SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

BED’UL-HALK

<< 1321 >>

4. AY VE GÜNEŞİN "BİR HESABA GÖRE HAREKET ETMEKLE NİTELENMESİ

 

قال مجاهد: كحسبان الرحى. وقال غيره: بحساب ومنازل لا يعدوانها. حسبان: جماعة حساب، مثل شهاب وشهبان.

{ضحاها} /الشمس: 1/: ضوؤها. {أن تدرك القمر} /يس: 40/: لا يستر ضوء أحدهما ضوء الآخر، ولا ينبغي لهما ذلك. {سابق النهار} /يس: 40/: يتطالبان، حثيثان. {نسلخ} /يس: 37/: نخرج أحدهما من الآخر ونجري كل واحد منهما. {واهية} /الحاقة: 16/: وهيها تشققها. {أرجائها} /الحاقة: 17/: ما لم ينشق منها، فهم على حافتيها، كقولك: على أرجاء البئر. {أغطش} /النازعات: 29/. و{جن} /الأنعام: 76/: أظلم.

وقال الحسن: {كورت} /التكوير: 1/: تكور حتى يذهب ضوؤها. {والليل وما وسق} /الانشقاق: 17/: جمع من دابة. {اتسق} /الانشقاق: 18/: استوى. {بروجا} /الحجر: 16/ و/الفرقان: 61/: منازل الشمس والقمر. {الحرور} /فاطر: 21/: بالنهار مع الشمس.

وقال ابن عباس ورؤبة: الحرور بالليل، والسموم بالنهار، يقال: {يولج} /الحج: 61/: يكور. {وليجة} /التوبة: 16/: كل شيء أدخلته في شيء.

Mücahid: "Ay ve güneş tıpkı değirmen taşının dönmesi gibi hareket eder" demiştir. Başka birisi ayette geçen bu ifadeyi şöyle tefsir etmiştir: "Ay ve güneş belli bir hesaba ve kendileri için belirlenen yörüngelere göre hareket ederler, bu yörüngelerden asla şaşmazlar. حسبان: kelimesi حساب (hesap) kelimesinin çoğuludur. Bu kelimelerin tekil ve çoğul kalıpları شهاب وشهبان kelimeleri ile aynı vezindedir.          '

 

"Güneş ve ayın hareketleri (belli) hesaplara göredir." (er-Rahman 5.) ayetine işaret edilmiştir.

 

ضحاها terkibi  güneşin ışığı ضوؤها anlamına gelir. أن تدرك القمر ayeti ay ve güneşin ışınlarının birbirine engelolmaması anlamındadır. سابق النهار terkibi  gece ve gündüzün çok seri bir şekilde birbirlerini takip ettiklerini anlatır. نسلخ (sıyırırız) ifadesi, gece ve gündüzü birbirinden sıyırıp çıkarırız ve her birini süresince devam ettiririz anlamına gelir. واهية kelimesi göğün yarılıp çatlaması ..... demektir. ........ göğün parçalanmamış kısımları, kenarlarını anlatmaktadır. Yani melek göğün iki ucunda / kenarında bulunacaktır. Bu ifade kuyunun kenarlarında bulunmaktadır, cümlesine benzemektedir.

 

أغطشve جن fiilleri eş anlamlı olup karanlık çöktü, karanlık oldu manasına gelirler.

 

Hasan-ı Basri: كورت fiilini şöyle açıklamıştır: "Güneş ışığı tamamen kaybolacak şekilde dürülüp katlanır."

 

"Gece ve gecenin barındırdığı, ihtiva ettiği şeyler hakkı için ... ") ayeti gecenin örtüsü altına topladığı canlıları anlatır. اتسق fiili olgunlaşmak, tam kıvamına gelmek anlamındadır. [Fiilin geçtiği ayette ayın dolunay haline gelmesi anlatılmaktadır.]

 

بروجا kelimesi güneş ve ayın yörüngeleri anlamına gelir.

 

الحرور gündüz güneşin kavurucu sıcağıdır. Ancak İbn Abbas ve Ru'be (İbnü'l-Accac) الحرور 'un gece vakti olan sıcak ve bunaltıcı hava olduğunu, gündüz vakti olan sıcaklara ise السموم endiğini söylemişlerdir.

 

يولج fiili يكور  fiili ile eş anlamlıdır ve dürüp katlamak, iç içe geçirmek manalarına gelir. Bu fiille aynı kökten gelen وليجة kelimesi ise herhangi bir şeyin içine konulan her türlü nesne anlamına gelir. '

 

حدثنا محمد بن يوسف: حدثنا سفيان، الأعمش، عن إبراهيم التيمي، عن أبيه، عن أبي ذر رضي الله عنه قال:

 قال النبي صلى الله عليه وسلم لأبي ذر حين غربت الشمس: (تدري أين تذهب). قلت: الله ورسوله أعلم، قال: (فإنها تذهب حتى تسجد تحت العرش، فتستأذن فيؤذن لها، ويوشك أن تسجد فلا يقبل منها، وتستأذن فلا يؤذن لها، يقال لها: ارجعي من حيث جئت، فتطلع من مغربها، فذلك قوله تعالى: {الشمس تجري لمستقر لها ذلك تقدير العزيز العليم}).

 

[-3199-] Ebu Zer'den nakledilmiştir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir gün bana güneş batınca: "Güneşin nereye gittiğini biliyor musun?" diye sordu. Ben: "Allah ve Resulü daha iyi bilir!" diye karşılık verince şöyle buyurdu: "Güneş arşın altında secdeye varıncaya kadar gider ve (tekrar doğmak için) izin ister. Kendisine bu izin verilir. Fakat secde için gittiği halde secdesinin kabul edilmemesi ve izin istediği halde kendisine müsaade edilmeyip 'Haydi geldiğin yere geri dön!" denmesi pek yakındır. Güneş o gün battığı yerden doğacaktır. İşte bu, "Güneş de, kendisi için (tesbit edilmiş) olan bir müstakarra (sona) doğru akıp-gitmektedir. Bu, aziz ve alim oLan Allah'ın kanunudur. "[Yasin, 38] ayetinde anlatılan durumdur. "

 

Tekrar: 4802, 4803, 7424, 7433

 

Mahir: Güneş ve Ay; dünyanın etrafında dönerler. Bu kesindir. Dünyanın güneşin etrafında döndüğünü iddia etmek akla aykırıdır. Zira milyon kez dünyadan büyük olan güneş, eğer kütle çekimi ile Dünyayı yörüngesinde tutuyorsa hiç kış olmaz, yazın da dünya güneş’e çarpardı. Diğer gezegenlerin dünyayı tutması diye bir iddia ise akla ziyandır.

 

Güneş, Ay ve dahi tüm kainat Arş’ın altındadır. Güneş’in bilmediğimiz ve görmediğimiz bir şekilde secdesi Allah-u A’lem günde bir yani bir tam tur da birdir.

 

Kur’an anlattığı mes’eleleri hem o günün insanları, hem de bu günün insanları için açıklar. O günün insanlarının bizim bu gün gördüğümüz şeyleri tam olarak anlamamış olmaları garip değildir.