SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’Ş-ŞEHADAT

<< 1150 >>

باب: شهادة النساء.

12. KADINLARIN ŞAHİTLİĞİ

 

وقوله تعالى: {فإن لم يكونا رجلين فرجل وامرأتان} /البقرة: 282/.

Allah Teala, "Eğer iki erkek bulunamazsa rıza göstereceğiniz şahitlerden bir erkek ile -biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için- iki kadın {olsun)" [Bakara, 282] buyurmuştur.

 

حدثنا ابن أبي مريم: أخبرنا محمد بن جعفر قال: أخبرني زيد، عن عياض بن عبد الله، عن أبي سعيد الخدري رضي الله عنه،  عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (أليس شهادة المرأة مثل نصف شهادة الرجل). قلن: بلى، قال: (فذلك من نقصان عقلها).

 

[-2658-] Ebu Said el-Hudri r.a.'den rivayet edilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Kadının şahitliği, erkeğin şahitliğinin yarısı kadar değil midir?" diye sordu. Kadınlar "Evet, öyledir" dediler. Bunun üzerine Nebi (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) "İşte bu, onların akıllarının eksikliğindendir" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     İbnü'l-Münzir bu ayetin tefsiri ile ilgili olarak şöyle der: "Alimler bu ayetin ilk bakışta anlaşılan (zahir) anlamı ile amel edileceği hususunda icma etmişler ve kadınların erkeklerle birlikte şahitlik etmesini geçerli görmüşlerdir. Alimlerin geneli bunu borçlar ve mali konularla sınırlandırarak "had ve kısas cezalarında kadınların şahitliği geçerli olmaz" demişlerdir. Evlilik, boşama, nesep ve ve la hakkı konularında ise görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Alimlerin geneli bu konularda kadınların şahitliğini geçerli görmezken, Kufe fakihleri geçerli görmüşlerdir.

 

İbnü'l-Münzir devamla şöyle demiştir: Alimler, adet görme, doğum, doğan çocuğun ağlaması ve kadınlara özel kusurlar gibi, erkeklerin bilgi sahibi olamayacağı konularda yalnızca kadınların şahitlik etmesinin geçerli olduğunda görüş birliği etmişlerdir. Süt emme konusunda ise görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Nitekim bu, bir sonraki konuda gelecektir.

 

Ebu Ubeyd ise şöyle der: Alimlerin, kadınların mali konulardaki şahitliklerinin geçerli olduğu konusunda görüş birliği etmeleri, söz konusu ayetten dolayıdır. Had ve kısas cezalarında kadınların şahitliğini kabul etmemekte görüş birliği etmeleri "Dört şahit getiremezlerse ... " ayetinden dolayıdır. Evlilik vb. konularda görüş ayrılığına düşmelerine gelince alimlerin bir kısmı evlili'gi, mehir ve nafaka gibi mali unsurlar taşıdığından dolayı mallara kıyas etmişlerdir. Bazı alimler ise evlilik yoluyla cinsel yararlanmanın helal olması ve evlenme haramlığının doğmasından dolayı bunu had cezalarına kıyas etmişlerdir.

 

Ebu Ubeyd devamla şöyle demiştir: Benim tercih ettiğim görüş ikinci görüştür. "İçinizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun" ayeti de bu görüşü destekler. Ayrıca Allah evliliğe "hudud" (hadler) diyerek "Bunlar Allah'ın sınırlarıdır" buyurmuştur. Kadınların şahitliği ise had cezalarında kabul edilmez. İşlem yapma yetkisine sahip olmadıkları bir konuda onların şahitliği nasıl kabul edilebilir ki'

 

Kadınların şahitliğinin geçerliliği koıusundaki bu ayırım, konu başlığı ile çeIişmez. Çünkü konu başlığı, kadınların şahitliklerinin genel hatlarıyla kabul edileceğini ifade eder.

 

Alimler, erkeklerin bilgi sahibi olamayacakları konularda bir kadının şahitliğinin yeterli olup olmadığında görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Alimlerin geneline göre dört kadının şahitlik etmesi gerekir. İmam Malik ve İbn Ebi Leyla'dan iki kadının şahitliğinin yeterli olduğu görüşü nakledilmiştir. Şa'bi ve Sevri ise bir kadının şahitliğini yeterli görmüşlerdir. Hanefllerin görüşü de böyledir.

