EK SAYFA – 1065-2
باب: سكر
الأنهار.
6. SU'YA ENGEL OLMA
حدثنا
عبد الله بن
يوسف: حدثنا
الليث قال:
حدثني ابن
شهاب، عن
عروة، عن عبد
الله بن
الزبير رضي
الله عنهما
أنه حدثه:
أن
رجلا من
الأنصار، خاصم
الزبير عند
النبي صلى
الله عليه
وسلم في شراج
الحرة، التي
يسقون بها
النخل، فقال
الأنصاري: سرح
الماء يمر،
فأبى عليه،
فاختصما عند
النبي صلى
الله عليه
وسلم، فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم للزبير:
(اسق يا زبير،
ثم أرسل الماء
إلى جارك).
فغضب
الأنصاري
فقال: أن كان
ابن عمتك؟
فتلون وجه
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، ثم قال:
(اسق يا زبير،
ثم احبس الماء
حتى يرجع إلى
الجدر). فقال
الزبير: والله
إني لأحسب هذه
الآية نزلت في
ذلك: {فلا وربك
لا يؤمنون حتى
يحكموك فيما
شجر بينهم}.
[-2359 - 2360-] Urve'nin naklettiğine göre Abdullah İbnü'z-Zübeyr r.a. şöyle
anlatır: Ensarlı bir kimse, Harre denilen yerdeki hurmalıkları sulama hakkı ile
ilgili olarak Zübeyr ile çekişti.
Ensarlı, "Suyu bırak da (benim bahçeme) gelsin" dedi.
Zübeyr de bunu yapmadı. Daha sonra davayı Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e götürdüler. Efendimiz Sallallahu Aleyhi ve Sellem Zübeyr'e, "Ey
Zübeyr sen sula, daha sonra da suyu komşuna bırak" buyurdu.
Ensarlı öfkelenerek, ''O senin halanın oğlu olduğu için mi (sulama
hakkını ona verdin)?" diye sordu. Bunun üzerine Hz. Nebi'in yüzünün rengi
değişti ve "Ey Zübeyr! Sen sula. Su ağaçların köküne ulaşıncaya kadar da
bırakma" buyurdu.
Zübeyr şöyle demiştir:
"Vallahi, ben şu ayetin [Nisa, 65] bu konu hakkında nazil olduğu
kanaatindeyim": "Hayır, Rabbine andolsun ki aralarında çıkan
anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin hükmü, içlerinde
hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam anlamıyla kabullenmedikçe iman etmiş
olmazlar. "
Tekrar: 2361, 2362, 2708, 4585
AÇIKLAMA: Harre, Medine'de bulunan meşhur bir yerdir.
Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem su önce Zübeyr'in
arazisinden geçtiği için ona öncelik tanımıştır. Ensarlı sahabi ise acelecilik
etmiş ve onun önce sulamasına izin verilmemiştir.
باب: شرب
الأعلى قبل
الأسفل.
7. (AKAR) SU'YUN ÜST TARAFINDA BULUNAN'IN ALT TARAFINDA
BULUNANDAN ÖNCE KULLANMASI
حدثنا
عبدان: أخبرنا
عبد الله:
أخبرنا معمر،
عن الزهري، عن
عروة قال:
خاصم
الزبير رجل من
الأنصار،
فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم: (يا
زبير، اسق ثم
أرسل). فقال
الأنصاري: إنه
ابن عمتك، فقال
عليه السلام:
(اسق يا زبير،
ثم يبلغ الماء
الجدر، ثم
أمسك). فقال
الزبير: فأحسب
هذه الآية نزلت
في ذلك: {فلا
وربك لا
يؤمنون حتى
يحكموك فيما
شجر بينهم}.
[-2361-] Urve şöyle nakletmiştir: Zübeyr ensarlı bir sahabi ile (sulama
hakkı) konusunda çekiştiği zaman Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, "Ey
Zübeyr sen sula, daha sonra bırak" buyurdu.
Ensarlı öfkelenerek, "O senin halanın oğlu olduğu için mi
(sulama hakkını ona verdin)?'' diye sordu. Bunun üzerine Hz. Nebi: "Ey
Zübeyr! Sen sula. Su ağaçların köküne ulaşıncaya kadar da bırakma. Daha sonra
bırak" buyurdu.
Zübeyr şöyle demiştir: "Vallahi, ben şu ayetin [Nisa, 65] bu
konu hakkında nazil olduğu kanaatindeyim": "Hayır, Rabbine andolsun
ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin
hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam anlamıyla
kabullenmedikçe iman etmiş olmazIar"
Tekrar: 2361, 2362, 2708, 4585
AÇIKLAMA: Alimler şöyle demiştir: Sahibi bulunmayan nehir vb. akarsularda
sulamada öncelik yukarı tarafta olanlarındır. Yukarı tarafta olan kimse tam
olarak ihtiyacını görmedikçe aşağıdaki kimselerin hakkı yoktur. Tam olarak ihtiyacını
görmedeki ölçü, toprağın suya kanıp artık su çekmez hale gelmesidir.
Ma'mer'den gelen başka bir rivayette, "Sonra suyu komşuna
bırak" şeklinde bir ilave bulunmaktadır. Hz. Nebi, ensarlı sahabinin
vermek istemediği hakkı, açık bir hüküm vererek Zübeyr'e teslim etmiştir.
