SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-ENBİYA

<< 1388 >>

EK SAYFA – 1388-3

باب: {واذكر في الكتاب موسى إنه كان مخلصا وكان رسولا نبيا. وناديناه من جانب الطور الأيمن وقربناه نجيا} كلمه {ووهبنا له من رحمتنا أخاه هارون نبيا} /مريم: 51 - 53/.

21. "KiTAPTA MUSA'YI DA AN. ŞÜPHESiZ O iHLASA ERDiRiLMiŞ BiR RESUL VE BiR NEBi iDi. BiZ ONA TUR'UN SAĞ TARAFINDAN SESLENDiK VE ONU KENDiMiZE YAKLAŞTlRARAK ÖZEL BiR ŞEKiLDE KONUŞTUK."[Meryem, 51-52] YANi ALLAH ONUNLA KONUŞTU; "ONA RAHMETiMizDEN KARDEŞi HARUN'U NEBİ OLARAK BAĞIŞLADIK."[Meryem, 53]

 

(Meryem, 52)'de geçen ve: "Özel bir şekilde konuşmak" anlamı verilen ned kelimesinin tekil, ikil ve çoğulu aynı şekilde kullanılır. Konuşma esnasında:

 

"Halasu neciyyd" denilir. Bir kenara çekilip, özelolarak konuştular, demektir; "Firavun Alinden olup, imanını gizleyen mümin bir adam dedi ki. .. Şüphesiz Allah haddi aşan ve yalan söyleyen kimseleri doğru yola i1etmez. "[Mu'min, 28] (buyruklarına dair)

 

 

[-3392-] Aişe r.anha dedi ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem, Hatice'nin yanına kalbi titreyerek geri döndü. Hatice onu alıp Varaka b. Nevfel'in yanına götürdü. -Varaka Hıristiyanlığa girmiş ve İncil'i Arapça olarak okuyan birisi idi.Varaka: Ne görüyorsun, diye sordu. Ona bildirince, Varaka dedi ki: "Bu Allah'ın Musa'ya indirdiği "namus"dur. Eğer senin gününe erişirsem olanca gücümle sana yardım edeceğim."

 

Bu Hadis’in tamamı 3 numarada

 

 

AÇIKLAMA:     Namus: Başkasından saklayıp gizlediği şeyleri bildirdiği, sırrını açtığı kimse demektir.

 

Sözü geçen Musa, İmran oğlu Musa'dır. İmran, Laheb'in, o Azer'in, o Lavi'nin, o Yakub'un oğludur. (Selam ona) Nesebi hususunda görüş ayrılığı yoktur. esSüddi Tefsir'inde kendi senedlerini kaydederek Musa'nın durumunun başlangıcını Firavun'un (rüyasında) Beytu'l-Makdis'ten bir ateşin gelip, İsrailoğullarının evleri dışında Mısır'ın bütün evleri ile bütün Kıptileri yaktığını gördü. Uyanınca kahinleri ve sihirbazları topladı. Ona şu yorumu yaptılar: Bu, onlardan bir çocuğun doğacağını gösteriyor. Mısır bunun eliyle harap olacaktır. Bunun üzerine Firavun doğan çocukların öldürülmesini emretti. Musa dünyaya gelince yüce Allah da annesine şunu vahyetti: "Onu emzir, onun için korkacak olursan onu suya bırak

 

Dediklerine göre Musa'yı emziriyordu. Onun için bir tehlikeden korktu mu onu bir sandukaya koyar ve o sandukayı suya bırakırdı. Sandukanın bağlı olduğu ip de yanında olurdu. Bir gün ipi tutmayı unuttu. Nil ırmağı, sandukasıyla beraber onu alıp götürdü ve nihayet Firavun'un kapısı önünde durdu. Cariyeler onu çıkardılar, Firavun'un hanımının yanına getirdiler. Hanımı sandukayı açınca onu gördü, gördüğüne de hayret etti. Firavun'dan onu kendisine bağışlamasını istedi, o da onu hanımına bağışladı. Hanımı da onu büyüttü ve nihayet olanlar oldu.

 

 

22. AZİZ VE CELİL OLAN ALLAH'IN: "SANA MUSA'NIN HABERİ GELDİ Mİ? HANİ O BİR ATEŞ GÖRMÜŞTÜ ... " ÇÜNKÜ SEN KUTSAL VADİ TUVA'DASIN."Taha,12 AYETİ

 

"Çünkü ben bir ateş gördüm. Belki size ondan bir parça kor getiririm. "Taha,10 İbn Abbas dedi ki: "Kutsal (mukaddes)" mübarek demektir.

