SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CİHAD VE’S-SİYER

<< 1218 >>

DEVAM: 70. ALLAH YOLUNDA SAVAŞ SIRASINDA MUHAFIZLIK YAPMAK

 

حدثنا يحيى بن يوسف: أخبرنا أبو بكر، عن أبي حصين، عن أبي صالح، عن أبي هريرة رضي الله عنه،

 عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (تعس عبد الدينار، والدرهم، والقطيفة، والخميصة، إن أعطي رضي، وإن لم يعط لم يرض).لم يرفعه إسرائيل، عن أبي حصين.وزادنا عمرو قال: أخبرنا عبد الرحمن بن عبد الله بن دينار، عن أبيه، عن أبي صالح، عن أبي هريرة، عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (تعس عبد الدينار، وعبد الدرهم، وعبد الخميصة، إن أعطي رضي، وإن لم يعط سخط، تعس وانتكس، وإذا شيك فلا انتقش، طوبى لعبد آخذ بعنان فرسه في سبيل الله، أشعث رأسه، مغبرة قدماه، إن كان في الحراسة كان في الحراسة، وإن كان في الساقة كان في الساقة، إن استأذن لم يؤذن له، وإن شفع لم يشفع).

قال أبو عبد الله: لم يرفعه إسرائيل، ومحمد بن جحادة، عن أبي حصين.

وقال: {تعسا} كأنه يقول: فأتعسهم الله. {طوبى} فعلى من كل شيء طيب، وهي ياء حولت إلى الواو، وهي من يطيب.

 

[-2886-] Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Altın'a ve gümüş'e kul olan kahrolsun, sürünsün! Kadifeye ve işlemeli kumaşlara kul olan kahrolsun, sürünsün! Böyle menfaat düşkünü insanlara bir şey versen hoşuna gider fakat hiçbir şey vermezsen razı olmaz."

 

Hadisin ravilerinden İsrail ve Muhammed İbn Cuhade bu hadisi Ebu Husayn'dan merfu olarak rivayet etmemişlerdir.

 

 

[-2887-] Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Altın'a ve gümüş'e kul olan kahrolsun, sürünsün, bedbaht olsun! İşlemeli kumaşlara kul olan kahrolsun, sürünsün, bedbaht olsun! Böyle menfaat düşkünü insanlara bir şey versen hoşuna gider fakat hiçbir şey vermezsen öfkelenir. Kahrolsun böylesi, perişan olsun! Ayaklarına diken batsa bunu çıkaracak yardımcı bulamasın!.

 

Buna karşılık saçı başı dağınık ve ayakları tozlar içinde olsa bile Allah yolunda savaşırken atının yularına yapışarak mücadele eden kul'a ne mutlu; bütün güzellikler onundur. Bu mücahit eğer görev verilirse öncü birliklerle ileri gidip nöbet tutar; yok geri hizmeti yapacaksa bu görevini de en iyi şekilde yerine getirir. Buna rağmen bir yere girmek üzere izin isteyecek olsa kendisine izin verilmez, herhangi bir hususta aracılık etse aracılığı kabul olunmaz."

 

İmam Buhari şöyle demiştir: "Hadisin ravilerinden İsrail ve Muhammed İbn Cuhade bu hadisi Ebu Husayn'dan merfu' olarak rivayet etmemişlerdir. Bu rivayet: "Allah onları kahretsin!" diye de nakledilmiştir.

 

(Ne mutlu! diye tercüme ettiğimiz) طوبى (Tuba) kelimesi فعلى (Fu'la) veznindedir ve her şeyin temiz, hoş olanı anlamına gelir. يطيب fiilinden türemiş olan bu kelimenin aynü'l-fiil denen ortadaki harfi . ...... (ya), ....... (vav)'a dönüşmüştür."

 

 

AÇIKLAMA:     Bu başlık altında nöbet tutmak, önemli kişileri korumak gibi görevlerin önemi ve fazileti anlatılmıştır.

 

 

Hz. Aişe Hadisinden Çıkarılan Dersler

 

1. Düşmandan korunmak için gerekli tedbirler ve önlemler alınmalıdır.

2. Yöneticileri herhangi bir suikast girişimine karşı korumak halkın görevidir..

 

3. Herhangi bir iyiliği karşılıksız yapan ve hayırda bulunan kimseleri övmek, onlara salih insan diyerek iltifatta bulunmak güzel bir davranıştır.

