SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-CİHAD VE’S-SİYER

<< 1262 >>

باب: أهل الدار يبيتون، فيصاب الولدان والذراري.

146. DÜŞMAN ÜLKESiNE GECE BASKINI YAPMAK VE BU BASKIN SIRASINDA ÇOCUKLARIN ÖLMESİ

 

{بياتا} /الأعراف: 4/ : ليلا. {لنبيتنه} /النمل: 49/ : ليلا. {بيت} /النساء: 81/: ليلا.

A'raf suresi 4. ve 97. ayetler ile Yunus suresi 50. ayette geçen ..... kelimesi "geceleyin" anlamına gelir. Neml suresi 49. ayette geçen ..... kelimesi "Ona gece baskın yapalım" anlamındadır. Nisa suresi 51. ayette geçen ... ve.... kelimeleri de "gecelemek - gece vakti birşeyler tasarlamak" anlamında kullanılmıştır.

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا سفيان: حدثنا الزهري، عن عبيد الله، عن ابن عباس، عن الصعب بن جثامة رضي الله عنهم قال: مر بي النبي صلى الله عليه وسلم بالأبواء أو بودان، وسئل عن أهل الدار يبيتون من المشركين، فيصاب من نسائهم وذراريهم، قال: (هم منهم). وسمعته يقول: (لا حمى إلا لله تعالى ولرسوله - صلى الله عليه وسلم - ).

 

[-3012-] İbn Abbas, Sa'b İbn Cessame'nin şöyle dediğini nakletmiştir: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Ebva'ya - veya Veddan'a - uğradığında ben de oradaydım. Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem düşman topraklarında uyumakta olan müşriklere gece baskını yapıldığı takdirde kadınların ve çocukların da ölebileceği söylenince Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Onlar da o müşriklerin bir parçasıdır."

 

Ben Resul-i Ekrem Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in: "Allah ve Resulü'nün himayesinden başka bir himaye (koruma altına alma yetkisi) yoktur" dediğini duydum .

 

 

وعن الزهري أنه سمع عبيد الله، عن ابن عباس: حدثنا الصعب في الذراري: كان عمرو يحدثنا، عن ابن شهاب، عن النبي صلى الله عليه وسلم. فسمعناه من الزهري قال: أخبرني عبيد الله، عن ابن عباس، عن الصعب، قال: (هم منهم). ولم يقل كما قال عمرو: (هم من آبائهم).

 

[-3013-] İbn Abbas'ın Sa'b'dan naklettiğine göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem: "Onlar da o müşriklerin bir parçasıdır" buyurmuş Amr İbn Dinar'ın dediği gibi: "Onlar da babalarının bir parçasıdır" dememiştir.

 

 

AÇIKLAMA:     Ashab, Resulullah (s.a.v.)'e çocukların ve kadınların baskın sırasında ölebileceklerini söylemiştir. Maksatları ise bunun caiz olup olmadığını öğrenmektir. Ahmed İbn Hanbel şöyle demiştir: "Düşman’a gece baskın yapmakta herhangi bir sakınca yoktur. Ben bunun mekruh olduğunu söyleyen ve karşı çıkan hiç kimse bilmiyorum."

 

Nebi (s.a.v.) çocuklar ve kadınların durumuyla ilgili soruya "Onlar da o müşriklerin bir parçasıdır" diye cevap verirken onların da yetişkin erkeklerle aynı hükme tabi olduklarını vurgulamıştır. Burada asıl vurgulanmak istenen husus gece baskını sırasında bu tür ölümlerin olabileceğidir; özellikle kadınlara ve çocuklara saldırmanın serbest olduğu anlatılmamıştır.

 

Burada Resulullah s.a.v.'in serbest bıraktığı durum şudur: "Çocukları ve kadınları tepelemeden yetişkin erkeklere ulaşma imkanı yoksa ve herkes birbirinden ayırt edilemeyecek şekilde karışmışsa kadınların ve çocukların öldürülmesi mümkündür."

 

İmam Malik ve Evzai şöyle demişlerdir: "Kadınların ve çocukların öldürülmesi ne olursa olsun kesinlikle caiz değildir. Hatta düşmanlar kadınları ve çocukları siper olarak kullansalar veya bir kaleye ya da gemiye sığınıp yanlarına kadınları ve çocukları alsalar bile bunların üzerine ok atmak ve ateş açmak yasaktır."