 

"Tuva" vadinin adıdır. "en-Nuha" takvahlar demektir.

 

حدثنا هدبة بن خالد: حدثنا همام: حدثنا قتادة، عن أنس بن مالك، عن مالك بن صعصعة: أن رسول الله صلى الله عليه وسلم حدثهم عن ليلة أسري به: (حتى إذا أتى السماء الخامسة، فإذا هارون، قال: هذا هارون فسلم عليه، فسلمت عليه فرد، ثم قال: مرحبا بالأخ الصالح والنبي الصالح).تابعه ثابت، وعباد بن أبي علي، عن أنس، عن النبي صلى الله عليه وسلم.

 

[-3393-] Malik b. Sa’saa’dan rivayete göre Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem kendilerine İsra gecesini anlattı: "Nihayet beşinci semaya geldi. Orada Harun ile karşılaştı. (Cebrail) bu Harun'dur, ona selam ver, dedi. Ben de ona selam verdim. Selamımı aldı, sonra da:

 

Salih kardeşe ve salih nebiye merhaba, dedi."

 

 

23. "FİRAVUN AİLESİNDEN OLUP, İMANINI GİZLEYEN MU'MİN BİR ADAM DEDİ Kİ... ŞÜPHESİZ ALLAH HADDİ AŞAN VE YALAN SÖYLEYEN KİMSELERİ DOĞRU YOLA İLETMEZ." [Mu'min, 28]

 

AÇIKLAMA:     "Firavun ailesinden olup, imanını gizleyen mümin bir adam dedi ki. .. Şüphesiz Allah haddi aşan ve yalan söyleyen kimseleri doğru yola iletmez. "[Mu'min,28] buyruğunda geçen bu mümin adamın adı hakkında ihtilaf edilmiştir.

 

İbn Abbas'tan rivayete göre adı Hubeyb olup, Firavun'un amcasının oğludur. Bunu Abd b. Humeyd rivayet etmiştir.

 

 

باب: قول الله تعالى: {وهل أتاك حديث موسى} /طه: 9/. {وكلم الله موسى تكليما} /النساء: 164/.

24. YÜCE ALLAH'IN: "SANA MUSA'NıN HABERİ GELDİ Mİ?" [Taha,9] AYETİ İLE: "VE ALLAH MUSA İLE KONUŞTU."[Nisa, 164] AYETİ

 

حدثنا إبراهيم بن موسى: أخبرنا هشام بن يوسف: أخبرنا معمر، عن الزهري، عن سعيد بن المسيب، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال: قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (ليلة أسري بي: رأيت موسى، وإذا هو رجل ضرب رجل، كأنه من رجال شنوءة، ورأيت عيسى، فإذا هو رجل ربعة أحمر، كأنما خرج من ديماس، وأنا أشبه ولد إبراهيم به، ثم أتيت بإناءين: في أحدهما لبن وفي الآخر خمر، فقال: اشرب أيهما شئت، فأخذت اللبن فشربته، فقيل: أخذت الفطرة، أما إنك لو أخذت الخمر غوت أمتك).

 

[-3394-] Ebu Hureyre r.a.'dan dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: İsra'ya götürüldüğüm gece Musa'yı gördüm. Sanki Yemen'li Şenuelilerden bir adammış gibi (uzun boylu), balık etinde, saçlarını yağlamış olarak gördüm. İsa'yı da gördüm. O da orta boylu, kırmızıya yakın tenli, hamamdan çıkmış birisi gibi idi. Ben ise İbrahim aleyhisselam'ın soyundan gelenler arasında ona en çok benzeyen kişiyim. Daha sonra bana birisinde süt, diğerinde şarap bulunan iki kap getirildi. (Cibril bana:) İstediğin birisini iç, dedi. Ben de sütü alıp içtim. Fıtratı aldın, denildi ama eğer şarabı almış olsaydın, ümmetin azacaktı."

 

Tekrar: 3437, 4709, 5576, 5603

 

 

حدثني محمد بن بشار: حدثنا غندر: حدثنا شعبة، عن قتادة قال: سمعت أبا العالية: حدثنا ابن عم نبيكم، يعني ابن عباس،  عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (لا ينبغي لعبد أن يقول: أنا خير من يونس بن متى). ونسبه إلى أبيه، وذكر النبي صلى الله عليه وسلم ليلة أسري به فقال: (موسى آدم، طوال، كأنه من رجال شنوءة، وقال: عيسى جعد مربوع). وذكر مالكا خازن النار، وذكر الدجال.