Şuayb'ın "sulh" konusunda yaptığı rivayette ise, "O an Zübeyr'in
hakkını aldı" ifadesi yer almaktadır.
Hattabi ve diğer bazı alimler şöyle demiştir:
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, öfkeli iken hüküm vermeyi
yasakladığı halde, kendisi bu halde iken hüküm vermiştir. Çünkü bu konudaki
yasak, hata yapmasından korkulması ile ilgilidir. Oysa Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem öfkeli iken, sahip olduğu "ismet" (günaha düşmeme)
sıfatı sebebiyle böyle bir hataya düşmekten emindir.
باب: شرب
الأعلى إلى
الكعبين.
8. SU'DAN YARARLANMADAKİ ÖLÇÜT: SUYUN TOPUKLAR HİZASINA KADAR
GELMESİ
حدثنا
محمد: أخبرنا
مخلد قال:
أخبرني ابن
جريج قال:
حدثني ابن
شهاب، عن عروة
بن الزبير أنه
حدثه: أن
رجلا من
الأنصار خاصم
الزبير في
شراج من الحرة،
يسقي بها
النخل، فقال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (اسق يا زبير
- فأمره
بالمعروف - ثم
أرسل إلى
جارك). فقال الأنصاري:
آن كان ابن
عمتك؟ فتلون
وجه رسول الله
صلى الله عليه
وسلم، ثم قال:
(اسق ثم احبس،
حتى يرجع
الماء إلى
الجدر).
واستوعى له
حقه، فقال
الزبير: والله
إن هذه الآية
أنزلت في ذلك:
{فلا وربك لا
يؤمنون حتى
يحكموك فيما
شجر بينهم}.
قال لي ابن
شهاب: فقدرت
الأنصار
والناس قول
النبي صلى
الله عليه
وسلم: (اسق، ثم
احبس حتى يرجع
إلى الجدر).
وكان ذلك إلى
الكعبين.
[-2362-] Urve İbn Zübeyr şöyle nakletmiştir: Zübeyr r.a.
ensarlı bir sahabi ile (sulama hakkı) konusunda çekiştiği zaman Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem,
"Ey Zübeyr sen sula, daha sonra bırak" buyurdu ve ona,
örfe uygun hareket etmesini emretti.
Ensarlı sahabi, "O senin halanın oğlu olduğu için mi (sulama
hakkını ona verdin)?" diye sordu. Bunun üzerine Hz. Nebi: "Ey Zübeyr'
Sen sula. Su ağaçların köküne ulaşıncaya kadar da bırakma. Daha sonra
bırak" buyurarak onun hakkını aldı.
Zübeyr şöyle demiştir: "Vallahi, ben şu ayetin [Nisa, 65] bu
konu hakkında nazil olduğu kanaatindeyim": "Hayır, Rabbine andolsun
ki aralarında çıkan anlaşmazlık hususunda seni hakem kılıp sonra da verdiğin
hükümden içlerinde hiçbir sıkıntı duymaksızın (onu) tam anlamıyla
kabullenmedikçe iman etmiş olmazlar."
İbn Şihab bana şöyle dedi: Bunun üzerine ensarlılar ve diğer
kimseler, Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in, "Sen sula. Su ağaçların
köküne ulaşıncaya kadar da bırakma" sözündeki sulama ölçüsünün ne olduğunu
anlamak için araziyi incelediler. Su ayak topuklarına kadar ulaşmıştı.
AÇIKLAMA: Hattabi şöyle demiştir: Örfün ölçüsü, o gün
insanların sulama hakkındaki genel uygulamasıdır. Nebi s.a.v.'in, ortalama bir
sulamayı kasdetmiş olması da muhtemeldir.
Hadise göre, sahipsiz olan su ve küçük akıntıları kim önce elde
ederse o kimse diğer insanlardan daha fazla hak sahibi olur. Fakat ihtiyacı
kadar suyu kullandıktan sonra suyu hapsedip başkalarına gitmesine engelolma
hakkına sahip değildir.
Hakim, hak sahibi istemese bile, davalı - davacı arasında sulh
yapılmasını isteyebilir ve onlara sulh konusunda yol gösterir.
Davacının, davalı ile ilgili olarak, abartılı ifadeler kullanmaması,
onun bütün özelliklerini saymaması aksine, maksadını anlatacak kadar ile
yetinmesi gerekmektedir.
Hakime kaba davranan kimse azarlanır ve ona ceza verilir.
Devlet başkanı, tazir cezasını affedebilir. Fakat söz konusu
affın, İslam'ın saygınlığına zarar vermeyecek konularda olması gerekmektedir.
Resulullah s.a.v. yukarıda anlatılan kimseye, insanlarda ülfet meydana getirmek
amacıyla ceza vermemiştir. Nitekim bir çok münafıkla ilgili olarak da,
"Muhammed ashabını öldürüyor demesinler diye.. " buyurmuştur.
Kurtubi şöyle demiştir: "Eğer Hz. Nebi ve onun dini
hakkında bir kimse böyle bir şey yaparsa zındık olarak öldürülür". Nevevi
de alimlerin bu görüşte olduğunu nakletmiştir. Allah (Celle Celaluhu) en
iyisini bilir.