 

Mühelleb şöyle demiştir: Bu hadis, zeka ve öğrendiğini hafızasında tutabilme (zabt) gücüne göre şahitlerin birbirinden üstün olduğunu gösterir. Bu durumda akıllı ve uyanık olan kişinin şahitliği, zeki olmayan salih (iyi halli) kişinin şahitliğinden önde tutulur.

 

Muhelleb devamla şöyle demiştir: Ayetten şu hüküm de çıkartılır: Bir olaya bizzat şahit olan kişi, sonradan olayı unutsa ve aynı olaya şahid olan bir arkadaşı ona ayrıntıları hatırlatsa onun o olaya şahitlik etmesi geçerli olur.

 

Konuyla ilgili, İmam Şafii annesinden nükteli bir olayaktarmıştır: Şafii'nin annesi bir başka kadınla birlikte Mekke kadısının huzurunda şahitlik etmişti. Kadı, onları imtihan etmek istedi. Bunun üzerine Şafii'nin annesi "Senin bunu yapma yetkin yok. Çünkü Allah Teala "biri yanılırsa diğerinin ona hatırlatması için ... " buyuruyor" dedi.

 

 

باب: شهادة الإماء والعبيد.

13. CARİYE VE KÖLELERİN ŞAHİTLİĞİ

 

وقال أنس: شهادة العبد جائزة إذا كان عدلا. وأجازه شريح وزرارة بن أوفى. وقال ابن سيرين: شهادته جائزة إلا العبد لسيده. وأجازه الحسن وإبراهيم في الشيء التافه. وقال شريح: كلكم بنو عبيد وإماء.

Enes r.a. "Köle, adaletli ise şahitlik etmesi caizdir" demiştir. Şureyh ve Zürare b. Evfa da bunu geçerli görmüşlerdir. İbn Sirin "Kölenin şahitliği geçerlidir; ancak efendisi lehine şahitlik edemez" demiştir. Hasen-i Basrı ve İbrahim en-Nehaı önemsiz konularda şahitliğini geçerli kabul etmişlerdir. Şureyh "Hepiniz köle ve cariye çocuklarısınız" demiştir.

 

حدثنا أبو عاصم، عن ابن جريج، عن ابن أبي ملكة، عن عقبة ابن الحارث. وحدثنا علي بن عبد الله: حدثنا يحيى بن سعيد، عن ابن جريج: قال: سمعت ابن أبي مليكة قال: حدثني عقبة بن الحارث، أو سمعته منه: أنه تزوج أم يحيى بنت أبي إهاب: قال: فجاءت أمة سوداء، فقالت: قد أرضعتكما، فذكرت ذلك للنبي صلى الله عليه وسلم فأعرض عني، قال: فتنحيت فذكرت ذلك له، قال: (وكيف وقد زعمت أن قد أرضعتكما). فنهاه عنها.

 

[-2659-] İbn Cüreyc'ten rivayet edilmiştir: İbn Ebı Müleyke'nin şöyle dediğini işittim. Ukbe b. Haris bana şöyle rivayet etti (veya onu şöyle söylerken işittim): "Ümmü Yahya binti Ebi İhab ile evlenmiştim. Zenci bir cariye gelerek "Ben ikinizi de emzirmiştim" dedi. Bunun üzerine olayı Hz. Nebi'e anlattım. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bana yüzünü döndü. Ben de yanına varıp tekrar söyledim. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Bu kadın sizi emzirdiğini iddia ettiği halde sen onunla nasıl evli kalabilirsin!" buyurarak onun evliliğini sürdürmesine izin vermedi.

 

 

AÇIKLAMA:     Köle ve cariyelerin bu statüleri devam ederken şahitlik etmesi konusunda alimlerin geneli bunların şahitliğinin hiçbirdurumda kabul edilemeyeceği görüşünü benimsemişlerdir. Kimi alimler ise her durumda kabul edileceği görüşündedir. Buhari kabul edilebilir diyen alimlerin bir kısmının görüşlerini zikretmiştir. Ahmed b. Hanbel'in, İshak b. Rahuye'nin ve Ebu Sevr'in görüşü de budur. Bazı alimler ise değersiz şeylerle ilgili şahitliklerinin kabul edileceği görüşündedir. Şa'bi, Şureyh, İbrahim Nehaı ve Hasen-i Basrı bu görüştedir.

 

Yukarıdaki hadisin bu konuda delilolma yönü şudur: Hz. Nebi (s.a.v.) sözü geçen cariyenin sözüne dayanarak Ukbe'ye eşinden ayrılmasını emretmiştir. Cariyenin şahitliği kabul edilmeyecek olsa Hz. Nebi onun sözüne göre hareket etmezdi. Bu görüşte olan alimler "beğendiğiniz şahitlerden ... " ayetini de delil getirmLşlerdir. Köle, beğenilen bir kişi ise o da bu kapsama girer.