 

[-3395-] Nebiimizin amcasının oğlundan -İbn Abbas'ı kastediyor-; Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'den şöyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Hiçbir kulun: Ben Matta oğlu Yunus'tan hayırlıyım, dememesi gerekir. Böyle diyerek onu babasına nisbet etmiş oldu. "

 

Tekrar: 3413, 4630, 7539

 

 

[-3396-] Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem İsra'ya götürüldüğü geceyi sözkonusu ederek dedi ki: "Musa esmer tenii, uzunca boylu olup, Şenuelilerden bir adam gibi idi. Devamla buyurdu ki: "İsa da saçları dalgalı ve orta boylu idi. Cehennemin bekçisi, Malik'i de, Deccal'i de sözkonusu etti."

 

 

حدثنا علي بن عبد الله: حدثنا سفيان: حدثنا أيوب السخيتاني، عن ابن سعيد بن جبير، عن أبيه، عن ابن عباس رضي الله عنهما: أن النبي صلى الله عليه وسلم لما قدم المدينة، وجدهم يصومون يوما، يعني عاشواء، فقالوا: هذا يوم عظيم، وهو يوم نجى الله فيه موسى، وأغرق آل فرعون، فصام موسى شكرا لله، فقال: (أنا أولى بموسى منهم). فصامه، وأمر بصامه.

 

[-3397-] İbn Abbas r.a.'dan rivayete göre "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem Medine'ye geldiğinde onların bir gün -yani Aşura günü- oruç tuttuklarını gördü. Bu büyük bir gündür, dediler. Bu Allah'ın Musa'yı kurtardığı, Firavun hanedanını ise suda boğduğu bir gündür. Bu sebeple Musa Allah'a şükür olsun diye oruç tutmuştur. Allah Resulü: Ben Musa'ya onlardan daha yakınım, dedi. O günü oruç ,tuttu ve oruç tutulmasını emrettL"

 

 

AÇIKLAMA:     "Racil" kelimesi, saçları yağlı ve aşağı salınmış demektir.

 

"Şenuelilerden bir adam gibi." Bunlar Yemen'den bir kabile olup, Şenue'ye nispet edilirler. Bunun da adı Abdullah b. Ka'b b. Abdullah b. Malik b. Nasr b. el-Ezd'dir. ed-Davudi dedi ki: Ezdliler uzun boylu olmakla tanınırlar.

 

"İbrahim'in soyundan gelenler arasında İbrahim'e en çok benzeyen kişi de benim." Kastedilen kişi İbrahim Halilullah aleyhisselam'dır.

 

"Sonra bana iki kap getirildi." Buna dair açıklamalar yüce Allah'ın izniyle es-Siretu'n-Nebeviyye bahsinde, İsra hadisinde gelecektir. (Bakınız: Enbiya bölümü, 47. bab, 3437. hadis)

 

 

باب: قول الله تعالى: {وواعدنا موسى ثلاثين ليلة وأتممناها بعشر فتم ميقات ربه أربعين ليلة وقال موسى لأخيه هارون اخلفني في قومي وأصلح ولا تتبع سبيل المفسدين. ولما جاء موسى لميقاتنا وكلمه ربه قال رب أرني أنظر إليك قال لن تراني - إلى قوله - وأنا أول المؤمنين} /الأعراف: 143/.

25. VÜCE ALLAH'IN: "MUSA İLE OTUZ GECE SÖZLEŞTİK VE BUNA AYRICA ON GECE DAHA KATTIK. BÖYLELİKLE RABBİNİN TAYİN BUYURDUĞU VAKİT KIRK GECEYE TAMAMLANDI' MUSA KARDEŞİ HARUN'A: 'KAVMİM İÇİNDE YERİNE GEÇ, ISLAH ET, FESADÇILARIN YOLUNA DA UYMA' DEDİ. MUSA TAYİN ETTİĞİMİZ VAKİTTE GELİP DE RABBİ ONUNLA KONUŞUNCA: 'RABBİM, BANA KENDİNİ GÖSTER DE SANA BAKAVIM' DEDi. BUYURDU Kİ: 'BENİ ASLA GÖREMEZSİN ... ' ' ... VE BEN İMAN EDENLERİN İLKİYİM' DEDİ."[A'raf, 142-143] AYETLERİ.

