باب: نزول
السكينة
والملائكة
عند قراءة
القرآن.
15. KUR'AN OKUNUNCA MELEKLERİN VE SEKİNETiN iNMESİ
وقال الليث:
حدثني يزيد بن
الهاد، عن
محمد بن إبراهيم،
عن أسيد بن
حضير قال: بينما
هو يقرأ من الليل
سورة البقرة،
وفرسه مربوط
عنده، إذ جالت
الفرس، فسكت
فسكتت، فقرأ
فجالت الفرس،
فسكت وسكتت
الفرس، ثم قرأ
فجالت الفرس،
فانصرف، وكان
ابنه يحيى
قريبا منها،
فأشفق أن
تصيبه، فلما
اجتره رفع
رأسه إلى
السماء حتى ما
يراها، فلما
أصبح حدث
النبي صلى
الله عليه
وسلم فقال:
(اقرأ يا ابن
حضير، اقرأ يا
ابن حضير).قال:
فأشفقت يا
رسول الله أن
تطأ يحيى،
وكان منها
قريبا، فرفعت
رأسي فانصرفت
إليه، فرفعت رأسي
إلى السماء،
فإذا مثل
الظلة فيها
أمثال المصابيح،
فخرجت حتى لا
أراها، قال:
(وتدري ما ذاك).
قال: لا، قال:
(تلك الملائكة
دنت لصوتك،
ولو قرأت
لأصبحت ينظر
الناس إليها،
لا تتوارى
منهم).
قال ابن
الهاد: وحدثني
هذا الحديث
عبد الله بن
خباب، عن أبي
سعيد الخدري،
عن أسيد بن
حضير.
[-5018-] Useyd İbn Hudayr, bir gece Bakara suresini okuyormuş. Atı da
yanında bağlı imiş. Derken at huysuzlanmış. Hudayr susunca at sakinleşmiş.
Tekrar okumaya başlayınca at da huysuzlanmaya başlamış. Tekrar susmuş, at da
susmuş. Sonra yeniden okumaya başlamış. At yine huysuzlanmış. Useyd de okumayı
bırakmış. Çünkü oğlu Yahya atın yakınındaymış. Hayvanın ona zarar vermesinden
korkmuş. Oğlunu bulunduğu yere doğru götürürken başını kaldırıp semaya bakmış
ama gökyüzünü göremeyecek kadar her tarafın kaplandığını görmüş. Sabah olunca
Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e gidip dun,ımu anlatmış. Bunun
üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona:
"Oku! Ey Hudayr'ın oğlu. Oku! Ey
Hudayr'ın oğlu" demiş. O da şöyle demiş: Ey Allah'ın Elçisi! Atın oğlum
Yahya'yı tepmesinden korktum. Çünkü ona yakın bir yerde idi. Başımı mushaftan
kaldırıp onun yanına gittim. Bu esnada başımı göğe çevirdim. Orada buluta
benzer bir şey vardı. İçinde lambaları andıran parıltılar gördüm. Çıktı m ama
onları göremedim. Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem ona:
"Onların ne olduğunu biliyor
musun?" diye sormuş, o da, "hayır" cevabını verince şöyle
buyurmuştur: "Onlar Meleklerdi. Senin sesini duymak için yaklaşmışlardı.
Eğer okumaya devam et- ' seydin, sabaha kadar orada olurlardı. Herkes de gelip
onlara bakar görürdü. Zira melekler böyle bir durumda insanlardan
uzaklaşmazlar."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
..........İcterrahu ifadesindeki, o/huzamiri İbn Hudayrım oğluna
döner. Bu ifade göstermektedir ki, İbn Hudayr, oğlunu, atın tepmesi için kendi
bulunduğu yere götürmüştür.
"Oku! Ey Hudayr'ın oğlu. Oku! Ey Hudayr'ın oğlu"
ifadesi "okumaya devam etmen gerekirdi" anlamına gelir. Yoksa İbn
Hudayr'a başından geçenleri anlatırken ayeti okumasının emredildiği manasına
gelmez. Öyle anlaşılıyor ki, Allah Resulü Sallallahu Aleyhi ve Sellem olayı
canlandırmak istemiştir. Bir an için kendisini İbn Hudayr'ın gördüklerini
gördüğü sırada onun yanında hissetmiştir. Bu yüzden okumaya devam etmesini
istemiştir. Böylece meleklerin inişiyle oluşan bereketin sürmesini ve
meleklerin onun kıraatini dinlemeye devam etmelerini temenni etmiştir. Üseyd
bunu anladığı için, "Oğlumu tepmesinden korktum" diyerek neden
okumayı bıraktığını belirterek Rasulullah'a cevap vermiştir. Yani "Okumaya
devam etmem durumunda atın oğlumu tepmesinden korktum," demek istemiştir.
Hadisin akışı Üseyd'in namazdaki huşo.'unu bozmadığını gösterir.
Çünkü o, atın ilk huysuzlandığı anda sesini yükseltebilirdi. Öyle' anlaşılıyor
ki o, namaz kılanın göğe başını kaldırmasının yasaklandığından da haberdardı.
Çünkü iş ciddileşene kadar semaya başını çevirmemiştir.
İmam Nevevt"Bu hadisten, bir Müslümanın tek başına
melekleri görebileceği sonucu çıkar" derken bu çıkarımını mutlak olarak
ifade etmiştir. Meleklerin Müslüman fertler tarafından görülebileceği doğrudur.
