باب: خواتيم
الذهب.
45. ALTIN YÜZÜKLER (TAKMAK)
حدثنا آدم:
حدثنا شعبة:
حدثنا أشعث بن
سليم قال:
سمعت معاوية
بن سويد بن
مقرن قال:
سمعت البراء
بن عازب رضي
الله عنهما
يقول:
نهانا
النبي صلى
الله عليه
وسلم عن سبع:
نهى عن خاتم
الذهب، أو
قال: حلقة
الذهب، وعن
الحرير، والإستبرق،
والديباج،
والميثرة
الحمراء، والقسي،
وآنية الفضة،
وأمرنا بسبع:
بعيادة المريض،
واتباع
الجنائز،
وتشميت
العاطس، ورد السلام،
وإجابة
الداعي،
وإبرار
المقسم، ونصر
المظلوم.
[-5863-] Bera b. Azib r.a.'dan, dedi ki: "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem bize yedi şeyi yasakladı:
Altın yüzüğü -ravi: yahut altın halkayı, dedi-, harır, istebrak ve
dıbac denilen ipek çeşitlerini, kırmızı renkli ipek altlık kullanmayı, kassı
denilen ipekli kumaşı ve altın kapları kullanmayı. ..
Bize şu yedi şeyi de emretti: Hastayı ziyaret etmeyi, cenazelerin
arkasından gitmeyi, aksıran kimseye (elhamdulillah dediğinde yerhamukellah
diyerek) dua etmeyi, selamı almayı,davet edEonin davetini kabul etmeyi, yemin
eden kimsenin yeminini yerine getirmeyi ve mazluma yardımcı olmayr."
حدثني محمد
بن بشار:
حدثنا غندر:
حدثنا شعبة، عن
قتادة، عن
النضر بن أنس،
عن بشير بن
نهيك، عن أبي
هريرة رضي
الله عنه، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم: أنه نهى
عن خاتم
الذهب. وقال
عمرو: أخبرنا
شعبة، عن
قتادة: سمع
النضر: سمع
بشيراً: مثله.
[-5864-] Ebu Hureyre r.a.'dan rivayete göre "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem altın yüzük kullanmayı nehyetmiştir."
حدثنا
مسدَّد: حدثنا
يحيى، عن عبيد
الله قال: حدثني
نافع، عن عبد
الله رضي الله
عنه:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم اتخذ خاتماً
من ذهب، وجعل
فصه مما يلي
كفه، فاتخذه
الناس، فرمى
به واتخذ
خاتماً من ورق
أو فضة.
[-5865-] Abdullah (b. Mes'ud) r.a.'dan rivayete göre
"Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem altından bir yüzük edindi ve onun
kaşını avucunUn iç tarafına getirdi. İnsanlar da yüzük edinmeye başladı. Bunun
üzerine o yüzüğü attı ve gümüşten bir yüzük edindi. "
Bu Hadis 5866, 5867, 5873, 5876, 6651, 7298 numara ile de geçiyor
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Altından yüzükler (takmak)" Yüzükler (anlamı verilen
havatım) lafzı "hatem"in çoğuludur. "Havatım" şeklinde de
çoğulu yapılır. Buradaki altın yüzüğün yahut altın yüzük edinmenin yasaklı ğı
-kadınları kapsamamak üzere- erkeklere hastır. Altın yüzüğün kadınlara mubah
olduğu üzerinde icma' nakledilmiş bulunmaktadır.
Derim ki: İbn Ebi Şeybe, Aişe'den diye naklettiği hadise göre
Necaşi Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem'e aralarında altın bir yüzüğüri de
bulunduğu bazı süs eşyaları hediye göndermişti. Nebi ondan yüz çevirki olduğu
halde o yüzüğü aldı, sonra kızının kızı Umame'ye: "Bu süs eşyasını al, sen
takın, buyurdu."
İbn Dakiki'l-'Id dedi ki: Nehyin zahirı anlamı haram kılmaktır.
İmamların görüşü de budur ve nihai olarak hüküm böyle karar kılmıştır.
İyad dedi ki: Ebu Bekr b. Muhammed b. Amr b. Hazm'dan altın
yüzük takındığına dair yapılan nakil, şaz nakillerdendir. Daha çok hatıra
gelen, bu hususta sünnetin ona ulaşmamış olduğudur. Çünkü ondan sonra gelen
insanlar onun bu yaptığının aksi doğrultuda İCma' etmişlerdir. Aynı şekilde bu
hususta Habbab'dan nakledilen rivayetin de durumu böyledir. İbn Mesud ona:
"Bu yüzüğün atılması zamanı gelmedi mi, deyince, o: Bugünden sonra sen
bunu benim üzerimde asla görmeyeceksin, diye cevap vermiştL" Anlaşıldığı
kadarıyla bu husustaki yasak Habbab'a ulaşmamış idL Ona bu yasağın haberi ulaşınca
yaptığından vazgeçmiştir.