 

يقال: دكه زلزله، {فدكتا} /الحاقة: 14/: فدككن، جعل الجبال كالواحدة، كما قال الله عز وجل: {أن السماوات والأرض كانتا رتقا} /الأنبياء: 30/. ولم يقل كن، رتقا: ملتصقتين. {أشربوا} /البقرة:93/: ثوب مشرب مصبوغ.

قال ابن عباس: {انبجست} /الأعراف: 160/: انفجرت. {وإذ نتفنا الجبل} /الأعراف: 171/: رفعنا.

(142. ayette geçen): دكه "Dekke" sarstı, zelzeleye uğrattı, demektir. (Yüce Allah el-Hakka, 68/14 te dağların dekk edilmesinden tesniye (ikili olarak söz etmektedir.) Dağların birbirine dekk edilmesinden, tek bir dağmış gibi dimdik edilmeleri demektir. Nitekim yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Göklerle yer birleşik ve yapışık idi. Biz onları (o ikisini) birbirinden ayırdık. "[Enbiya, 30] Yüce Allah burada gökle ;er için çoğul, dişi! zamir kullanmayarak tesniye zamir kullanmıştır.

 

حدثنا محمد بن يوسف: حدثنا سفيان، عن عمرو بن يحيى، عن أبيه، عن أبي سعيد رضي الله عنه،  عن النبي صلى الله عليه وسلم قال: (الناس يصعقون يوم القيامة، فأكون أول من يفيق، فإذا بموسى آخذ بقائمة من قوائم العرش، فلا أدري أفاق قبلي، أم جوزي بصعقة الطور).

 

[-3398-] Ebu Said r.a.'dan rivayete göre Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Kıyamet gününde insanlar baygın düşeceklerdir. İlk ayılacak kişi ben olacağım. Bir de ne göreyim: Musa, Arş'ın ayaklarından birisini yakalamış duruyor. Bilemiyorum benden önce mi ayılmış olacak, yoksa Tur'daki baygınlığının karşılığı mı ona verilmiş olacak?"

 

 

حدثنا عبد الله بن محمد الجعفي: حدثنا عبد الرزاق: أخبرنا معمر، عن همام، عن أبي هريرة رضي الله عنه قال: قال النبي صلى الله عليه وسلم: (لولا بني إسرائيل لم يخنز اللحم، ولولا حواء لم تخن أنثى زوجها الدهر).

 

[-3399-] Ebu Hureyre r.a. dedi ki: Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "İsrailoğulları olmamış olsaydı, et kokmazdı. Havva da olmamış olsaydı, hiçbir kadın ebediyen kocasına hainlik etmezdi."

 

 

AÇIKLAMA:     "Ve biz ona ayrıca on gece daha kattık" buyruğunda, bu sözleşmenin iki defa gerçekleşmiş olduğuna işaret vardır.

 

"Saik" baygın demektir.

 

"Onlara içirildi, içirilmiş elbise, boyanmış elbise demektir. " O bununla bildiğimiz şu "içme"nin kastedilmediğine işaret etmektedir. Ebu Ubeyde Yüce Allah'ın: "Ve kalplerine buzağı içirildi."[Bakara, 93] buyruğu hakkında şunları söylemektedir: O(nun sevgisi) onlara baskın gelinceye kadar onlara içirildi, demektir. Bu da hazfli mecaz kabilindendir. Yani onların kalplerine buzağının sevgisi içirildi. Buzağının yakıldıktan sonra külünün suya savrulduğunu, arkasından onların da bu suyu içtiklerini söyleyenler, Arapçayı bilmeyen kimselerdir. Çünkü su hakkında:

 

Filana kalbinde içirildi, diye bir kullanım yoktur.

 

 

باب: طوفان من السيل.

26. SELDEN (DOLAYI) TUFAN

 

يقال للموت الكثير طوفان، القمل: الحمنان يشبه صغار الحلم. {حقيق} الأعراف: 105/: حق {سقط} /الأعراف: 149/: كل من ندم فقد سقط في يده.

Çokça ölüm hadisesine "tufan" da denilir. "el-Kummel" küçük kene demektir. "Hakikun" hak ve gerçek demektir. "Sukita" pişman olan herkes hakkında "sukita fi yedihi" tabiri kullanılır.