SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-ENBİYA

<< 1414 >>

51. İSRAİLOĞULLARI ARASINDA BİR ABRAŞ, BİR KÖR VE BİR KEL'E DAİR HADİSİ

 

حدثني أحمد بن إسحاق: حدثنا عمرو بن عاصم: حدثنا همام: حدثنا إسحاق بن عبد الله قال: حدثني عبد الرحمن بن أبي عمرة: أن أبا هريرة حدثه: أنه سمع النبي صلى الله عليه وسلم. وحدثني محمد: حدثنا عبد الله بن رجاء: أخبرنا همام، عن إسحاق بن عبد الله قال: أخبرني عبد الرحمن بن أبي عمرة: أن أبا هريرة رضي الله عنه حدثه:

 أنه سمع رسول الله صلى الله عليه وسلم يقول: (إن ثلاثة في بني إسرائيل: أبرص وأقرع وأعمى، بدا لله أن يبتليهم، فبعث إليهم ملكا، فأتى الأبرص فقال: أي شيء أحب إليك؟ قال: لون حسن، وجلد حسن، قد قذرني الناس، قال: فمسحه فذهب عنه، فأعطي لونا حسنا، وجلدا حسنا، فقال: أي المال أحب إليك؟ قال: الإبل - أو قال البقر، هو شك في ذلك: أن الأبرص والأقرع: قال أحدهما الإبل، وقال الأخر البقر - فأعطي ناقة عشراء، فقال: يبارك لك فيها. وأتى الأقرع فقال: أي شيء أحب إليك؟ قال: شعر حسن، ويذهب عني هذا، قد قذرني الناس، قال: فمسحه فذهب، وأعطي شعرا حسنا، قال: فأي المال أحب إليك؟ قال: البقر، قال: فأعطاه بقرة حاملا، وقال يبارك لك فيها. وأتى الأعمى فقال: أي شيء أحب إليك؟ قال: يرد الله إلي بصري، فأبصر به الناس، قال: فمسحه فرد الله إليه بصره، قال: فأي المال أحب إليك؟ قال: الغنم، فأعطاه شاة والدا، فأنتج هذان وولد هذا، فكان لهذا واد من إبل، ولهذا واد من بقر، ولهذا واد من غنم، ثم إنه أتى الأبرص في صورته وهيئته، فقال: رجل مسكين، تقطعت

بي الحبال في سفري، فلا بلاغ اليوم إلا بالله ثم بك، أسألك بالذي أعطاك اللون الحسن والجلد الحسن والمال، بعيرا أتبلغ عليه في سفري. فقال له: إن الحقوق كثيرة، فقال له: كأني أعرفك، ألم تكن أبرص يقذرك الناس فقيرا فأعطاك الله؟ فقال: لقد ورثت لكابر عن كابر، فقال: إن كنت كاذبا فصيرك الله إلى ما كنت. وأتى الأقرع في صورته وهيئته، فقال له مثل ما قال لهذا، فرد عليه مثل ما رد عليه هذا، فقال: إن كنت كاذبا صيرك الله إلى ما كنت. وأتى الأعمى في صورته، فقال: رجل مسكين وابن سبيل، وتقطعت بي الحبال في سفري، فلا بلاغ اليوم إلا بالله ثم بك، أسألك بالذي رد عليك بصرك شاة أتبلغ بها في سفري، فقال: قد كنت أعمى فرد الله بصري، وفقيرا فقد أغناني، فخذ ما شئت، فوالله لا أجهدك اليوم بشيء أخدته لله، فقال: أمسك مالك، فإنما ابتليتم، فقد رضي الله عنك، وسخط على صاحبيك).

 

[-3464-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre o ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken dinlemiştir:

 

"İsrailoğullarında bir abraş, bir kör ve bir kel vardı. Aziz ve celil olan Allah onları sınamak istedi. Bunun için onlara bir melek gönderdi. Melek abraşın yanına giderek dedi ki:

 

En sevdiğin şey nedir? Abraş:

 

Güzel bir renk, güzel bir ten. Çünkü insanlar benden tiksiniyor. (Allah Resulü) buyurdu ki:

 

Onu sıvazladı ve ondan (baraş hastalığı) gidiverdi. Ona güzel bir renk ve güzel bir ten verildi. Melek:

 

En sevdiğin mal hangisidir,' diye sordu. O, deve -yahut inek- dedi. -Bu hususta şüphe eden kişi odur. (Yani ravilerden İshak b. Abdullah'tır): Yani Abraş ile kel olanın birisi deve dedi, diğeri inek dedi.- Bunun üzerine ona (doğumu yaklaşmış) on aylık hamile deve verildi. Melek:

 

Allah bunda sana bereket ihsan etsin, dedi.

