SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CİHAD VE’S-SİYER

<< 1232 >>

EK SAYFA – 1232-2

باب: قتال الترك.

95. TÜRKLERLE SAVAŞ

 

حدثنا أبو النعمان: حدثنا جرير بن حازم قال: سمعت الحسن يقول: حدثنا عمرو بن تغلب قال: قال النبي صلى الله عليه وسلم: (إن من أشراط الساعة أن تقاتلوا قوما ينتعلون نعال الشعر، وإن من أشراط الساعة أن تقاتلوا قوما عراض الوجوه، كأن وجوههم المجان المطرقة).

 

[-2927-] Amr İbn Tağlib Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in şöyle buyurduğunu nakletmiştir: "Hayvan kürkünden (derilerinden) ayakkabılar yapıp giyen bir topluluk ile savaşmanız kıyamet alametlerinden birisidir. Ayrıca yüzlerinin iriliği ve tombul/uğu adeta üstlerine kalıp kalıp şekiller verilmiş kalkanları andıran bir topluluk ile savaşa tutuşmanız da kıyamet alametleri arasındadır."

 

 

حدثنا سعيد بن محمد: حدثنا يعقوب: حدثنا أبي، عن صالح، عن الأعرج قال: قال أبو هريرة رضي الله عنه: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (لا تقوم الساعة حتى تقاتلوا الترك، صغار الأعين، حمر الوجوه، ذلف الأنوف، كأن وجوههم المجان المطرقة، ولا تقوم الساعة حتى تقاتلوا قوما نعالهم الشعر).

 

[-2928-] Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Siz küçük / çekik gözlü, kızıl yüzlü ve ince burunlu Türklerle savaşmadıkça kıyamet kopmayacak. Onların yüzlerinin iriliği ve tombulluğu adeta üstlerine kalıp kalıp şekiller verilmiş kalkanları andırır. Ayrıca siz hayvan kürklerinden (derilerinden) ayakkabılar yapıp giyen bir topluluk ile savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. "

 

 

AÇIKLAMA:     Bu ve bundan sonraki hadis hayvan kürkıJinden ayakkabı yapıp giyen toplum ile kastedilenlerin Türkler olmadığını açıkça göstermektedir.

 

 

باب: قتال الذين ينتعلون الشعر.

96. HAYVAN KÜRKLERİNDEN AYAKKABI YAPIP GİYENLERLE SAVAŞ

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا سفيان: قال الزهري، عن سعيد ابن المسيب، عن أبي هريرة رضي الله عنه،  عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (لا تقوم الساعة حتى تقاتلوا قوما نعالهم الشعر، ولا تقوم الساعة حتى تقاتلوا قوما كأن وجوههم المجان المطرقة).

قال سفيان: وزاد فيه أبو الزناد، عن الأعرج، عن أبي هريرة رواية: (صغار الأعين، ذلف الأنوف، كأن وجوههم المجان المطرقة).

 

[-2929-] Ebu Hureyre'nin naklettiğine göre Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: "Siz hayvan kürklerinden {derilerinden} ayakkabılar yapıp giyen bir topluluk ile savaşmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Ve siz yüzlerinin iriliği ve tombulluğu adeta üst/erine kalıp kalıp şekiller verilmiş kalkanları andıran bir topluluk ile savaşmadıkça kıyamet kopmaz."

 

Ebu Hureyre'den nakledilen diğer bir rivayette bu kimseler şöyle nitelendirilmiştir: "Onlar küçük / çekik gözlü, kızıl yüzlü ve ince burunludur. Yüzlerinin iriliği ve tombulluğu adeta üstlerine kalıp kalıp şekiller verilmiş kalkanları andırır."

 

 

باب: من صف أصحابه عند الهزيمة، ونزل عن دابته واستنصر.

97. ORDUNUN PANİĞE KAPILIP DAĞILDIĞI ANDA YANINDAN AYRILMAYAN ASHABINI TOPARLAYAN VE BİNEĞİNDEN İNİP ALLAH'TAN YARDIM DİLEYEN

 

حدثنا عمرو بن خالد: حدثنا زهير: حدثنا أبو إسحاق قال: سمعت البراء وسأله رجل: أكنتم فررتم يا أبا عمارة يوم حنين؟ قال: لا والله، ما ولى رسول الله صلى الله عليه وسلم، ولكنه خرج شبان أصحابه وأخفاؤهم حسرا ليس بسلاح، فأتوا قوما رماة، جمع هوازن وبني نصر، ما يكاد يسقط لهم سهم، فرشقوهم رشقا ما يكادون يخطئون، فأقبلوا هنالك إلى النبي صلى الله عليه وسلم وهو على بغلته البيضاء، وابن عمه أبو سفيان بن الحارث بن عبد المطلب يقود به، فنزل واستنصر، ثم قال: (أنا النبي لا كذب، أنا ابن عبد المطلب). ثم صف أصحابه.

 

[-2930-] Ebu İshak anlatıyor: Birisi Bera İbn Azib'e gelerek: "Ey Ebu Umara, siz Huneyn savaşında Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i bırakıp kaçtınız mı?" diye sorunca Bera şu cevabı verdi: "Hayır, Allah'a yemin ederim ki kaçmadık, Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem de asla düşmandan kaçmaya yeltenmedi. Ancak Resulullah'ın Sallallahu Aleyhi ve Sellem ashabının gençleri ve üzerlerinde hiç silah bulunmayan, zırh giymemiş ve miğfer de takmamış olan hafif birlikler geri çekildi. Bu sırada okçulukta çok iyi olan Hevazin ve Benu Nasr kabileleri ile karşı karşıya geldiler. Bunların attığı oklar hedefini neredeyse hiç şaşmıyordu, attıklarını vuruyorlardı. Sonra da beyaz katırı üzerindeki Resul-i Ekrem'e Sallallahu Aleyhi ve Sellem yöneldiler. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in katırını amcasının oğlu Ebu Süfyan İbnü'l-Haris İbn Abdulmuttalib yediyordu. Bu kargaşa anında Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem katırından indi ve - müşriklerin üzerine toprak saçarak Allah'tan - yardım diledi. Bu sırada Hz. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem de şöyle sesleniyordu: "Yalan yok, ben Nebiyim. Ben Abdülmuttalib'in oğlu Muhammedim."