EK SAYFA – 1953-3
باب: الخاتم
للنساء .وكان
على عائشة
خواتيم ذهب.
56. KADıNLARıN YUZUK TAKMALARI AiŞE DE ALTıNDAN YÜZÜKLER
TAKINIRDI
حدثنا أبو
عاصم: أخبرنا
ابن جُرَيج:
أخبرنا الحسن
بن مسلم، عن
طاوس، عن ابن
عباس رضي الله
عنهما:
شهدت
العيد مع
النبي صلى
الله عليه
وسلم فصلى قبل
الخطبة. قال
أبو عبد الله:
وزاد ابن وهب،
عن ابن
جُرَيج: فأتى
النساء،
فجعلن يلقين
الفتخ
والخواتيم في
ثوب بلال.
[-5880-] İbn Abbas r.a.'dan rivayete göre, o şöyle
demiştir: "Ben Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte bayram
(namazın)da bulundum. Hutbeden önce namazı kıldırdı."
Ebu Abdullah (Buhari) dedi ki: İbn Vehb, İbn Cüreyc'den şu
fazlalığı eklemektedir: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem hanımların
bulunduğu tarafa gitti. Onlara sadaka vermelerini emir buyurdu. Onlar da
büyükçe halkaları (el-fetah) ve yüzükleri Bilal'in elbisesine atmaya
koyuldular."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kadınların yüzük takmalar!." İbn Battal dedi ki:
Kadınların yüzük takıp süslenmeleri, mubah kılınmıştır.
"Kadınların bulunduğu yere gitti, onlar da el-fetah
(denilen büyükçe yüzükleri) ve yüzükleri. .. atmaya koyuldular." el-Fetah,
"fetha"nın çoğuludur ki bunlar da büyük yüzükler demektir. Nitekim bu
husus -buna dair bir açıklama ile birlikte- 'Ideyn (iki bayram) bölümünde
(779.hadiste) Abdurrezzak'ın bir açıklaması olarak kaydedilmiş bulunmaktadır.
باب: القلائد
والسخاب
للنساء .يعني
قلادة من طيب
وسك.
57. KADINLAR İÇİN GERDANLIKLAR VE ES-SİHAB DENİLEN TiB'DEN VE
SÜK DENİLEN HOŞ KOKUDAN YAPILAN GERDANLIKLAR
حدثنا محمد
بن عرعرة:
حدثنا شعبة،
عن عدي بن
ثابت، عن سعيد
بن جبير، عن
ابن عباس رضي
الله عنهما قال:
خرج
النبي صلى
الله عليه
وسلم يوم عيد،
فصلى ركعتين،
لم يصل قبل
ولا بعد، ثم
أتى النساء،
فأمرهن
بالصدقة،
فجعلت المرأة
تصدق بخرصها
وسخابها.
[-5881-] İbn Abbas r.a.'dan, dedi ki: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bir bayram günü çıktı ve iki rekat namaz
kıl(dır)dı. Ondan önce de, sonrada ayrıca namaz kılmadı. Sonra kadınların
bulunduğu tarafa gitti, onlara sadaka vermelerini emir buyurdu. Bunun üzerine
kadınlar küpelerini ve sihab denilen gerdanlıklarını sadaka olarak bağışlamaya
koyuldular."
Buna dair açıklamalar 'Ideyn (iki bayram) bölümünün
"bayramdan sonra hutbe" başlığında geçmiş bulunmaktadır .
باب: استعارة
القلائد.
58. GERDANLIKLARIN ARİYET OLARAK ALINMASI
حدثنا إسحق
بن إبراهيم:
حدثنا عبدة:
حدثنا هشام بن
عروة، عن
أبيه، عن
عائشة رضي
الله عنها قالت:
هلكت
قلادة
لأسماء، فبعث
النبي صلى
الله عليه
وسلم في طلبها
رجالاً،
فحضرت الصلاة
وليسوا على
وضوء، ولم
يجدوا ماء،
فصلوا وهم على
غير وضوء،
فذكروا ذلك
للنبي صلى
الله عليه
وسلم، فأنزل
الله آية
التيمم.
زاد ابن
نمير، عن
هشام، عن
أبيه، عن
عائشة: استعارت
من أسماء.
[-5882-] Aişe r.a.a'dan, dedi ki: "(Bir seferde)
Esma'ya ait bir gerdanıık kaybolmuştu. Bunun üzerine Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem onu aramak üzere bazı adamlar göndermişti. Namaz vakti geldiği halde
abdest alacak suları yoktu ve su da bulamıyorlardı. Bu sebeple abdestsiz
oldükları halde namaz kıldılar. Bunu Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e
söyleyince, Allah da teyemmüm ayetini indirdi."
باب: القرط
للنساء.
59. KADINLARIN KÜPE TAKMALARI
وقال ابن
عباس: أمرهن
النبي صلى
الله عليه وسلم
بالصدقة،
فرأيتهن
يهوين إلى
آذانهن وحلوقهن.
İbn Abbas dedi ki: "Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem kadınlara
sadaka vermelerini emir buyurdu. Ben de onların ellerini kulaklarına ve
gerdanlarına uzattıklarını (ve zınetlerini tasadduk ettiklerini) gördüm."
حدثنا حجاج
بن منهال:
حدثنا شعبة
قال: أخبرني عدي
قال: سمعت
سعيد، عن ابن
عباس رضي الله
عنهما:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم صلى يوم
العيد ركعتين،
لم يصل قبلها
ولا بعدها، ثم
أتى النساء
ومعه بلال،
فأمرهن
بالصدقة،
فجعلت المرأة
تلقي قرطها.