Dedi ki: Bazı ilim adamları erkeklerin altın yüzük
takınmalarının tahrimi' değil, tenzihi' bir kerahet olduğunu kabul etmişlerdir.
Nitekim benzeri bir hususu ipek hakkında da belirtmişlerdir. İbn Dakiki'l-'Id
dedi ki: Bu açıklama, haramlığı hususunda görüş ayrılığının bulunduğunu kabul
etmeyi gerektirmektedir. Böyle bir hal de haram olduğu üzerinde icma' olduğu
görüşü ile çelişmektedir. Ayrıca kullanılan şeyin yüzük olarak
nitelendirildiğinin göz önünde bulundurulması da kaçınılmazdır.
Derim ki: Bu husustaki iki görüşü uzlaştırıp telif etmek
mümkündür. Bunun tenzihi' kerahet olduğunu söyleyen kimselerin ardı arkası
kesilmiş ve ondan sonra haram olduğuna dair İCma' yerleşmiş olabilir.
Başlıktaki üçüncü hadis olan İbn Ömer'in rivayet ettiği hadis,
altın yüzük takınmanın caiz oluşunun neshedilmiş olduğuna delil gösterilebilir.
Aynı şekilde altının azıyla çoğuyla erkeklere haram kılındığına da delil
gösterilmiştir. Çünkü az miktarda yüzük olarak kullanmak bile nehyedilmiş bulunmaktadır.
Buradaki nehiy, bütün halleri kapsar, o halde ansızın savaşmak durumunda olan
kimsenin de altın yüzük kullanması caiz değildir. Çünkü bu haram kılmanın savaş
ile bir ilgisi yoktur. Oysa savaş sebebiyle ipek giyilmesine dair ruhsatın
olduğu şeklinde geçmiş açıklamalar, ipeğin altından farklı olduğunu
göstermektedir. Ayrıca kılıcın, kalkanın yahut kuşağın üzerinde bulunan altın
süslemenin hükmü de bundan farklıdır. Böyle bir savaş aracına sahip bir
kimsenin ansızın savaşa girmesi halinde, bu kılıç ile çarpışması caiz olur.
Savaş sona erdikten sonra o altın süsü çıkarmalıdır. Çünkü bütün bunlar
-yüzükten farklı olarak- savaş ile ilgisi olan şeyler arasındadır.
باب: خاتم
الفضة.
46. GÜMÜŞ YÜZÜK (KULLANMAK)
حدثنا يوسف
بن موسى:
حدثنا أبو
أسامة: حدثنا
عبيد الله، عن
نافع، عن ابن
عمر رضي الله
عنهما:
أن
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم اتخذ
خاتماً من ذهب
أو فضة، وجعل
فصه مما يلي
باطن كفه، ونقش
فيه: محمد
رسول الله،
فاتخذ الناس
مثله، فلما
رآهم قد
اتخذوها رمى
به وقال: (لا
ألبسه أبداً).
ثم اتخذ
خاتماً من
فضة، فاتخذ
الناس خواتيم
الفضة. قال
ابن عمر: فلبس
الخاتم بعد
النبي صلى
الله عليه
وسلم أبو بكر،
ثم عمر، ثم
عثمان، حتى
وقع من عثمان
في بئر أريس.
[-5866-] İbn Ömer r.a.'dan rivayete göre "Resulullah
Sallallahu Aleyhi ve Sellem altından -yahut gümüşten- bir yüzük edindi. Yüzüğün
kaşını avucunun iç tarafına getirerek takındI. Yüzüğüne nakış olarak
'Muhammedu'r-Rasulullah' ibaresini nakşetti. Başkaları da onun gibi yüzük
edindi. Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem onların yüzük edindiklerini görünce,
yüzüğünü attı ve:
Bunu ebediyyen kullanmayacağım, buyurdu. Daha sonra gümüşten bir
yüzük edindi. İnsanlar da gümüş yüzükler edindiler."
İbn Ömer dedi ki: "O yüzüğü Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'den sonra Ebu Bekir, sonra Ömer, sonra da Osman giyindi. Sonunda yüzük
Osman'dan Eris kuyusuna düştü."
47. BAB
حدثنا عبد
الله بن
مسلمة: عن
مالك، عن عبد
الله بن
دينار، عن عبد
الله بن عمر
رضي الله عنهما
قال:
كان
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم يلبس
خاتماً من
ذهب، فنبذه
فقال: (لا
ألبسه أبدا).
