SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-MEĞAZİ

<< 1577 >>

DEVAM: 14. BENU'N-NADİR HADİSESİ

 

حدثنا أبو اليمان: أخبرنا شعيب، عن الزهري قال: أخبرني مالك ابن أوس بن الحدثان النضري:

 أن عمر بن الخطاب رضي الله عنه دعاه، إذ جاءه حاجبه يرفا فقال: هل لك في عثمان وعبد الرحمن والزبير وسعد يستأذنون؟ فقال: نعم فأدخلهم، فلبث قليلا ثم جاء فقال: هل لك في عباس وعلي يستأذنان؟ قال: نعم، فلما دخلا قال عباس: يا أمير المؤمنين اقض بيني وبين هذا، وهما يختصمان في الذي أفاء الله على رسوله صلى الله عليه وسلم من بني النضير، فاستب علي وعباس، فقال الرهط: يا أمير المؤمنين اقض بينهما، وأرح أحدهما من الآخر، فقال عمر: اتئدوا أنشدكم بالله الذي بإذنه تقوم السماء والأرض، هل تعلمون أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (لا نورث، ما تركنا صدقة). يريد بذلك نفسه؟ قالوا: قد قال ذلك، فأقبل عمر على عباس وعلي فقال: أنشدكما بالله، هل تعلمان أن رسول الله صلى الله عليه وسلم قد قال ذلك؟ قالا: نعم، قال: فاني أحدثكم عن هذا الأمر، إن الله سبحانه كان خص رسوله صلى الله عليه وسلم في هذا الفيء بشيء لم يعطه أحدا غيره، فقال جل ذكره: {وما أفاء الله على رسوله منهم فما

أوجفتم عليه من خيل ولا ركاب - إلى قوله - قدير}. فكانت هذه خالصة لرسول الله صلى الله عليه وسلم، ثم والله ما احتازها دونكم، ولا استأثرها عليكم، لقد أعطاكموها وقسمها فيكم حتى بقي هذا المال منها، فكان رسول الله صلى الله عليه وسلم ينفق على أهله نفقة سنتهم من هذا المال، ثم يأخذ ما بقي فيجعله مجعل مال الله، فعمل ذلك رسول الله صلى الله عليه وسلم حياته، ثم توفي النبي صلى الله عليه وسلم، فقال أبو بكر: فأنا ولي رسول الله صلى الله عليه وسلم، فقبضه أبو بكر فعمل فيه بما عمل به رسول الله صلى الله عليه وسلم، وأنتم حينئذ، فأقبل على علي وعباس وقال: تذكران أن أبا بكر فيه كما تقولان، والله يعلم: إنه فيه لصادق بار راشد تابع للحق؟ ثم توفي الله أبا بكر فقلت: أنا ولي رسول الله صلى الله عليه وسلم وأبي بكر، فقبضته سنتين من إمارتي أعمل فيه بما عمل رسول الله صلى الله عليه وسلم وأبو بكر، والله يعلم: أني فيه صادق بار راشد تابع للحق؟ ثم جئتماني كلاكما، وكلمتكما واحده وأمركما جميع، فجئتني - يعني عباسا - فقلت لكما: إن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (لا نورث، ما تركنا صدقة). فلما بدا لي أن أدفعه إليكما قلت: إن شئتما دفعته إليكما، على أن عليكما عهد الله وميثاقه: لتعملان فيه بما عمل فيه رسول الله صلى الله عليه وسلم وأبو بكر وما عملت فيه مذ وليت، وإلا فلا تكلماني، فقلتما ادفعه إلينا بذلك، فدفعته إليكما، أفتلتمسان مني قضاء غير ذلك، فوالله الذي بإذنه تقوم السماء والأرض، لا أقضي فيه بقضاء غير ذلك حتى تقوم الساعة، فإن عجزتما عنه فادفعاه إلى فأنا أكفيكماه.

قال: فحدثت بهذا الحديث عروة بن الزبير فقال: صدق مالك بن أوس: أنا سمعت عائشة رضي الله عنها، زوج النبي صلى الله عليه وسلم تقول: أرسل أزواج النبي صلى الله عليه وسلم عثمان إلى أبي بكر، يسألنه ثمنهن مما أفاء الله على رسوله صلى الله عليه وسلم فكنت أنا أردهن، فقلت لهن: ألا تتقين الله، ألم تعلمن أن النبي صلى الله عليه وسلم كان يقول: ( لا نورث، ما تركنا صدقة - يريد بذلك نفسه - إنما يأكل آل محمد صلى الله

عليه وسلم في هذا المال). فانتهى أزواج النبي صلى الله عليه وسلم إلى ما أخبرتهن، قال: فكانت هذه الصدقة بيد علي، منعها علي عباسا فغلبه عليها، ثم كان بيد حسن بن علي، ثم بيد حسين بن علي، ثم بيد علي بن حسين، وحسن بن حسن، كلاهما كانا يتداولانها، ثم بيد زيد بن حسن، وهي صدقة رسول الله صلى الله عليه وسلم حقا.

