SAHİH-İ BUHARİ

Bablar - Konular - Numaralar

KİTABU’L-EDEB

<< 1966 >>

باب: لا يسب الرجل والديه.

4. KİŞİ ANA-BABASINA SÖVEMEZ

 

حدثنا أحمد بن يونس: حدثنا إبراهيم بن سعد، عن أبيه، عن حُمَيد بن عبد الرحمن، عن عبد الله بن عمرو رضي الله عنهما قال:

 قال رسول الله صلى الله عليه وسلم: (إن من أكبر الكبائر أن يلعن الرجل والديه). قيل: يا رسول الله، وكيف يلعن الرجل والديه؟ قال: (يسب الرجل أبا الرجل، فيسب أباه، ويسب أمه فيسب أمه).

 

[-5973-] Abdullah İbn Amr r.a.'dan, dedi ki: "Resulullah Sallallahu Aleyhi ve Sellem:

 

Şüphesiz büyük günahların en büyüklerinden birisi de kişinin anne-babasına lanet etmesidir, buyurdu.

 

Ey Allah'ın Rasulü, kişi nasıl anne-babasına lanet eder, diye sorulunca, o: Başka bir adamın babasına söver, o da onun babasına söver, başka birisinin annesine söver, o da onun annesine söver, buyurdu."

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Kişi anne-babasına sövemez." Yani onlardan birisine dahi sövemez. Bu da bu sövmeye kendisi sebep teşkil edemez, etmemelidir, demektir.

 

"Ey Allah'ın Rasulü, kişi nasıl anne-babasına lanet eder, diye soruldu." Bu, soruyu soranınböyle bir şeyi uzak bir ihtimalolarak gördüğünü göstermektedir. Çünkü tabiatı doğru, bozulmamış bir kimse böyle bir şeyi yapamaz. Allah Rasulü de verdiği cevabında şu açıklamayı yapmaktadır: Kişi pek çok halde kendisine sövmek, ağır söz söylemek duruıi1Unda olmamakla birlikte, bazen buna sebep olabilir ve bu da çokça görülmesi mümkün olan işlerdendir.

 

İbn Battal dedi ki: Bu hadis seddu'z-zerai' konusunda asıl bir dayanaktır.

 

Bundan anlaşıldığına göre herhangi bir kimsenin fiili eğer sonuç itibariyle harama götürecekse, kendisi haram olan işi kastetmese dahi o işi yapmak, onun için haram olur. Bu hadisin asıl dayanağı da yüce Allah'ın: "Allah'tan başka yalvardıklarına sövmeyiniz. Sonra onlar da Allah'a bilgisizce söverler."(En'am, 108) buyruğudur.

 

el-Maverdi de bu hadisten, giyeceği muhakkak olarak bilinen kimseye ipek elbise satmanın, onunla kesin olarak fuhuş işleyeceği bilinen kimseye tüyü bitmemiş köle satmanın, şarap yapacağı muhakkak olarak bilinen kimseye üzüm ve benzeri meyve sularını satmanın yasak olduğu hükmünü çıkarmıştır.

 

Şeyh Ebu Muhammed İbn Ebi Cemra da: Bu hadiste anne-babanın hakkının büyüklüğüne ve büyük günahların sözkonusu olduğuna delil vardır, demiştir. Yakında buna dair gerekli araştırmalar gelecektir.

 

باب: إجابة دعاء من بر والديه.

5. ANNE-BABASINA İYİLİK YAPAN KİMSENİN DUASININ KABUL OLUNMASI

 

حدثنا سعيد بن أبي مريم: حدثنا إسماعيل بن إبراهيم بن عقبة قال: أخبرني نافع، عن ابن عمر رضي الله عنهما،

 عن رسول الله صلى الله عليه وسلم قال: (بينما ثلاثة نفر يتماشون أخذهم المطر، فمالوا إلى غار في الجبل، فانحطت على فم غارهم صخرة من الجبل فأطبقت عليهم، فقال بعضهم لبعض: انظروا أعمالاً عملتموها لله صالحة، فادعوا الله بها لعله يفرجها.

فقال أحدهم: اللهم إنه كان لي والدان شيخان كبيران، ولي صبية صغار، كنت أرعى عليهم، فإذا رحت عليهم فحلبت بدأت بوالدي أسقيهما قبل ولدي، وإنه نأى بي الشجر يوماً، فما أتيت حتى أمسيت فوجدتهما قد ناما، فحلبت كما كنت أحلب، فجئت بالحلاب فقمت عند رؤوسهما، أكره أن أوقظهما من نومهما، وأكره أن أبدأ بالصبية قبلهما، والصبية يتضاغون عند قدمي، فلم يزل ذلك دأبي ودأبهم حتى طلع الفجر، فإن كنت تعلم أني فعلت ذلك ابتغاء وجهك فافرج لنا فرجة نرى منها السماء. ففرج الله لهم فرجة حتى يرون منها السماء.