فنبذ الناس
خواتيمهم.
[-5867-] Abdullah b. Ömer r.a.'dan, dedi ki:
"Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem altından bir yüzük takınıyordu.
Sonra onu attı ve:
Ebediyen onu giymeyeceğim, buyurdu. Bunun üzerine insanlar da
yüzüklerini attılar."
حدثني يحيى
بن بُكَير:
حدثنا الليث،
عن يونس، عن
ابن شهاب قال:
حدثني أنس بن
مالك رضي الله
عنه:
أنه
رأى في يد
رسول الله صلى
الله عليه
وسلم خاتماً
من ورق يوماً
واحداً، ثم إن
الناس اصطنعوا
الخواتيم من
ورق ولبسوها،
فطرح رسول الله
صلى الله عليه
وسلم خاتمه،
فطرح الناس
خواتيمهم.
تابعه
إبراهيم بن
سعد، وزياد،
وشُعَيب، عن
الزُهري.
وقال ابن
مسافر: عن
الزُهري: أرى:
خاتماً من ورق.
[-5868-] Enes b. Malik r.a.'dan rivayete göre "Bir
gün Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in elinde gümüşten yapılmış bir
yüzük gördüm. Daha sonra diğer insanlar da gümüşten yüzükler yaptırıp onları
takmaya başladılar. Rasulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem yüzüğünü attı, bunun
üzerine insanlar da yüzüklerini attılar."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
"Gümüş yüzük" takmanın caiz oluşu anlamındadır.
"İbn Ömer dedi ki: o yüzüğü Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem'den sonra Ebu Bekir, sonra Ömer, sonra Osman taktı, sonunda Osman'dan
Eris kuyusuna düştü." Bu kuyu Kuba mescidine yakın bir bahçedeki kuyudur.
Diğer başlıktaki iki hadisten, ashab-ı kiram'ın Nebi Sallallahu Aleyhi
ve Sellem'in fiillerine uymak hususunda ellerini çabuk tuttukları
anlaşılmaktadır. O, onların yaptıklarını ikrar ve kabul ettiği sürece bu fiili
işlemeye devam ediyorlardı. Onların yaptıklarını reddeder etmez de onu
işlemekten vazgeçiyorlardı.
Hadisten anlaşıldığına göre, (makam ve mevki itibariyle) büyük
bir şahsiyet mühür olarak kullandığı yüzüğünü parmağından çıkardığı takdirde,
güvenilir bir kişinin elinde bulunması gerekir.
باب: فص
الخاتم.
48. (MÜHÜR OLARAK KULLANILAN) YÜZÜĞÜN KAŞI
حدثنا عبدان:
أخبرنا يزيد
بن زريع:
أخبرنا
حُمَيد قال:
سئل
أنس: هل اتخذ
النبي صلى
الله عليه
وسلم خاتماً؟
قال: أخر ليلة
صلاة العشاء
إلى شطر الليل،
ثم أقبل علينا
بوجهه، فكأني
أنظر إلى وبيص
خاتمه، قال:
(إن الناس قد
صلوا وناموا،
وإنكم لم
تزالوا في
صلاة ما
انتظرتموها).
[-5869-] Humeyd'den, dedi ki: "Enes'e: Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem hiç (mühür) yüzük edindi mi, diye soruldu.
Enes şu cevabı verdi: Bir gece yatsı namazını kıldırmayı gecenin
yarısına kadar geciktirdi. Sonra yüzünü bize doğru çevirdi. Hala onun yüzüğünün
parıltısını görür gibiyim. Şöyle buyurdu: Şüphesiz insanlar namaz kılıp
uyudular, sizler ise onu beklemeye devam ettiğiniz sürece namazda kalmaya devam
ediyorsunuz."
حدثنا إسحق:
أخبرنا معتمر
قال: سمعت
حُمَيداً يحدث،
عن أنس رضي
الله عنه:
أن
النبي صلى
الله عليه
وسلم كان
خاتمه من فضة،
وكان فصه منه.
وقال يحيى بن
أيوب: حدثني
حُمَيد: سمع
أنساً، عن
النبي صلى
الله عليه
وسلم.
[-5870-] Enes r.a.'dan rivayete göre "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in (mühür) yüzüğü gümüşten idi. Onun kaşı da
kendindendi."
Fethu'l-Bari Açıklaması:
İkinci hadisin rivayet yolunda geçen "(mühür) yüzüğü
gümüştendi" ifadesi Ebu Davud'un zikrettiği Zuheyr b. Muaviye yoluyla
Humeyd'den gelen rivayetinde "hepsi gümüştendi" şeklindedir. İşte bu,
Nebi efendimizin yüzüğünün tamamıylagümüşten olduğu hususunda açık bir nastır.
