باب:
الهبة للولد،
وإذا أعطى بعض
ولده شيئا لم
يجز، حتى يعدل
بينهم ويعطي
الآخرين
مثله، ولا
يشهد عليه.
11. KİŞİ'NİN ÇOCUĞUNA HİBE ETMESİ -
Kişi, çocuklarından birine bağışta bulunur, bütün çocuklarına adil
davranmaz ve diğerlerine de aynı şeyden vermezse bu bağışı caiz olmaz. Bağışa
birini şahit tutmak gerekmez.
وقال النبي
صلى الله عليه
وسلم: (اعدلوا
بين أولادكم
في العطية).
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Çocuklarınıza yaptığınız bağışlarda eşitliği
gözetin" buyurmuştur.
وهل للوالد
أن يرجع في
عطيته، وما
يأكل من مال
ولده
بالمعروف ولا
يتعدى.واشترى
النبي صلى
الله عليه
وسلم من عمر
بعيرا، ثم
أعطاه ابن
عمر، وقال:
اصنع به ما
شئت. [ر: 2009]
Baba çocuğuna yaptığı bağıştan dönebilir mi? Oğlunun malından
örfe uygun olarak yer ve aşırı gitmez. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
Ömer'den bir deve satın alarak İbn Ömer'e vermiş ve "Bu deveye dilediğini
yap" buyurmuştur.
حدثنا
عبد الله بن
يوسف: أخبرنا
مالك، عن ابن
شهاب، عن حميد
بن عبد
الرحمن،
ومحمد بن
النعمان بن
بشير: أنهما
حدثاه عن النعمان
بن بشير: أن
أباه أتى به
إلى رسول الله
صلى الله عليه
وسلم فقال: إن
نحلت ابني هذا
غلاما، فقال:
(أكل ولدك
نحلت مثله).
قال: لا، قال:
(فارجعه).
[-2586-] Nu'man b. Beşir r.a.'den rivayet edilmiştir: Babası
onu Allah Resulülne Sallallahu Aleyhi ve Sellem getirerek: "Ben bu oğluma
bir köle bağışladım" demişti. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Bütün
çocuklarına bunun gibi bir köle bağışlamış mıydın?" buyurdu. Babam
"Hayır" dedi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "O zaman bu bağıştan vazgeç"
buyurdu.
Tekrar: 2587, 2650
باب:
الإشهاد في
الهبة.
12. HİBEYE ŞAHİT TUTMAK
حدثنا
حامد بن عمر:
حدثنا أبو
عوانة، عن
حصين، عن عامر
قال: سمعت
النعمان بن
بشير رضي الله
عنهما وهو على
المنبر يقول:
أعطاني
أبي عطية،
فقالت عمرة
بنت رواحة: لا
أرضى حتى تشهد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، فأتى
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم فقال:
إني أعطيت
ابني من عمرة
بنت رواحة
عطية،
فأمرتني أن أشهدك
يا رسول الله،
قال: (أعطيت
سائر ولدك مثل
هذا). قال: لا،
قال: (فاتقوا
الله واعدلوا
بين أولادكم).
قال: فرجع فرد
عطيته.
[-2587-] Amir'den rivayet edilmiştir: Nu'man b. Beşir'i, minberde şöyle
derken işittim: Babam bana bir bağışta bulunmuştu. Amra binti Revaha, "Allah
Resulü'nü şahit tutmadığın sürece bu bağışı kabul etmiyorum" dedi. Bunun
üzerine babam Allah Resulü'ne giderek: "Ey Allah'ın Resulü! Ben, Amra
binti Revaha’dan olan oğluma bir bağışta bulundum. Seni buna şahit tutmamı
istedi" dedi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Diğer oğullarına da
buna denk bir bağışta bu/undun mu?" diye sordu.
"Hayır" dedi. Bunun üzerine "Allah'tan korkun ve
çocuklarınız arasında adaleti gözetin" buyurdu. Bunun üzerine babam geldi,
bağışladığı şeyi geri aldı.
AÇIKLAMA: İbn Battal der ki, yukarıdaki İbn Ömer
hadisinin konu başlığına uygun yönü şudur: Hz_ Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
Ömer'in devesini oğlu İbn Ömer'e bağışlamasını isteseydi Hz. Ömer bunu derhal
yerine getirirdi. Fakat böyle yapsa oğulları arasında eşitliği gözetmemiş
olurdu. Bundan dolayı Hz. Nebi (s.a.v.) devesini ondan satın alarak oğlu
Abdullah'a bağışlamıştır.
Mühelleb şöyle der: Bu hadis, bir kimse birinin oğluna bir
bağışta bulunduğunda onun oğulları arasında eşitliği gözetmesinin gerekmediğini
gösterir.
Hüküm Mühelleb'in dediği gibidir.
Kişinin çocuklarına yaptığı bağışta eşitliği. gözetmesini
gerekli görenler bu hadisi delil getirmişlerdir. Buhari bunu açıkça ifade
etmektedir. Tavus'un, Sevrı'nin, Ahmed b. Hanbel'in ve İshak'ın görüşü budur.
Bazı Malikilerin görüşü de böyledir.