Ancak bunun, salih kimseler, güzel sesli kişiler şeklinde takyid edilmesi
gerekir.
İmam Nevevl"Bu hadis, Kur'an okumanın faziletli bir amel
olduğunu gösterir. Çünkü Kur'an okumak rahmetin inmesine ve meleklerin
gelmesine vesile olur" demiştir. Kanaatime göre bu hadis bu hüküm için
delil olamaz. Çünkü rivayette anlatılanlar, belli bir surenin belli bir tarzda
okunuşundan ileri gelmiştir. Belki de burada bahsedilmeyen bir hususiyetten
kaynaklanıyor olabilir. Aksi takdirde bu hüküm herkes için geçerli olsaydı, her
Kur'an okuyanın aynı olayı yaşaması gerekirdi..
Hadisten Çıkarılan Sonuçlar
1- Hadisin sonunda yer alan "İnsanlardan
uzaklaşmazlardı" bölümü, meleklerin kendilerini tamamen Kur'an okumaya
verdiklerini gösterir. Bu yüzden onlar, genel halleri olan gizli kalmayı bir
kenara bırakmaya devam etmişlerdir.
2- Üseyd İbn Hudayr'ın bir menkıbesi ortaya çıkmıştır.
3- Gece namazında Bakara suresini okumak faziletli bir ameldir.
4- Namazda huşulu olmak faziletlidir.
5- Mübah olsa bile dünya işlerinden basit bir şeyle ilgilenmek
birçok hayrın kaçırılmasına neden olabilir. Mübah olmayanları ise, varın siz
düşünün!
باب: من قال:
لم يترك النبي
صلى الله عليه
وسلم إلا ما
بين الدفتين.
16. NEBİ S.A.V.’İN SADECE KUR'AN'IN İKİ KAPAĞI ARASINDAKİLERİ
BlRAKTIĞINI SÖYLEYENLER
حدثنا قتيبة
بن سعيد:
حدثنا سفيان،
عن عبد العزيز
بن رفيع قال: دخلت
أنا وشداد بن
معقل على ابن
عباس رضي الله
عنهما، فقال
له شداد بن
معقل: أترك
النبي صلى
الله عليه وسلم
من شيء؟ قال:
ما ترك إلا ما
بين الدفتين.
قال: ودخلنا
على محمد بن
الحنفية
فسألناه فقال:
ما ترك إلا ما
بين الدفتين.
[-5019-] Abdulaziz İbn Rufay'dan rivayet edildiğine göre, o şöyle demiştir:
"Şeddad İbn Ma'kıl ile birlikte İbn Abbas'ın yanına gittim. Şeddad ona
'Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem bunun dışında bir şey bıraktı mı?' diye
sordu. O da şöyle cevap verdi: Ancak Mushaf'ın iki kapağı arasındakileri bıraktı."
İbn Rufay' şöyle dedi: "Muhammed İbnu'l-Hanefiyye'nin yanına
gittik ve aynı soruyu ona da soruduk. O da şu cevabı verdi: Ancak Mushaf'ın iki
kapağı arasındakileri bıraktı."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Nebi s.a.v.'in Sadece Kur'an'ın İki Kapağı Arasındakileri
Bıraktığını Söyleyenler" başlığı ile Hz. Nebi s.a.v.'in Kur'an'ı iki kapak
arasında kitap şeklinde bir araya getirdiği kast edilmemiştir. Çünkü böyle bir
şey, daha önce anlatılan Ebu Bekir döneminde yapılan cem' ile Hz. Osman
zamanında gerçekleştirilen istinsaha aykırıdır. Bu başlık, hafızların ölmesiyle
birlikte Kur'an'ın büyük bir kısmının yok olduğunu iddia edenlere cevap vermek
için konmuştur. Bu iddiayı Rafizller ortaya atmıştır. Bununla, Hz. Ali'nin nass
ile halife tayin edildiğinin ve Nebi s.a.v.'in vefatından sonra hilafeti hak
ettiğinin Kur'an'da sabit olduğu, ancak bunun sahabe tarafından gizlendiği,
şeklindeki iddialarını doğrulamaya çalışmışlardır. Hakikaten bu, batıl bir
iddiadır. Çünkü sahabe "Sen, benim yanımda, Harun'un Musa yanındaki
konumundasın" hadisini gizlememiştir. Daha bunun dışında zahirine Hz.
Ali'nin imametini iddia edenlerin tutunduğu birçok hadisi saklamamışlardır.
Aynı şekilde bu iddiaya muhalif hadisleri de ne gizlemişler, ne tahsis, ne de
takyit etmişlerdir.
İmam Buhari, Rafizilere karşı, kendilerinin imametini idia
ettikleri imamların biri olan Muhammed İbnu'u-Hanefiyye'den naklettiği hadisi delil
getirmek suretiyle, onlara ince bir mesaj vermiştir. Muhammed İbnu'l-Hanefiyye,
Hz. Ali'nin oğludur. Eğer ortada babasıyla ilgili bir durum olsaydı, o, bunu
herkesten daha iyi bilirdi. Aynı şekilde İbn Abbas da bunu daha iyi bitirdi.
Çünkü o, Hz. Ali'nin amcasının oğluydu. Üstelik insanlar arasında ona en fazla
bağlı kalan ve onun durumunu en iyi bilen kimse idi.