 

[-4033-] Zühri dedi ki: "Bana Malik b. Evs b. el-Hadesan en-Nasri'nin haber verdiğine göre Ömer b. el-Hattab r.a. kendisini çağırdı. Bu sırada onun hacibi (teşrifatçısı) Yerfe' gelerek dedi ki:

 

Osman, Abdurrahman, Zubeyr ve Sa'd huzuruna gelmek için izin istiyorlar ne dersin? Ömer: Olur, onları içeri al dedi. bir süre geçtikten sonra yine geldi ve bu sefer: Abbas ve Ali izin istiyorlar, gelsinler mi, diye sordu. Evet, dedi.

 

Abbas ile Ali girince Abbas: Ey mu'minlerin emiri, benimle bu kişi arasında hüküm ver, dedi. --İkisi yüce Allah'ın Nadir oğullarından Resulüne fey' olarak verdikleri hususunda davalaşıyorlardı.-- Ali ve Abbas karşılıklı olarak birbirlerine ağır sözler söyledi.

 

Orada bulunanlar: Ey mu'minlerin emiri, bu ikisi arasında hükmünü ver de her birisinin diğerinden dolayı rahat etmesini sağla, dediler.

 

Ömer: Yavaş olunuz dedi. Göklerin ve yerin izni ile ayakta durduğu Allah adına size söz veriyorum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in:

 

'Bize mirasçı olunmaz, biz neyi bırakırsak o bir Sadakadır' dediğini ve bununla da bizzat kendisini kastettiğini biliyor musunuz? Orada bulunanlar:

 

Evet bunu söylemiştir dediler. Bu sefer Ömer, Abbas'a ve Ali'ye yönelerek dedi ki: Her ikinize de Allah adına söz veriyorum. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bunu söylediğini biliyor musunuz? İkisi de:

 

Evet deyince, dedi ki: Şimdi ben size bu işi anlatayım. Şüphesiz yüce Allah bu fey' hususunda Resulüne Sallallahu Aleyhi ve Sellem özel olarak tahsiste bulunmuş ve ona tahsis ettiği bu şeyi ondan başkasına da vermemiştir. Şanı yüce Allah şöyle buyurmuştur:

 

"Allah'ın onlardan Resulüne verdiği fey'e gelince siz onun için ne at oynattınız, De de deveye bindiniz ... Allah her şeye gücü yetendir." [Haşr, 6] Bu sebeple bu yalnızca Resulullah'a aitti. Daha sonra Allah'a yemin ederim o sizi dışarıda tutarak, tek başına bunlara el koymadı ve kendisini size üstün tutup, tercih ederek sizi dışarıda bırakmadı. Andolsun onu size verdi ve aranızda paylaştırdı. Nihayet geriye ondan şu miktar mal kaldı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hanımlarına bu maldan yıllık nafakalarını harcardı. Daha sonra geri kalanını alıp bunu Allah'ın mallarının harcanması gereken yerlere harcardı. Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem hayatı boyunca bu şekilde uygulama yaptı. Daha sonra Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem vefat etti.

 

Ebu Bekir de dedi ki: Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in velisiyim. Ebu Bekir bu malı eline aldı ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in onun ile ilgili olarak yaptığı uygulamayı aynen sürdürdü. Sizler de o vakit -bu sırada Ali ve Abbas'a yönelerek şunları söyledi- bunu hatırlarsınız. Nitekim Ebu Bekir'in bu şekilde malda uygulamayı sürdürdüğünü siz de söylediniz. Allah da biliyor ki o bu hususta doğru idi, eksiksiz iyi davranıyordu, doğru yoldaydı ve hakka tabi oluyordu. Daha sonra yüce Allah Ebu Bekir'in de canını aldı.