Ancak bu ayetin delil getirilmesine şöyle cevap verilmiştir: ayetin sonunda ~ "şahitlerde çağrıldıklarında (şahitlik etmekten) kaçınmasınlar" buyrulmaktadır. Kaçınmak ancak özgür kişiler için söz konusu edilebilir. Çünkü köleler efendilerine hizmet etmekle uğraşırlar.

 

Amcak ayetin böyle anlaşılması tartışılır.

 

 

باب: شهادة المرضعة.

14. SÜT ANNE'NİN ŞAHİTLİĞİ

 

حدثنا أبو عاصم، عن عمر بن سعيد، عن ابن أبي مليكة، عن عقبة بن الحارث قال: تزوجت امرأة، فجاءت امرأة فقالت: إني قد أرضعتكما، فأتيت النبي صلى الله عليه وسلم، فقال: (وكيف وقد قيل، دعها عنك). أو نحوه.

 

[-2660-] Ukbe İbnü'l-Haris r.a.'den rivayet edilmiştir: Bir kadınla evlenmiştim. Bir başka kadın gelerek "Ben sizin ikinizi de emzirmiştir" dedi. Bunun üzerine Hz. Nebi'e gelerek durumu ona arzettim. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Böyle bir söz söylenmiş iken evliliğini nasıl sürdürebilirsin' Onu bırak" buyurdu.

 

 

AÇIKLAMA:     Ali b. Sa'd şöyle demiştir: Ahmed b. Hanbel'e tek bir kadının süt emme konusunda şahitlik etmesinin hükmü sorulmuştu. "Ukbe İbnü’l-Haris hadisi dikkate alındığında bu caiz olur" demişti. Evzai’nin görüşü de budur.

 

Bu görüş, Hz. Osman’dan, İbn Abbas’tan, Zühri’den, Hasen-i Basri’den ve İshak b. Rahuye’den de nakledilmiştir.

 

Abdürrezzak’ın, İbn Şihab ez-Zühri'den naklettiğine göre, Hz. Osman r.a. bir siyahi / zenci kadının "ben onları emzirdim" sözüne dayanarak evli birçok kişiyi ayırmıştır.

 

İbn Şihab "Alimler bugün Hz. Osman’ın bu sözü doğrultusunda bu hükmü benimsiyorlar" demiştir.

 

Ebu Ubeyd’in tercihi de bu yöndedir. Ancak o şöyle der: Kadın tek başına şahitlik etmişse kocanın eşinden ayrılması gerekir. Artık mahkemenin buna hükmetmesi gerekmez. Onunla birlikte başka bir kadın daha şahitlik ederse mahkemenin de bu yönde karar vermesi gerekir.

 

Ebu Ubeyd bu görüşü için şu delili ileri sürer: Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ukbe'yi eşinden ayrılmaya zorlamamış, sadece "onu bırak" demiştir. İbn Cüreyc'in rivayetinde ifade "O böyle bir şeyi iddia etmişken evlilik nasıl sürdürülebilir" şeklindedir. Bu, evliliğin sona erdirilmesi emrinin ihtiyati nitelik taşıdığını gösterir.

 

Alimlerin geneli ise bunun için süt annenin şahitliğinin yeterli olmadığı görüşünü benimsemişlerdir. Çünkü bu, kişinin kendine ait bir eylem hakkındaki şahitliğidir. Ebu Ubeyd, Hz. Ömer’in, Muğire’nin, Ali b. Ebu Talib’in ve İbn Abbas’ın bu şahitliğe dayanarak evlilerin arasını ayırmaktan kaçındıklarını nakletmiştir. Hz. Ömer "Delil bulunursa onların arasını ayır. Aksi halde kadınla erkeğin arasına girme. Ancak kendiliklerinden evliliğe son verirlerse bu başka" demiştir. Bu kapı açılacak olursa bir kadın evli bir çiftin arasını ayırmak istedi mi bunu mutlaka yapar.

 

Bu hadis, fetva istendiğinde, fetva isteyen kişinin hükmün olumsuz olduğunu anlaması için fetva veren kişinin yüzünü çevirmesinin caiz olduğunu; maksadı anlamayan kişiye sorunun tekrarlanmasının caiz olduğunu ve evliliğin sonlandırılmasını gerektiren sebep hakkında soru sormanın caiz olduğunu gösterir.