 

Kel'in yanına giderek: En sevdiğin şey nedir, diye sordu. O, güzel bir saç ve bu halin benden gitmesidir, dedi. Çünkü insanlar benden tiksiniyor. (Ebu Hureyre) dedi ki:

 

Onu sıvazladı ve (keli) gitti, ona güzel bir saç verildi. Melek:

 

En sevdiğin mal hangisidir diye sordu. O da inektir dedi. (Ebu Hureyre) dedi ki:

 

Ona gebe bir inek verdi ve: Allah senin için bunu mübarek kılsın, dedi.

 

Kör'ün yanına giderek: En sevdiğin şey nedir, diye sordu. O:

 

Allah'ın, gözlerimi bana tekrar geri vermesi ve böylelikle insanları görebilmemdir, dedi. (Ebu "Hureyre) dedi ki:

 

Onu sıvazladı, Allah da ona gözlerini geri verdi. En sevdiğin mal hangisidir diye sordu. o, koyundur dedi. Ona yavrusu olan bir koyun verdi.

 

Daha sonra diğerlerinin devesi ve ineği doğurdu, öbürünün koyunu yavruladı. Bunun bir vadi dolusu devesi, öbürünün bir vadi dolusu ineği, berikinin bir vadi dolusu koyunu oldu.

Daha sonra melek, (önceki) şekil ve kılığı ile abraşın yanına gitti ve:

 

Ben yoksul birisiyim. Yolculuğumda çarelerim tükendi, çaresiz kaldım. Bugün gideceğim yere ulaşabilmem ancak Allah'ın yardımı ile, sonra da senin yardımınla mümkün olabilir. Sana bu güzel rengi, bu güzel teni ve bu kadar malı veren hakkı için bu yolculuğumda vasıtasıyla yerine ulaşabileceğim bir deve vermeni istiyorum.

 

Abraş ona: Yerine getirmemiz gereken haklar pek çoktur dedi. Melek bunun üzerine ona: Ben seni tanıyor gibiyim. Sen insanların kendisinden tiksindiği bir abraş ve fakir bir kimse değil miydin? Sonra Allah sana mal verdi, öyle mi? Abraş:

 

Hayır, ben bunu büyüklerimden miras olarak aldım, dedi. Melek dedi ki:

 

Eğer yalan söylüyorsan Allah seni önceki haline geri ç?ııirsin.

 

Daha sonra kel'in yanına (önceki) şekil ve kılığıyla gitti. Ona d.a bir öncekine dediklerinin benzerini söyledi. O da öbürü gibi ona karşılık verince, melek de şöyle dua etti: Eğer yalan söylüyor isen Allah seni önceki haline geri çevirsin.

 

Daha sonra ilk şekliyle körün yanına gitti. Ona da: Ben yoksul ve yolcu bir adamım. Yolumda çaresiz kaldım. Bugün ancak Allah'ın yardımı, SGnra da senin sayende gidebileceğim yere gidebilirim. Sana gözlerini geri veren hakkı için senden bu yolculuğumda gideceğim yere ulaşabilmem içjn bir koyuİı istiyorum.

 

Kör ona dedi ki: Evet ben kör idim. Allah bana gözlerimi geri verdi, fakir idim beni zengin etti, dilediğini al. Allahla yemin ederim bugün senin Allah için alacağın hiçbir şey dolayısıyla seni yormayacağım.

 

Bunun üzerine melek dedi ki: Malını elinde tut. Sizler sınandınız.

 

Allah senden razı oldu, öbür iki arkadaşına da gazap etti. "

 

Bu Hadis 6653 numara ile gelecektir.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Allah diledi" yani Allah'ın ezeli ilminde bu vardı, bunu ortaya çıkarmayı murad etti. Yoksa daha önce bu, Allah için gizli idi de sonradan öğrendi, anlamında değildir. Çünkü böyle bir mana yüce Allah hakkında imkansızdır.

 

 

Hadisten Çıkan Sonuçlar

 

1- Duyanların bu yolla öğüt almaları için geçmişlerin başından geçen olayları anlatmak caizdir ve bu onların gıybetinin yapılması anlamına gelmez. İsimlerinin verilmeyip, bundan sonra ne ile karşılaştıklarının açıkça belirtilmemesindeki sır bu olmalıdır. Göründüğü kadarıyla onların durumu meleğin dediği gibi olmuştur.

 

2- Nimetlere karşı nankörlük etmekten sakındırılmakta, onlara şükretmek ve onları itiraf edip, o nimetlerdolayısıyla Allah'a hamdetmek teşvik edilmektedir.

 

3- Sadakanın faziletli olduğu anlatılmakta, zayıflara karşı yumuşak davranılması teşvik edilmekte, onlara ikramda bulunulup maksatlarını gerçekleştirmeleri için yardımcı olunması gerektiğine dikkat çekilmektedir.

 

4- Cimrilikten uzak durulması istenmektedir. Çünkü cimrilik kişiyi yalan söylemeye itti, yüce Allah'ın nimetlerini inkar etmeye götürdü.