 

4. İnsanın gerekli tedbirleri alarak tevekkül etmesi gerekir. Nitekim Resulullah (s.a.v.) tevekkül konusunda zirve yi temsil ettiği halde gece yarısı ashabından birisinin koruma olarak gelmesini temenni etmiş ve böylece tevekkül konusunda takip edilecek sünneti ümmetine öğretmiştir. Resul-i Ekrem'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem savaşlarda herkesin paniğe kapılıp dağıldığı zamanlarda bile korkusuz bir şekilde öne geçtiği halde iki zırh kuşanması da bu tevekkül anlayışının bir göstergesidir. Dolayısıyla insanın gerekli tedbirleri alması ve sebeplere tevessül etmesi tevekkül anlayışına ters düşmez. Çünkü tevekkül kalbin ameli iken sebeplere sarılmak bedenin amelidir. İkisi birleşince en güzel sonuç ortaya çıkar. Hz. İbrahim'in kalbinin tatmin olması ve yatışması için yeniden dirilişin nasılolduğunu öğrenmek istemesi [Bakara 260] ve Hz. Nebi'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Önce deveni bağla ve sonra tevekkül et!" buyurması tevekkül anlayışının nasılolması gerektiğini bize öğretmektedir.

 

Bu hadisin konu başlığı ile ilgili olan kısmı ikinci kısımdır. Burada atının yularını tutup verilen görevi en iyi şekilde yapan ve öncü birliklerle ilerleyip nöbet tutan kimseler övülmektedir.

 

Resul-i Ekrem'in Sallallahu Aleyhi ve Sellem "Ayaklarına diken batsa bunu çıkaracak yardımcı bulamasın!" şeklindeki bedduası söz konusu menfaatperest insanların isteklerinin gerçekleşmemesine ve kuloldukları varlıkları elde edecek fırsatlardan yoksun kalmalarına yöneliktir. Zira bir kimse ayağına diken batsa ve bunu çıkaracak birisini bulamazsa yerinden kımıldayamaz ve dünyalık elde etmek için çalışamaz.

 

"Bu mücahit eğer görev verilirse öncü birliklerle ileri gidip nöbet tutar; yok geri hizmeti yapacaksa bu görevini de en iyi şekilde yerine getirir" Hz. Nebi'in (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bu sözü şu anlamlara gelebilir:

 

1. Hangi iş daha önemli ise onu yapar, nöbetse nöbet, geri hizmeti ise geri hizmeti.

2.Hangi görevi ifa ediyorsa onun sevabını alır.

 

3. Yapmış olduğu işlerin tamamı değerli ve çok önemli görevlerdir. Bu bakımdan nöbetle veya geri hizmetiyle ilgili olarak ne yapılması gerekiyorsa hepsini yerine getirmelidir.

 

4. İbnü'l-Cevzı'ye göre bu kişi tam bir görevadamıdır. İşlerini nam salmak, şöhrete kavuşmak ve yükselmek amacıyla değil sırf Allah rızası için yapar; nöbet tutması uygun görülmüşse nöbete gider, geri hizmetlerinde bulunması emredilmişse onu yapar.

 

"Buna rağmen bir yere girmek üzere izin isteyecek olsa kendisine izin verilmez, herhangi bir hususta aracılık etse aracılığı kabul olunmaz." Bu ifade baş olma sevdasından ve şöhret olmaya çalışmaktan vazgeçmeyi övmekte tevazu ile hiçlik duygusunun önemine işaret etmektedir.

 

Ne mutlu diye tercüme ettiğimiz طوبى kelimesi cennetteki en temiz ve en güzel ağacın adı olduğu için Resulullah'ın (s.a.v.) bunu cennet anlamında kullandığı söylenmiştir. Buna göre Resul-i Ekrem sallaııahu aleyhi ve sellem söz konusu kişinin cennetlik olması için dua etmiş olur.

 

Allah yolunda nöbet tutmanın önemi ve fazileti ile ilgili olarak başka hadisler de nakledilmiştir. İmam Buharı'nin şartlarına uygun olmadığı için kitabına almadığı bu rivayetlerin bir kısmına işaret edelim:

 

1. "Allah yolunda bir gece nöbet tutmak, geceleri ibadetle gündüzleri oruçla geçirilen bir günden daha hayırlıdır." İbn Mace ve Hakim bu hadisi Hz. Osman'dan merfu olarak rivayet etmiştir.

 

2. "Müslümanlara bir zarar dokunmaması için onların ardından herhangi bir karşılık beklemeksizin gözcülük yapan kişi cehennem ateşini gözüyle görmez. "Ahmed İbn Hanbel bu hadisi, Sehl İbn Muaz'ın babasından merfu olarak nakletmiştir.

 

3. "Cehennem ateşi Allah yolunda uykusuz kalan göze haram kılınmıştır." Nesai bu hadisi, Ebu Reyhane'den merfU olarak nakletmiştir.