EK SAYFA – 1484-2
1. Nebi S.A.V.'iN ASHABININ FAZiLETLERi
ومن صحب
النبي صلى
الله عليه
وسلم، أو رآه
من المسلمين،
فهو من أصحابه.
Müslümanlardan Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in sohbetinde
bulunan ya da onu gören kimse onun ashabındandır.
حدثنا علي بن
عبد الله:
حدثنا سفيان،
عن عمرو قال:
سمعت جابر بن
عبد الله رضي
الله عنهما يقول:
حدثنا أبو
سعيد الخدري
قال:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (يأتي
على الناس
زمان، فيغزو
فئام من
الناس، فيقولون:
فيكم من صاحب
رسول الله صلى
الله عليه وسلم؟
فيقولون: نعم،
فيفتح لهم، ثم
يأتي على الناس
زمان، فيغزو
فئام من
الناس، فيقال:
هل فيكم من
صاحب أصحاب
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم؟
فيقولون: نعم،
فيفتح لهم، ثم
يأتي على
الناس زمان،
فيغزو فئام من
الناس، فيقال:
هل فيكم من
صاحب من صاحب
أصحاب رسول
الله صلى الله
عليه وسلم؟
فيقولون: نعم،
فيفتح لهم).
[-3649-] Ebu Said el-Hudri dedi ki: Resulullah Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek
ki insanlardan bir topluluk gazaya çıkacaklar ve (onlara):
Aranızda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile sohbet etmiş
kimse var mı, diyecekler. Onlar bu soruyu soranlara, evet diyecekler ve onlara
fetih nasip olacak.
Bundan sonra yine insanlar üzerinden bir zaman geçecek, insanlardan
bir grup gazaya çıkacaklar. Aranızda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
ashdbı ile arkadaşlık etmiş olanlar var mı, denilecek. Evet, diyecekler ve
onlara fetih nasip olacak.
Sonra yine insanlar üzerinden bir zaman geçecek, insanlardan bir
kısmı gazaya çıkacak. Aranızda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ashabı
ile arkadaşlık yapanlara arkadaşlık yapan kimse var mı denilecek, evet
diyecekler ve onlara fetih nasip olacak."
حدثنا إسحاق:
حدثنا النضر:
أخبرنا شعبة،
عن أبي جمرة:
سمعت زهدم بن
مضرب: سمعت
عمران بن حصين
رضي الله
عنهما يقول:
قال
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم: (خير
أمتي قرني، ثم
الذين
يلونهم، ثم
الذين يلونهم
- قال عمران:
فلا أدري أذكر
بعد قرنه
قرنين أو
ثلاثا - ثم إن
بعدكم قوما
يشهدون ولا
يستشهدون،
ويخونون ولا
يؤتمنون،
وينذرون ولا
يوفون، ويظهر
فيهم السمن).
[-3650-] İmran b. Husayn r.a. dedi ki: Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "Ümmetimin hayırlıları benim
çağdaşlarımdır. Sonra onlardan sonra gelecekler, sonra onlardan sonra
gelecekler.
İmran dedi ki: Kendi çağdaşlarından sonra iki mi yoksa üç defa mı
böyle zikrettiğini bilemiyorum. Daha sonra da sizin ardınızdan şahit!ik
etmeleri istenmediği halde şahitlik edecek, emanete hainlik edecek, kendilerine
güvenilmeyecek. Adaklarda bulunup, adaklarını yerine getirmeyecek kimseler
gelecektir. Aralarında şişmanlık da baş gösterecektir."
حدثنا محمد
بن كثير:
أخبرنا
سفيان، عن
منصور، عن
إبراهيم، عن
عبيدة، عن عبد
الله رضي الله
عنه:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم قال: (خير
الناس قرني،
ثم الذين
يلونهم، ثم
الذين
يلونهم، ثم
يجيء قوم تسبق
شهادة أحدهم
يمينه،
ويمينه
شهادته).
قال إبراهيم:
وكانوا
يضربوننا على
الشهادة والعهد
ونحن صغار.
