EK SAYFA - 1182
باب:
تمني الشهادة.
7. ŞEHİTLİĞİ ARZULAMAK
حدثنا
أبو اليمان:
أخبرنا شعيب،
عن الزهري قال:
أخبرني سعيد
ابن المسيب:
أن أبا هريرة
رضي الله عنه
قال: سمعت
النبي صلى
الله عليه
وسلم يقول:
(والذي نفسي
بيده، لولا أن
رجالا من
المؤمنين، لا
تطيب أنفسهم
أن يتخلفوا
عني، ولا أجد
ما أحملهم
عليه، ما
تخلفت عن سرية
تغزو في سبيل
الله، والذي
نفسي بيده،
لوددت أن أقتل
في سبيل الله
ثم أحيا، ثم
أقتل ثم أحيا،
ثم أقتل ثم أحيا،
ثم أقتل).
[-2797-] Ebu Hureyre r.a.'den
nakledilmiştir: Nebi Sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur: "Canım elinde olan Allah'a
yemin ederim ki mu'minlerden bir grubun beni savaşa
gönderip imkansızlık yüzünden kendileri gidememek
ağırlarına gitmese Allah yolundaki hiçbir birlikten geri durmazdım. Canım
elinde olan Allah'a yemin ederim ki Allah yolunda öldürülüp tekrar dirilmeyi,
sonra öldürülüp tekrar dirilmeyi, sonra öldürülüp tekrar dirilmeyi ne çok
istiyorum! (bir bilseniz)."
حدثنا
يوسف بن يعقوب
الصفار: حدثنا
إسماعيل بن علية،
عن أيوب، عن
حميد بن هلال،
عن أنس بن مالك
رضي الله عنه
قال: خطب
النبي صلى
الله عليه
وسلم فقال:
(أخذ الراية
زيد فأصيب، ثم
أخذها جعفر
فأصيب، ثم
أخذها عبد
الله بن رواحة
فأصيب، ثم
أخذها
خالد
بن الوليد عن
غير إمرة ففتح
له، وقال ما يسرنا
أنهم عندنا).
قال أيوب: أو
قال: (ما يسرهم
أنهم عندنا).
وعيناه تذرفان.
[-2798-] Enes İbn Malik
r.a.'den nakledilmiştir: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem hutbe okurken şöyle demişti: "Sancağı Zeyd aldı ve şehit edildi. Sonra Cafer aldı. O da şehit
edildi. Sonra Abdullah İbn Revaha
aldı, o da şehit edildi.
Sonra komutan tayin edilmediği halde Halid
İbn Velid aldı ve fetih ona
nasib oldu."
Sonra Hz. Nebi şöyle devam etti: "Onlar bizim yanımızda
olsunlar istemezdik" -veya- "Onlar bizim yanımızda olsunlar
istemezlerdi."
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunu söylerken gözünden yaş boşanıyordu.
AÇIKLAMA: Şehit olmayı arzulamak dini açıdan istenen ve
teşvik edilen bir şeydir. Konu ile ilgili ifadesi açık hadisler vardır. Örneğin
Enes İbn Malik'ten radıyallahu
anh "Her kim içtenlikle şehit olmayı arzularsa
şehit olamasa bile ona şehitlik sev ab ı verilir" hadisi nakledilmiştir.
Bu hadisi Müslim rivayet etmektedir.
Hakim'in rivayet ettiği şu hadisin bu konuda ifadesi daha da açıktır:
"Kim Allah yolunda öldürülmek ister de kendiliğinden ölürse Allah ona
şehit sevabı verir."
Nesai de Muaz İbn
Cebel'den aynı hadisi rivayet etmiştir.
Hakim, Se hı İbn Huneyf'ten merfO olarak şu hadisi
nakletmiştir: "Her kim içtenlikle şehit olmayı isterse yatağında ölse bile
Allah onu şehitler mertebesine ulaştırır. "
Bazı hadis şarihleri Hz. Nebi'in öldürülmeyeceğini bildiği halde "sonra öldürüleyim ... " diyerek şehit olmayı arzulamasını
anlamakta zorlanmışlardır. Bunun cevabı herhalde şudur: Bir fazileti ve iyiliği
arzulamak onun gerçekleşmesini gerektirmez. Nitekim Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
(Musa-Hızır kıssasını anlatırken) "İsterdim ki Musa biraz daha
sabretsin" buyurmuştur. Nitekim yeri geldiğinde açıklanacaktır.
"Temenni" bölümünde bunun başka örnekleri de geçecektir. Herhalde Hz.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem
cihadın üstünlüğünü hikmetli ve mükemmel bir uslup
ile anlatmak ve Müslümanları cihada teşvik etmek istemiştir. İbnü'-t-TIn "en güçlü
ihtimal budur" demiştir.