 

Ben de: Ben Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in ve Ebu Bekir 'in velisiyim de-o dim. Emirliğimin ilk iki senesinde onu elimde tuttum ve Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile Ebu Bekir'in ona yaptığı uygulamayı ben de yaptım. Allah da bilir ki ben bu hususta doğruydum, iyi yapıyordum, doğru yoldaydım ve hakka tabi idim. Daha sonra ikiniz de sözbirliği etmiş olarak ve ittifak halinde yanıma geldiniz. -Abbas'ı kastederek- yanıma geldin, ben de ikinize dedim ki: Şüphesiz ResuluIlah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

'Bize mirasçı olunmaz, bizim bıraktığımız bir Sadakadır' demiştir. Daha sonra ben o malı size teslim etmeyi uygun görünce: Dilerseniz o malı size teslim ederim. Ancak o malda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in, Ebu Bekir'in ve ben emirliğe getirildiğimden bu yana yaptığım uygulamaya uygun olarak tatbikat yapmanız üzere sizden Allah adına söz ve ahit alarak size teslim edeyim dedim, her ikiniz de: Bu şartlarla o malı bize ver, dediniz. Ben de onu size verdim. Şimdi sizler bundan başka bir hüküm vermemi mi bekliyorsunuz? Göklerin ve yerin izniyle ayakta durduğu Allah adına yemin ederim ki, kıyamet kopacağı zamana kadar bu hususta bundan başka bir hüküm vermeyeceğim. Eğer siz o maldaki sorumluluğunuzu yerine getirmekten acze düştüyseniz onu bana geri veriniz, ben de sizi bu husustaki külfetinizden kurtarayım."

 

 

 

[-4034-] (Zühri) dedi ki: Bu hadisi Urve b. Zubeyr'e anlattım, o da dedi ki: Malik b. Evs doğru söylemiştir. Ben Nebi s.a.v.'in zevcesi Aişe r.anha'yı şöyle derken dinledim:

 

Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hanımları Osman'ı, Ebu Bekir'e yüce Allah'ın Resulüne fey' olarak bıraktığı maldan paylarına düşen sekizde bir mirası istemek üzere gönderdiler. Ancak ben onları vazgeçirmek istiyordum. Bu sebeple onlara şöyle demiştim:

 

Allah'tan korkmaz mısınız? Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hayatta iken: Bize mirasçı olunmazı bizim geriye bıraktığımız bir Sadakadır, dediğini --ve bunu derken de kendisini kastettiğini-- bilmiyor musunuz? Muhammed Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hanımları bu maldan geleni yiyorlardı. Ancak Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in hanımları da sonunda Aişe'nin kendilerine haber verdiği noktaya geldiler ve kabul ettiler."

 

(Urve) dedi ki: "Bu Sadaka olarak kalan mal, Ali'nin elinde (onun mütevelliliğinde) idi.. Fakat Ali bundan Abbas'a payını vermedi ve bu hususta onu mahrum etti. Daha sonra bu --gerçek anlamda Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in bıraktığı bir Sadaka olduğu halde-- Hasan b. Ali'nin eline (mütevelli olarak idaresine), sonra Hüseyn b. Ali'nin, sonra Ali b. Hüseyn ile Hasan b. Hasan'ın eline (idaresine) geçti. İkisi de bunu münavebe ile idare ediyorlardı. Daha sonra da Zeyd b. Hasan'ın eline geçti."

 

Bu Hadis 6727 ve 6730 numara ile gelecektir.

 

 

حدثنا إبراهيم بن موسى: أخبرنا هشام: أخبرنا معمر، عن الزهري، عن عروة، عن عائشة: أن فاطمة عليها السلام والعباس، أتيا أبا بكر يلتمسان ميراثهما، أرضه من فدك، وسهمه من خيبر، فقال أبو بكر: سمعت النبي صلى الله عليه وسلم يقول: ( لا نورث، ما تركنا صدقة، إنما يأكل آل محمد في هذا المال). والله لقرابة رسول الله صلى الله عليه وسلم أحب الي أن أصل من قرابتي.

 

[-4035-] Aişe r.anha'dan rivayete göre "Fatıma (selam ona) ile Abbas, Ebu Bekir'in yanına (Nebiin) Fedek'teki arazisinden ve Hayber'deki payından miraslarını isternek üzere geldiler."

 

 

[-4036-] Ebu Bekir dedi ki: "Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'i şöyle buyururken dinledim:

 

Bize mirasçı olunmaz. Bizim geriye bıraktığımız bir Sadakadır. Şüphesiz Muhammed'in hanımları bu maldan yerler. Allah'a yemin ederim ki Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in akrabalık bağını gözetmeyi, kendi akrabalarımı gözetmekten daha çok severim."