[-5883-] İbn Abbas r.a.'dan rivayete göre "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bayram günü iki rekat bayram namazı kıl(dır)dı. Ne
onlardan önce, ne de onlardan sonra ayrıca namaz kılmadı. Daha sonra
beraberinde Bilal olduğu halde kadınların bulunduğu tarafa gitti. Onlara sadaka
vermelerini emretti. Kadınlar kulaklarındaki küpeleri (Bilal'in elbisesine)
bırakmaya koyuldular."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Kadınların küpe takmaları." Küpe, altın, katıksız
gümüş ya da inci ile yahut başka şeyle beraber olup kulağa takılan süs
eşyasıdır. Çoğunlukla kulağın yumuşağına asılır. (İbn Abbas'ın rivayetinde
geçen) "boğazlar" lafzına gelince, görüldüğü kadarıyla bundan maksat
gerdanlıklardır. Çünkü gerdanlıklar, göğüs üzerinde sarksa bile boyuna
takılırlar.
Hadis, kadının küpe ve onun dışında süs eşyası olarak
kullanmaları caiz olan başka şeyleri yerleştirmek amacıyla kulağını delmesinin
caiz olduğuna delil gösterilmiştir. Ancak bu tartışılır. Çünkü küpenin muayyen
olarak kulaktaki deliğe yerleştirilmesi söz konusu değildir. Başın üzerinde
ince bir zincire takılarak kulağın hizasına kadar ve oradan daha da aşağıya
sarkıtılması da mümkündür. Bunu kabul edebiliriz. Ama kulağı delmenin caiz
oluşu, Nebi efendimizin onların bu işi yapmış olmalarına tepki göstermeyişinden
çıkartılır. Diğer taraftan kulakları şeriatın gelişinden önce de delinmiş
olabilir. Bu sebeple de bir işin devamı -ilkin yapılması bağışlanmayacak olsa
dahi- bağışlanabilir.
İbnu'l-Kayyim der ki: Cumhur küçük çocuğun kulağının
delinmesinin meknih olduğunu söylemiş, bazıları da kız çocuğun
kulağınındelinmesine ruhsat vermişlerdir.
Derim ki: İmam Ahmed'den dişinin kulağını süs için deldirmesinin
caiz olduğu, küçük çocuğun ise mekruh olduğu görüşü nakledilmiş bulunmaktadır.
Gazali, el-İhya adlı eserinde şunları söylemektedir: Kadının
kulağını delmek haram olduğu gibi, bunun için ücret almak da haramdır. Ancak bu
hususta (delinebileceğine dair) şer'! bakımdan herhangi bir delilin sabit
olması hali müstesnadır.
Derim ki: Taberani'nin el-Evsat'ta naklettiğine göre İbn
Abbas'tan şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Küçük çocukta yedi şey
sünnettendir ... " Bunlar arasında kulağını deldirmeyi de söz konusu
etmiştir. İşte bu, bazı şarihlerin: Bizim mezhebimizin ilim adamları bu bir
sünnettir, derken bir dayanakları yoktur şeklindeki görüşlerine karşı bir delil
mahiyetindedir.
باب: السخاب
للصبيان.
60. ÇOCUKLARIN ES-SİHAB DENİLEN (HOŞ KOKULARDAN VE SÜK DENİLEN
KOKULARDAN) GERDANLIKLARI
حدثنا إسحق
بن إبراهيم
الحنظلي:
أخبرنا يحيى بن
آدم: حدثنا
ورقاء بن عمر،
عن عبيد الله
بن أبي يزيد،
عن نافع بن
جبير، عن أبي
هريرة رضي الله
عنه قال:
كنت
مع رسول الله
صلى الله عليه
وسلم في سوق من
أسواق المدينة،
فانصرف
فانصرفت،
فقال: (أين لكع -
ثلاثا - ادع الحسن
بن علي). فقام
الحسن بن علي
يمشي وفي عنقه
السخاب، فقال
النبي صلى
الله عليه
وسلم بيده
هكذا، فقال
الحسن بيده
هكذا،
فالتزمه فقال:
(اللهم إني
أحبه فأحبه،
وأحب من يحبه).
وقال أبو
هريرة: فما
كان أحد أحب
إلي من الحسن
بن علي، بعدما
قال رسول الله
صلى الله عليه
وسلم ما قال.
[-5884-] Ebu Hureyre r.a.'dan, dedi ki: "Medine
pazarlarından bir pazarda Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem ile birlikte
idim. O yürüdü, ben de yürüdüm. Daha sonra üç kere:
Ey çocuk, neredesin, dedi. Bana da: A1i'nin oğlu el-Hasen'i çağır,
dedi. Ali'nin oğlu el-Hasen boynunda sihab denilen boncuk gerdanıık olduğu
halde kalkıp yürüdü. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem eliyle şöyle yaptı,
elHasen de eliyle şöyle yaptı ve ona yapışıp: Allah'ım, ben bunu seviyorum, sen
de bunu sev, bunu seveni de sev, buyurdu."
Ebu Hureyre de dedi ki: Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem O
sözlerini söyledikten sonra kimseyi Ali'nin oğlu el-Hasen'den daha çok
sevmedim."
Bu hadisin yeteri kadar şerhi Alışverişler bölümünde
"çarşı-pazar hakkında gelen rivayetler" başlığında geçmiş
bulunmaktadır.