Bu konuda yaygın olan görüş, bu bağış ın geçersiz olduğu
yönündedir. Ahmed b. Hanbel'den "Geçerli olur, ancak babanın bu bağıştan
vazgeçmesi gerekir" görüşü nakledilmişti. Yine Ahmed b. Hanbel'den
"Çocuklardan birinin kötürüm olması veya borçlu olması vb. bir sebep
bulunduğunda çocukları birbirinden ayırarak birine diğerlerinden fazla bağışta
bulunmak caizdir" görüşü nakledilmiştir.
Ebu Yusuf'tan "Baba, birini diğerlerine üstün tutarak diğer
çocuklara zarar verme amacı taşıyorsa eşitliği gözetmesi farzdır" görüşü
nakledilmiştir.
Ancak alimlerin çoğunluğu çocuklar arasında eşitliği gözetmenin
müstehap olduğu görüşündedir. Onlardan birini üstün tutarsa yaptığı bağış
geçerli olur, ancak mekruhtur.
Bu hadis, babanın oğluna yaptığı bağıştan vazgeçme hakkı olduğu
görüşüne delil getirilmiştir. Anne de böyledir. Fakihlerin çoğunluğunun görüşü
budur.
Şafii: "Durum her ne olursa olsun babanın bağıştan vazgeçme
hakkı vardır" derken; Ahmed b. Hanbel "Durum her ne olursa olsun
bağışta bulunan kişinin, yaptığı bağıştan vazgeçmesi helal olmaz"
demiştir.
Kufe fakıhleri ise "Baba küçük (henüz ergenlik çağına
girmemiş) oğluna bağışlamış ise vazgeçme hakkı yoktur. Büyük oğluna bağışlamış
ve oğlu bağışı teslim almış ise hüküm yine böyledir. Kadın kocasına veya koca
karısına veya bir akrabasına bağışlamış ise bu bağışlardan vazgeçmek caiz
olmaz" demişlerdir.
İshak, akrabaya bağış konusunda onlarla aynı görüşü paylaşmıştır.
Alimler çoğunluğunun babayı genel hükmün kapsamı dışında
tutmalarının delili, çocuğun ve malının babaya ait olmasıdır. Dolayısıyla baba
gerçekten vazgeçmiş değildir.
Bu hadiste kardeşleri birbirine yaklaştıracak şeylerin yapılması
ve birbirine kin tutmalarını ve babalarına isyan etmelerini doğuracak şeylerden
uzak durulması teşvik edilmiştir. Babanın kendi koruması altındaki küçük oğluna
yaptığı bağışta çocuğun teslim alması şartı aranmaz.
Mübah olmayan konularda şahitlik görevini yüklenmek mekruhtur.
Bağışta birini şahit tutmak farz değil, ancak meşrudur.
Kişinin çocuklarından birine ve eşlerinden birine ilgi duyması
da caizdir. Ancak bunun dışındaki konularda onlar arasında eşitliği gözetmek
gerekir.
Yine bu hadis, devlet başkanının şahitlik görevini yüklenmesinin
caiz olduğunu göstermektedir. Bunun faydası şudur: Devlet başkanı, hakimin
kendi bilgisine göre hüküm vermesini caiz görenlere göre, bu konuda kendi
bilgisine göre hüküm verir. (Burada hakimin bilgisinden kasıt, dava konusunu hakimin
şahitlik edecek derecede yakından bilmesi durumudur) Ya da gerektiğinde
yardımcılarından birinin yanında şahitlik eder.
Yine bu hadis, açıklanması gereken durumlarda hakim ve müftünün
(davanın taraflarına ve fetva isteyene) bazı sorular sormasının meşru olduğunu
gösterir. Çünkü Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Başka çocuğun var
mı" diye sormuş; "Evet, var" deyince "Onların hepsine buna
denk bir bağışta bulundun mu?" diye de sormuş; "Hayır" cevabını
verince "O zaman ben şahit olmam" buyurmuştur. Bundan anlaşıldığına
göre bu kişi "evet" cevabını verseydi Hz. Nebi s.a.v. şahit olacaktı.
Yine bu hadis, hibeye sadaka denilmesinin caiz olduğunu;
Devlet başkanının çocukların yararına söz söyleme yetkisi
olduğunu; Hakkı derhal kabul etmek gerektiğini;
Hakim ve müftünün her zaman Allah korkusunu telkin etmesi
gerektiğini gösterir.
Yine bu hadis aşırı hırslı olmanın ve ince eleyip sık dokumanın
(yani lüzumsuz ayrıntılara dalmanın) sonunun kötü olduğuna işaret etmektedir. Çünkü
Amre, kocasının çocuğuna verdiğine razı olsaydı kocası bundan vazgeçmeyecekti.
Bu bağışı kesinleştirmek konusunda hırs gösterince bağışın geçersiz olması
sonucunu doğurdu.
Mühelleb şöyle demiştir: Bu hadis devlet başkanının, kişinin
mirasçılarından mal kaçırmak istediğini biliyorsa onun bağış ve vasiyetini
geçersiz kılma yetkisinin olduğunu gösterir. Doğrusunu Allah bilir.