Nevevı der ki: Bu hadiste kararlılığa (niyet güzelliğine) teşvik
edilmiş, Nebi s.a.v.'in ümmetine duyduğu şefkat ve sevgi vurgulanmış ve Allah
yolunda öldürülmeyi istemenin müstehap olduğu
açıklanmıştır. Hadisten olmayacağı kesinlikle bilinen herhangi bir iyilik için
"isterdim ki şöyle olsa" demenin de caiz olduğu anlaşılmaktadır.
Hadis, daha önemli bir yarardan dolayı veya kötü bir sonucu
engellemek amacıyla bazı yararlı şeylerin terk edilmesinin caiz olduğunu da
göstermektedir.
Adeten mümkün olmayan bir şeyi arzulamanın caiz olduğu da anlaşılır.
Müslümanlara gelecek kötü bir sonucu yok etmek / engellemek için çalışmak
gerektiği anlaşılmaktadır.
Bu hadis, cihadın kifai bir farz
olduğunu da gösterir. Çünkü farz-ı ayn olsaydı hiç
kimse cihada gitmemezlik edemezdi.
Ben (İbn Hacer)
derim ki: Bu sonuncusu kabul edilemez. Çünkü cihad
emri, ancak gücü yetene yöneliktir. Gücü yetmeyenin ise mazereti vardır. Allah
(c.c.) "Gücü yetmeyenler hariç ... "
buyurmuştur. Cihadm kifai
farz oluşu bu hadisten değil, başka delillerden anlaşılır. Nitekim bu konu
"Seferberliğin farz olması" konusunda gelecektir.
باب: فضل
من يصرع في
سبيل الله
فمات فهو منهم.
8. CİHAD YOLCULUĞU SIRASINDA DÜŞÜP ÖLEN DE ONLARDANDIR
وقول الله
تعالى: {ومن
يخرج من بيته
مهاجرا إلى
الله ورسوله
ثم يدركه
الموت فقد وقع
أجره على
الله} /النساء:
100/. وقع: وجب.
Allah (c.c.) "Kim Allah ve Resulü uğrunda hicret ederek
evinden çıkar da sonra ölüm onu yakalarsa artık onun mükafatı
Allah'a düşer" buyurmuştur.
حدثنا
عبد الله بن
يوسف قال:
حدثني الليث:
حدثنا يحيى،
عن محمد بن
يحيى بن حبان،
عن أنس بن
مالك، عن
خالته أم حرام
بنت ملحان قال:
نام
النبي صلى
الله عليه
وسلم يوما
قريبا مني، ثم
استيقظ
يبتسم، فقلت:
ما أضحكك؟
قال: (أناس من
أمتي عرضوا
علي، يركبون
هذا البحر
الأخضر،
كالملوك على
الأسرة). قالت:
فادع الله أن
يجعلني منهم،
فدعا لها، ثم
نام الثانية،
ففعل مثلها،
فقالت مثل
قولها،
فأجابها
مثلها، فقالت:
ادع الله أن
يجعلني منهم،
فقال: (أنت من الأولين).
فخرجت مع
زوجها عبادة
بن الصامت
غازيا، أول ما
ركب المسلمون
البحر مع
معاوية، فلما
انصرفوا من
غزوهم قافلين
فنزلوا
الشأم، فقربت
إليها دابة
لتركبها
فصرعتها
فماتت.
[-2799 - 2800-] Enes İbn Malik, teyzesi Ümmü Haram binti Milhan'dan nakletmiştir: Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem
bir gün yakınımda uyumuştu. Uyandığında tebessüm ediyordu.
"Niye gülüyorsunuz?" diye sordum. "Ümmetimden bir
grubu rüyamda gördüm. Tahtında oturan krallar gibi şu yeşil denizde yolculuk
ediyorlardı" buyurdu. "Dua etsen de Allah beni de onlardan
kılsa" dedim. O da dua buyurdu. Sonra tekrar uyudu ve yine aynı şekilde
uyanıp aynı şeyi söyledi. Ümmü Haram da "Allah'a
dua etsen de beni de onlardan kılsa" dedi. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Sen
öncekilerdensin" buyurdu.
Ümmü Haram, kocası Ubade İbnü's-Samit'le birlikte Muaviye'nin
gönderdiği orduda Müslümanların ilk deniz yolculuğuna katıldı. Savaş bitip geri
dönecekleri sırada Şam'da konakladılar. Ümmü Haram'ın
binmesi için bir hayvan getirildi. Hayvan onu düşürdü ve öldü.
AÇIKLAMA: Taberi"nin nakline göre konu
başlığındaki ayet Mekke'de ikamet eden bir Müslüman hakkında indirildi. Adam
"Allah'ın yeryüzü geniş değil mi ki hicret etmiyorsunuz?" ayetini
duyunca hasta olduğu halde ailesine "Beni Medine'ye doğru götürün"
demişti. Yola çıkardılar ve yolda öldü. Bunun üzerine bu ayet indi. Sahih nakle
göre onun adı Damra idi.
Ümmü Haram hadisinden, cihad sona erdikten
sonra dönen kişinin de sevap açısından cihada giden kişi hükmünde olduğu
anlaşılmaktadır.