[-3651-] Abdullah r.a.'dan rivayete göre Nebi Sallallahu
Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu: "İnsanların en hayırlıları benim çağdaşlarımdır.
Sonra onlardan sonra gelenler, sonra onlardan sonra gelenler. Bundan sonra
herhangi birileri yeminden önce şahit\ik edecek, şahitliğinden önce yemin
edecek kimseler gelecektir."
İbrahim dedi ki: Bizler henüz küçükken şahitlik ve verilen sözler
dolayısıyla bizi dövüyorlardı.
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Resulullah ashabının faziletleri" (Yuniniyye nüshasında
Resulullah değil Nebi şeklindedir) Yani önce genel olarak, sonra da etraflı
olarak faziletleri ele alınacaktır. Genel olarak faziletlerine dair hadisler
onların hepsini kapsar. Fakat Buhari bu hususta kendi şartına uygun bazı
rivayetleri kaydetmekle yetinmiştir. Kişiler hakkında kaydettiği etraflı
rivayetlerden de kendi şartına uygun olan rivayetleri almıştır.
"Müslüman olarak onun sohbetinde bulunan ya da onu gören
kimse onun ashabındandır." Yani Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in
ashabından olma adı, kendisi ile sohbette bulunan kimselerin hak ettiği bir
isimdir. Sözlükte bu isim, asgari süre kadar onunla sohbette bulunanlara verilir.
Örfe göre bir süre birliktelik için kullanılsa dahi bu böyledir. Aynı şekilde
uzaktan dahi olsa onu gören kimseler hakkında da bu isim kullanılır.
Buhari'nin sözkonusu ettiği bu tanım, Ahmed'in ve muhaddislerin
cumhurunun kabul ettiği görüştür. Buhari'nin "Müslüman olarak" kaydı
ile de kafir olarak onun sohbetinde bulunan ya da onu gören kimseleri kapsarnın
dışına çıkarmaktadır.
Bu durumda olup, onun vefatından sonra Müslüman olanlara gelince,
eğer Buhari'nin "Müslüman olarak" kaydı hal ifade ediyor ise, bu
nitelikte olan kimseler de yine bu kapsarnın dışına çıkmaktadır. Kuwetli
görülen görüş de budur. Ancak bu tanıma karşı mu'min olarak onun sohbetinde
bulunan ya da onu gören bir kimsenin bundan sonra irtidad etmesi ve bir daha da
İslama dönmemesi hali ile itiraz edilmiştir. Çünkü böyle bir kimsenin sahabe
olmayacağı ittifakla kabul edilmiştir. O halde bu tarife "ve bu hal üzere
ölen" kaydının da ilave edilmesi gerekmektedir.
3649- "İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki insanlardan
bir kesim gazaya çıkacaklar ... " Bu hadisten, son dönemlerde Nebiin
ashabından -if olduğunu iddia eden kimselerin iddialarının batı! olduğu
anlaşılmaktadır. Çünkü hayırlı oluş, cihadın devamlılığını, kafirlerin
yurtlarına askerler göndermeyi de ihtiva etmektedir. Onlar da: Aranızda onun
ashabından kimse var mı, diye sorunca hayır diyeceklerdir. Tabii'n hakkında
aynı durum sözkonusudur. Tabii'nin tabileri hakkında da. Bütün bunlar geçmişte
gerçekleşmiş olaylardır ve bu dönemlerde ise kafirlerin diyarlarına asker
göndermek kesintiye uğramış bulunmaktadır. Hatta bu hususta durum aksine
dönmüştür. Uzun bir dönemden bu yana bilinen ve görülen budur. Özellikle de
Endülüs ülkesinde durum böyledir.
Hadis ehli ashab-ı kiram'dan en son vefat edenleri tespit etmişlerdir.
Mutlak olarak en son vefat eden sahabi Leys oğullarından Ebu't-Tufeyl Amil b.
Vasile'dir. Nitekim Müslim bunu Sahih'inde kat'i bir ifade olarak belirtmiştir.
