecek maddesi karşılığında vadeli olarak satılması hükmünden istisna edilmiştir. Burada iki hadisi uzlaştırmak gerekir ki, uzlaştırma, hadislerden birini hükümsüz bırakmadan daha iyidir.

 

 

باب: إذا لم يشترط السنين في المزارعة.

9. MÜZAREA AKDİNDE SENE TAYİN EDİLMEMESİ DURUMU

 

حدثنا مسدد: حدثنا يحيى بن سعيد، عن عبيد الله: حدثني نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما قال: عامل النبي صلى الله عليه وسلم خيبر بشطر ما يخرج منها من ثمر أو زرع.

 

[-2329-] İbn Ömer r.a. şöyle demiştir: Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Hayber yahudileri ile, ortaya çıkacak olan meyve veya ekinin yarısının onlarda kalması şartıyla muamele (müzaraa) akdi yapmıştır.

 

 

AÇIKLAMA:     İbnü't-Tın şöyle demiştir:   Hadiste, "sene tayin edilmemesi" durumu açık değildir. Başlığın yukarıdaki şekilde konulmasının sebebi, hadisin, diğer varyantlarında da, akdin kaç yıl geçerli olacağının tayin edilmediğine işaret etmektir.

 

Buharı, ı 7. konuda, mal sahibi, "Allah'ın dilediği kadar burada ziraat yapabilirsin" dese ve bir süre tayin etmese, akit, karşılıklı rızalarına göre geçerli olur" demektedir.

 

Hadis, hurmaların müsakat; arazinin ise müzaraa akdi ile sene belirtmeden vermenin caiz olduğu ve arazi sahibinin tarlaya emeğini veren tarafı istediği zaman çıkarma hakkına sahip olduğuna bir delildir. Muhabera126 ve müzaraa akdini caiz görenler, böyle bir işlemi de caiz görmüşlerdir.

 

Muhabera, tohumun, araziye emeğini verecek tarafça karşılandığı müzaraa akdidir.

 

Malik şöyle demiştir: "Bir kimse, "Şu kadar karşılığında seninle her sene için müsakat akdi yapıyorum" deyip süre belirlemese caizdir. Malik, Hayber arazileri ile ilgili olayı da buna yormuştur ..

 

Alimler, kiralamanın, ancak süre belirlenmesi halinde caiz olacağı konusunda görüş birliği içindedir. Kiralama akdi, her iki tarafı da bağlayan akitlerden biridir.