DEVAM: 5. NEBİ S.A.V.'İN ZIRH, ASA, KILIÇ, BARDAK VE YÜZÜK GİBİ
ŞAHSi EŞYALARI
حدثنا
عبدان، عن أبي
حمزة، عن
عاصم، عن ابن
سيرين، عن أنس
بن مالك رضي
الله عنه: أن
قدح النبي صلى
الله عليه
وسلم انكسر،
فاتخذ مكان
الشعب سلسلة
من فضة. قال
عاصم: رأيت
القدح وشربت
فيه.
[-3109-] Enes İbn Malik r.a.'de bulunan Resulullah Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'e ait kadeh çatlamış ve o da çatlayan kısmı gümüş bir parça ile tamir
etmişti. Asım el-Ahvel şöyle demiştir:
"Ben bu kadehi gördüm ve bu kadehten su
içtim."
حدثنا
سعيد بن محمد
الجرمي: حدثنا
يعقوب بن إبراهيم:
حدثنا أبي: أن
الوليد بن
كثير حدثه، عن
محمد بن عمرو
بن حلحلة
الدؤلي حدثه:
أن ابن شهاب
حدثه: أن علي
بن حسين حدثه: أنهم
حين قدموا
المدينة من
عند يزيد بن
معاوية، مقتل
حسين بن علي
رحمه الله
عليه، لقيه المسور
بن مخرمة،
فقال له: هل لك
إلي من حاجة
تأمرني بها؟
فقلت له: لا،
فقال له: فهل
أنت معطي سيف
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم، فإني
أخاف أن يغلبك
القوم عليه،
وايم الله لئن
أعطيتنيه لا
يخلص إليه
أبدا حتى تبلغ
نفسي، إن علي
بن أبي طالب
خطب ابنة أبي
جهل على فاطمة
عليها
السلام،
فسمعت رسول
الله صلى الله
عليه وسلم
يخطب الناس في
ذلك على منبره
هذا، وأنا يومئذ
محتلم، فقال:
(إن فاطمة
مني، وأنا
أتخوف أن تفتن
في دينها). ثم
ذكر صهرا له
من بني
عبد شمس،
فأثنى عليه في
مصاهرته إياه.
قال: (حدثني
فصدقني،
ووعدني فأوفى
لي، وإني لست أحرم
حلالا، ولا
أحل حراما،
ولكن والله لا
تجتمع بنت
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم وبنت عدو
الله أبدا).
[-3110-] Ali İbn Hüseyn'den nakledilmiştir: "Ali İbn Hüseyn ile
beraberindekiler Hüseyin İbn Ali'nin Yezıd İbn Muaviye tarafından şehid
edilmesinden sonra savaş alanından Medine'ye geldiklerinde onu Misver İbn
Mahreme karşıladı ve: "Yapmamı istediğiniz, bana arz edeceğiniz bir
ihtiyacınız varsa emrinizdeyim!" dedi. Ali İbn Hüseyin: "Hayır bir
ihtiyacımız yok" deyince Misver şöyle dedi: "Sen Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in kılıcını bana verir misin? Çünkü ben seninle
mücadele eden kimselerin bu kılıcı senin elinden zorla almalarından endişe
ediyorum. Allah'a yemin ederim ki sen bu kılıcı bana verecek olursan, şu canım
bedenimden ayrılana kadar kılıcı ele geçirmelerine asla müsaade etmem.
Hz. Ali, Ebu Cehil'in kızına talip olmuş ve onu Hz. Fatıma'ya kuma
olarak getirmek istemişti. Bu durumdan haberdar olan Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem'in işte şu minberine çıkarak şöyle hitap ettiğini duydum: "Fatıma
benim bir parçamdır. Bu durumda onun dininde sınanmasından endişe
ediyorum." Ben o sıralar ergenlik çağına yeni girmiştim. Sonra Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem kızı Zeyneb ile evlenen As İbnü'r-Rebi'in yakınları
olan Abdişşems oğulları ile olan hısımlığından söz etti ve As'ın bu hısımlığa
bağlı kaldığını ifade ederek kendisini övdü: "O benimle konuştu ve doğru /
dürüst davrandı. O bana bir söz verdi ve sözünde durdu. Ben asla helali haram,
haramı da helal kılıyor değilim. Ancak Allah'a yemin ederim ki Allah'ın
Resulü'nün kızı ile Allah'ın düşmanının kızı asla (aynı nikah altında) bir
araya gelemez. "
AÇIKLAMA: Kitabü'n-nikah, Bab, 109.
حدثنا
قتيبة بن
سعيد: حدثنا
سفيان، عن
محمد بن سوقة،
عن منذر، عن
ابن الحنفية
قال: لو
كان علي رضي
الله عنه
ذاكرا عثمان
رضي الله عنه
ذكره يوم جاءه
ناس، فشكوا
سعاة عثمان،
فقال لي علي:
اذهب إلى
عثمان فأخبره:
أنها صدقة رسول
الله صلى الله
عليه وسلم،
فمر سعاتك
يعملون فيها.