Vefatı h.lOO yılındadır. Vefatının h.l07 ve h.11O olduğu da söylenmiştir. Bu,
Nebi sallall€ıhu aleyhl ve sellem'in vefatından bir ay önce söylemiş olduğu:
"Yüz yılın başında bugün yeryüzünde bulunanlardan hiçbir kimse
kalmayacaktır" buyruğuna da uygun düşmektedir.
3650- "Ümmetin en hayırlıları benim çağdaşlarımdır."
Hadisteki "benim karn'ımdır" ifadesi benim karn'ımda bulunanlar (yani
çağdaşlarım) demektir. Çünkü karn, maksat olarak gözetilen hususlardan
birisinde ortak nitelikleri bulunan ve birbirine yakın zamanlarda yaşayan aynı
zamanın (çağın) insanları demektir. Bunun, çağdaşları belli bir din, bir mezhep
ya da bir iş etrafında toplayan bir nebi ya da bir başkan çağında bir araya
gelmiş kimseler için özellikle kullanılan bir ad olduğu da söylenmiştir.
Karn, aynı zamanda zamanın belli bir süresi hakkında da
kullanılır. Fakat bu sürenin sınırının ne olduğu hususunda on yıldan başlayıp,
yüzyirmi yıla kadar farklı görüşler ortaya atılmıştır. Bu hadiste Nebi
sallall€ıhu aleyhi ve sellem'in karnı (çağdaşları) ile kastedilenler ise
ashab-ı kiramdır. Nebisallallfıhualeyhivesellem'in niteliği sözkonusu
edilirken: "Ve ben Ademoğullarının karn'larının en hayırlısında Nebi
olarak gönderildi" buyruğu açıklanırken geçmiş bulunmaktadır.
Hadis alimlerinin ittifak ettiğine göre etbau't-tabiinden sözü
kabul edilebilir kimseler arasında olup en son vefat eden kişi yaklaşık 220
yılına kadar yaşamıştır. Bu dönemde bid'atler yaygın bir şekilde ortaya çıkmaya
başlamış, Mutezile'nin dili çözülmüş, felsefeciler başlarını kaldırmış, ilim
ehli Kur'an'ın yaratıldığını söylesinler diye mihnete tabi tutulmuş, durumlarda
ileri ölçüde değişiklikler baş göstermiştir. Durum şu ana kadar gerileyip,
durmaktadır ve nihayet Nebi sallallfıhu aleyhi ve sellem'in dediği şekilde:
"Yalan bundan sonra yaygınlık kazanacaktır" sözü, olduğu gibi
gerçekleşmiş ve o kadar açık bir yaygınlık kazanmış ki sözleri, fiilleri,
inançları kapsayacak dereceye ulaşmıştır. Yardım Allah'tandır.
"Sonra onlardan sonra gelenler." Yani onlardan sonra
gelecek nesiller demektir ki, bunlar da tabiindir. "Sonra onlardan so..pra
gelenler" Bunlar da etbau't-tabilndir. Bu hadise göre ashab tabiOndan,
tabıOn da etbau't-tabilnden daha faziletlidir. Fakat bu faziletli oluş, genel
toplam bakımından mıdır yoksa tek tek fertler hakkında mıdır? Bu da
araştırılması gereken bir konudur. Cumhur ikinci görüşe meyletmiştir. Birincisi
İbn Abdi'l-Berr'in görüşüdür.
Anlaşıldığı kadarıyla Nebi sallallfıhu aleyhi ve selle m ile
birlikte ya da onun zamanında onun verdiği emir ile savaşan yahut onun için
malından bir şeyler infak etmiş bulunan bir kimseye, kim olursa olsun ondan sonra
gelen hiçbir kimse fazilet itibariyle denk olamaz. Bununla birlikte bunların
hiçbirisini yapmayan kimseler için durum araştırma konusudur. Bunda asıl
dayanak ise yüce Allah'ın:
"Aranızdan fetihten önce infak edip savaşanlar (ile
diğerleri) bir olmaz. Onların dereceleri fetih sonrasında infak edip
savaşanlardan daha büyüktür." (el-Hadid, 10) ayetidir. İbn Abdi'l-Berr şu
hadisi de delil göstermiştir: "Benim ümmetimin misali yağmur gibidir. Onun
öncesi mi hayırlıdır, sonrası mı hayırlıdır bilinmez." Bu hasen bir hadis
olup, çeşitli rivayet yolları vardır ve bu yollar sayesinde hadis sıhhat
derecesine dahi ulaşabilir.