 

Taberani’nin "el-Evsat" adlı eserinde İbn Ömer'den naklettiği bir rivayet şöyledir: "Resulullah (s.a.v.) Mekke'ye girdiği zaman kendisine bir kadın cesedi gösterilince: "Bu kadın savaşçı değil ki!" diyerek tepkisini dile getirdi ve kadınların öldürülmesini yasakladı." İkrime’den nakledilen bir rivayet de şöyledir: "Resulullah (s.a.v.) Taif'te iken bir kadın cesedi gördü ve: "Ben size kadınları öldürmeyi yasaklamadım mı!?" diye çıkışıp bunu kimin yaptığını sordu. Kadını öldüren kişi şöyle dedi: "Ben yaptım ey Allah'ın Resulü. Onu alıp terkime atacaktım. Fakat benimle mücadeleye kalkıştı ve beni öldürmek istedi Ben de onu öldürdüm." Resulullah (s.a.v.) bunun üzerine kadının gömülmesini emretti"

 

Şafiiler ve Kufeli alimler ise iki hadisi birbiriyle uzlaştırmış ve şöyle demişlerdir: "Kadın savaşçı veya fiili mücadele halinde ise öldürülebilir. Aksi halde öldürülmez."

 

Malikilerden İbn Habıb'in görüşü şöyledir: "Kadın fiili olarak savaşçı konumunda olduğu halde doğrudan öldürmeye yeltenmedikçe ve öldürme amacı ile hareket etmedikçe öldürülmez, öldürmek amacıyla kendisine saldırılmaz." İbn Habıb'e göre ergenlik çağına girmesi yaklaşan erkeklerin (mürahık) hükmü de kadınlarınki gibidir.

 

İbn Battal ve başka alimlerin naklettiğine göre alimlerin çoğu öldürmek amacıyla kadınlara ve çocuklara saldırmanın yasak olduğu konusunda görüş birlİği halindedir. Kadınların öldürülmesi savaşamayacak kadar zayıf oldukları için yasaktır. Çocuklar ise küfrü kendi istekleriyle seçme ehliyetine sahip değillerdir Bu yüzden onların öldürülmesi de yasaktır. Ayrıca kadınların ve çocukların hayatta bırakılmasında başka faydalar da vardır: Esir edip köleleştirmek ve fidye karşılığında serbest bırakılabilecek olanlar için fidye almak bu faydalar arasınde. sayılabilir.

 

Hazimı, Sa'b hadisinin ilk bakışta anlaşılan açık ifadesine dayanarak kadınların ve çocukların da öldürülebileceğini söyleyenlerin bulunduğunu nakletmiştir. Dinden dönen kadının (mürtedde) öldürülüp öldürülmeyeceği konusuyla ilgili açıklama ileride gelecektir. (Bkz. Kitabü istitabeti'l-mürteddın, Bab, 2. )

 

 

Hadisten Çıkarılan Dersler

 

1. Herhangi bir hüküm genel bir ifade ile (amm) konmuşsa bunu sınırlayan (tahsis eden) yeni bir hüküm (hass) konana kadar söz konusu genel hüküm ile amel edilebilir. Çünkü ashab-ı kiram başlangıçta müşriklerin öldürülmesiyle ilgili genel hükme göre hareket ediyorlardı. Fakat daha sonra Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem kadınların ve çocukların öldürülmesini yasaklayarak bu genel hükmü sınırlandırdı.

 

Bu durumla ilgili olarak şu yorum da yapılabilir: "Herhangi bir problemle ilgili çözüme ihtiyaç duyulana kadar, söz konusu olay hakkındaki çözümü getiren hüküm ve açıklamanın geciktirilmesi mümkündür."

 

2. Bu hadis zühd iddiasıyla kadınlardan ve diğer dünyalıklardan uzak duran kimselerin görüşlerini reddetmektedir. Çünkü kadın ve başka dünyalıklar insanın dini yaşantısına zarar verebilecek olsa bile bu zararın bertaraf edilmesi mümkündür. Eğer gerçekten böyle bir zarar ortaya çıkıyorsa bunlardan uzak durulmalıdır. Aksi halde ise ihtiyaç duyulan miktarda edinilmelidir.