فأتيته بها،
فقال: أغنها
عنا، فأتيت
بها عليا
فأخبرته،
فقال: ضعها
حيث أخذتها.قال
الحميدي:
حدثنا سفيان:
حدثنا محمد بن
سوقة قال:
سمعت منذرا
الثوري، عن
ابن الحنفية
قال: أرسلني
أبي: خذ هذا
الكتاب فاذهب
به إلى عثمان،
فإن فيه أمر
النبي صلى
الله عليه
وسلم في الصدقة.
[-3111-] İbnü'l-Hanefiyye (Muhammed İbn Ali İbn Ebu
Talib) şöyle demiştir: "Ali r.a., Osman r.a.'ın aleyhinde konuşacak
olsaydı, bazı kimselerin kendisine gelerek Hz. Osman tarafından görevlendirilen
zekat memurlarını şikayet ettikleri zaman konuşurdu. Hz. Ali (bana yazılı bir
belge vererek) beni Hz. Osman'a gönderdi ve şunları söylememi istedi: "Osman'a
git ve ona bu belgede Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in zekatı kimlere
verdiğinin yazılı olduğunu söyle. Onun görevlendirdiği zekat memurları buna
göre hareket etsinler." Ben bu yazılı belgeyi Hz. Osman'a götürdüğümde: "Benim
buna ihtiyacım yok" dedi. Ben de belgeyi tekrar Hz. Aliiye getirdim ve
olan biteni anlattım. O da: "Tamam öyleyse, belgeyi aldığın yere
koy!" dedi.
[-3112-] İbnü'l-Hanefiyye (Muhammed İbn Ali İbn Ebu Talib) şöyle demiştir: "Babam
Hz. Ali, beni Osman r.a.'a gönderip şöyle demişti: "Şu yazılı belgeyi al
ve Osman'a götür. Çünkü bu belgede Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
zekatla ilgili emir ve talimatları bulunmaktadır."
AÇIKLAMA: İmam Buhariinin bu başlığı kullanarak
"Hz. Nebi'in sallallahu aleyhi ve sellem miras bırakmadığını ve mevcut
olan şahsı eşyalarının da satılmayıp kimin elinde bulunuyorsa - bereketinden
istifade etmesi için - ona bırakıldığını" göstermek istemiştir. Şayet bu
mallar miras olsaydı satılır ve hak sahiplerine paylaştırılırdı. Zaten İmam
Buhari bu yüzden halifelerin hiç kimseye paylaştırılmamış olan Resulullah'a
sallallahu aleyhi ve sellem ait bazı eşyaları kullandıklarına işaret etmiştir.
Misver İbn Mahreme, Ali İbn Hüseyn'den kılıcı korumak için
istemiştir. Böylece kılıcın değerini bilmeyen kimselerin eline geçmesini
önlemiş olacaktır. Öyle anlaşılıyor ki bu kılıçtan maksat Zülfikarıdır.
Kirmanı, Misver'in Ali İbn Hüseyn'den kılıcı isterken niçin Hz. Ali'nin Ebu
Cehil'in kızını istemesiyle ilgili rivayet naklettiği hakkında şunları
söylemiştir: "Burada şu ihtimaller söz konusudur:
1. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem böyle bir evliliğe
müsaade etmemiştir. Maksadı ise akrabalar arasında meydana gelebilecek çekişme
ve kötü duyguları önlemektir. Dolayısıyla Misver adeta şöyle demiş olmaktadır:
"Öyleyse sen de kılıcı bana ver ki kılıç yüzünden akrabaların la aran
açılmasın."
2. "Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bu olayda nasıl
amcalarından Abdüşşems tarafını tutmuşsa sen de amcaların Nevfeloğullarının
tarafını tutmalısın." Misver Nevfeloğullarından idi.
3. "Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem bu olayda nasıl
kızı Fatıma'nın gönlünün hoş olmasını, içinin rahat etmesini istemişse ben de
aynı şekilde senin içinin rahat olmasını istiyorum. Bu yüzden kılıcı bana ver
ki koruyayım."
Kirmani'nin bu açıklamalarından üçüncüsü dikkate şayandır. Diğer
iki açıklama ise zorlamadan öteye geçmez.
Hz. Ali ile Osman arasında geçen yukarıdaki hadise, halkın
yöneticilere nasihat edebileceklerini, gerekli durumlarda onları
uyarabileceklerini göstermektedir. Bu bakımdan devlet başkanının
görevlendirdiği bazı kimselerin yanlış işler yaptığını bildirmek, vazifelerini
kötüye kullandıklarını haber vermek de mümkündür. Devlet başkanı ise bu bilgi
ve şikayetleri araştırır. Ancak bu olayda Hz. Osman'ın görevlendirdiği zekat
memurlarının gerçekten de söylendiği gibi vazifelerini kötüye kullandıklarına
dair sağlam bir delil bulamadığı nı düşünmek de mümkündür. Zaten Hz. Ali'nin,
gönderdiği belgeyi kabul etmeyen Hz. Osman'ı mazur görüp hakkında olumsuz bir
şey söylememesi de bunu göstermektedir.