Yine İbn Abdi'l-Berr şunu delil göstermiştir: İlk karnın (çağın)
diğer çağların en hayırlısı olmasının sebebi, onların o dönemde kafirlerin
çokluğu sebebiyle imanları bakımından garip oluşlarıdır. Ayrıca kafirlerin
eziyetlerine sabretmiş ve dinlerine sımsıkı sarılmışlardır. Onlardan sonrakiler
de dini dosdoğru uygulayıp, masiyetlerin ve fitnelerin ortaya çıkması halinde
dinlerine sımsıkı sarılıp, itaat üzere sabredecek olurlarsa, onlar da o
takdirde garip olurlar. Öbürlerinin (ilk nesildekilerin) amelleri artış
gösterdiği gibi, o dönemlerde yaşayacak olanların amelleri de artar ve çoğalır.
Buna Müslim'in Ebu Hureyre'den Nebi Efendimize merfu olarak zikrettiği şu hadis
tanıklık etmektedir: "İslam garip olarak başladı ve başladığı gibi garip
olarak dönecektir. Garipler ne mutlu!"
Ancak İbn Abdi'I-Berr'in açıklamalarına şu şekilde cevap
verilmiştir: Onun bu sözleri ashab-ı kiram'dan sonra gelecekler arasında bazı
sahabelerden daha faziletli kimselerin gelmesini de gerektirmektedir. Kurtubi
de bunu açıkça ifade etmiştir. Fakat İbn Abdi'l-Berr'in sözleri bütün ashab-ı
kiram hakkında mutlak olarak kullanılmış değildir. O bu sözlerinde Bedir ve Hudeybiye'ye
katılanların müstesna olduğunu da açıkça ifade etmiştir. Evet, cumhurun
benimsemiş olduğu sahabe olma faziletine denk hiçbir am el yoktur. Çünkü sahabe
olan, Resulullah sallallahu aıeyhi ve sellern'i görmüştür. Resulullah
sallallahu aleyhi ve sellern'e gelecek zararlara karşı onu savunmak, erken
dönemde ona hicret etmek yahut ona yardımcı olmak, ondan alınmış olan şeriati
bellemek ve ondan sonra gelenlere de tebliğ etmek imkanına sahip olanlara daha
sonra gelen hiçbir kimse denk olamaz. Çünkü sözü geçen bu hasletlerin her
birisini yerine getiren bir kimseye mutlaka ondan sonra o hasleti yapan
kimsenin ecri gibi ecir verilecektir. Böylelikle onların faziletli oldukları
açıkça ortaya çıkmış olmaktadır. Tartrşma noktası az önce açıklandığı üzere sadece
onu görmek faziletine sahip o!{n ve başka hiçbir üstün-'t lüğü olmayan kimseler
hakkındadır. Şüphesiz sözü geçen çeşitli hadislerin arası telif edilirse ...
3651- "Sonra onlardan sonra bir kavim ...
(gelecektir)."(2651 nolu hadis) Bu hadis, fazilet itibariyle konumları
farklı olsa dahi ilk üç karn (nesil)in sınırlandırılmasına delil
gösterilmiştir. Bu da çoğunluk görülen hakkında yorumlanmıştır. Ayrıca ashab-ı
kiram arasında fazilet farkı gözetmenin caiz oluşuna da delil gösterilmiştir.
Bu el-Mazeri'nin görüşü olup, hadisin diğer bölümlerine dair açıklamalar daha
önce Şehadetler bölümünde geçmiş bulunmaktadır.