"Onun kaşı da kendindendi" ifadesi de Müsliin'in ve
diğer SÜnen sahiplerinin İbn Vehb yoluyla Yunus'tan, onun İbn Şihab'dan, onun
Enes'ten diye rivayet ettiği şu hadis ile tearuz etmez (çatışmaz): "Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in (mühür) yüzüğü gümüştendi ve onun kaşı da Habeşi
idi." Çünkü bu rivayet sebebiyle onun birden çok yüzüğü olduğu hakkında
yorum yapılır. Bu takdirde "Habeşi idi" ifadesi Habeş topraklarından
gelmiş bir taştı, demek olur, yahut Habeşe renginde idi, yahut bir çeşit boncuk
(değerli taş) ya da akikten idi demek olur. Çünkü bunlar, Habeş topraklarından
getirilen taşlardı.
Müslim'in bu rivayetinde sözü edilen, kaşı kendinden olduğu belirtilen
yüzüğün aynısı olup ya kuyumculuk işlenişi bakımından yahut nakışı bakımından
bir niteliği sebebiyle Habeş'e nispet edilmiş olma ihtimali de vardır.
باب: خاتم
الحديد.
49. DEMiR YÜZÜK
حدثنا عبد
الله بن
مسلمة: حدثنا
عبد العزيز بن
أبي حازم، عن أبيه:
أنه سمع سهلاً
يقول:
جاءت
امرأة إلى
النبي صلى
الله عليه
وسلم فقالت:
جئت أهب نفسي،
فقامت
طويلاً، فنظر
وصوب، فلما
طال مقامها،
فقال رجل:
زوجنيها إن لم
تكن لك بها
حاجة، قال:
(عندك شئ
تصدقها؟). قال:
لا، قال: (انظر).
فذهب ثم رجع
فقال: والله
إن وجدت شيئاً،
قال: (اذهب
فالتمس ولو
خاتماً من
حديد). فذهب ثم رجع
قال: لا والله
ولا خاتماً من
حديد، وعليه إزار
ما عليه رداء،
فقال: أصدقها
إزاري، فقال النبي
صلى الله عليه
وسلم: (إزارك
إن لبسته لم يكن
عليك منه شيء،
وإن لبسته لم
يكن عليها منه
شئ). فتنحى
الرجل فجلس،
فرآه النبي
صلى الله عليه
وسلم مولياً،
فأمر به فدعي،
فقال: (ما معك
من القرآن).
قال: سورة كذا
وكذا، لسور
عددها، قال:
(قد ملكتكها
بما معك من
القرآن).
[-5871-] Sehl'den, dedi ki: "Bir kadın Nebi
Sallallahu Aleyhi ve Sellem'in huzuruna gelerek: Kendi nefsimi bağışlamaya geldim,
dedi ve uzun bir süre ayakta durdu. Nebi ona baktı ve başını çevirdi. Ayakta
durması uzayıp gidincebir adam: Eğer senin ona bir ihtiyacın yoksa onu benimle
evlendir, dedi.
Allah Rasulü: Sende ona mehir olarak vereceğin bir şeyler var mı,
diye sordu. Adam: Hayır, dedi. Allah Rasulü: Bir bak, buyurdu.
Adam gitti, sonra geri dönüp: Allah'a yemin ederim, hiçbir şey
bulamadım, dedi.
Allah Rasulü: Git ve araştır; demirden bir yüzük dahi olsa bul,
getir, dedi.
Adam yine gitti, sonra geri dönerek: Hayır, Allah'a yemin ederim,
demirden bir yüzük dahi olsa bulamadım, dedi.
Adamın üzerinde (belden aşağısını örten) izar vardı. Ama (belden
yukarısını örten) ridası yoktu. Bundan dolayı: O zaman ben ona şu izarımı mehir
olarak vereyim, dedi.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Senin bu izarını eğer kadın
giyinecekolursa, ondan senin üzerine giyeceğin bir şeyin kalmaz. Sen onu
giyinecek olursan, o izardan bu kadının üzerinde giyeceği bir şeyi kalmaz,
buyurdu.
Bunun üzerine adam geri çekilip oturdu. Nebi Sallallahu Aleyhi ve
Sellem onun geri dönüp gittiğini görünce, emir vererek çağırdı. Allah Rasulü:
Kur'an'dan bildiğin ne var, diye sordu. Adam: -İsmen saydığı bazı sureleri
söyleyerek- şu sure, şu sure dedi.
Nebi Sallallahu Aleyhi ve Sellem: Ezbere bildiğin Kur'an
karşılığında onu sana mülk verdim (nikahladım), buyurdu."