وقال الثاني: اللهم إنه كانت لي ابنة عم أحبها كأشد ما يحب الرجال النساء، فطلبت إليها نفسها، فأبت حتى آتيها بمائة دينار، فسعيت حتى جمعت مائة دينار فلقيتها بها، فلما قعدت بين رجليها قالت: يا عبد الله اتق الله، ولا تفتح الخاتم إلا بحقه. فقمت عنها، اللهم فإن كنت تعلم أني قد فعلت ذلك ابتغاء وجهك فافرج لنا منها. ففرج لهم فرجة.

وقال الآخر: اللهم إني كنت استأجرت أجيراً بفرق أرز، فلما قضى عمله قال: أعطني حقي، فعرضت عليه حقه فتركه ورغب عنه، فلم أزل أزرعه حتى جمعت منه بقراً وراعيها، فجاءني فقال: اتق الله ولا تظلمني وأعطني حقي، فقلت: اذهب إلى تلك البقر وراعيها، فقال: اتق الله ولا تهزأ بي، فقلت: إني لا أهزأ بك، فخذ تلك البقر وراعيها، فأخذه فانطلق بها، فإن كنت تعلم أني فعلت ذلك ابتغاء وجهك، فافرج ما بقي. ففرج الله عنهم).

 

[-5974-] İbn Ömer r.a.'dan rivayete göre Resuluııah Sallallahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu:

 

"Üç kişi yürüyüp gezinmekte iken yağmura yakalandılar. Hemen dağdaki bir mağaraya yönelip sığındılar. Dağdan bir kaya parçası mağaralarının ağzına düşüp mağarayı üzerlerine büsbütün kapattı.

 

Bunun üzerine birbirlerine: Allah için işlemiş olduğunuz salih amellere bir bakınız (düşününüz) ve bu ameller ile Allah'a dua ediniz. Olur ki Allah, mağaranın kapısını açar, dediler.

 

Onlardan birisi dedi ki: Allah'ım, gerçek şu ki, benim oldukça yaşlı bir annem ve babam vardı. Küçük çocuklarım da vardı. Geçimlerini sağlamak için bir sürü otlatıyordum. Akşamleyin sürü ile dönünce süt sağar ve çocuklarımdan önce anne babama süt içirerek başlardım. Bir gün koyunlarımı otlatacağım uygun yer bulmak için uzaklara gittim. Geriye ancak akşam vakti girince dönebildim. Anne-babamın uyumuş olduğunu gördüm. Daha önce sağdığım şekilde süt sağdım. Sağdığım sütü getirip anne-babamın başları ucunda durdum. Onları uykularından uyandırmak hoşuma gitmemişti. Diğer taraftan onlardan önce çocuklara süt içirmek de hoşuma gitmedi. Küçük çocuklar ise ayaklarımın dibinde sızlanıp duruyorlardı. Tan yeri ağarıncaya kadar ben de, onlar da bu halimiz üzere devam ettik. Eğer benim bu işi sırf senin için yaptığımı biliyorsan bu mağaranın ağzından bize kendisinden semayı görebileceğimiz bir gedik aç.

 

Bunun üzerine yüce Allah, onlara arasından semayı görecekleri kadar bir gedik açtı.

İkincileri şöyle dedi: Allah'ım, benim bir amca kızım vardı. Onu erkeklerin kadınları sevdikleri en ileri derecede seviyordum. Ondan kendisini bana teslim etmesini istedim ama o kendisine yüz dinar vermediğim takdirde bunu kabul etmeyeceğini söyledi. Çalışıp durdum ve nihayet yüz dinar topladım. Yüz dinar ile onun karşısına çıktım. Ben onun bacaklarının arasına oturunca, o: Ey Allah'ın kulu! Aııah'tan kork ve hakkı ile olmadıkça bekaret mührünü açma, dedi. Ben de yanından kalktım. Allah'ım, eğer sen benim bu işi yalnızca senin zatın için yaptığımı biliyorsan bu kayayı üzerimizden biraz aç.

 

Allah da onlar için mağaranın ağzını bir miktar daha açtı.

 

Diğeri de şöyle dedi: Allah'ım, gerçekten ben bir ferak ölçek pirinç karşıliğında bir işçi tutmuştum. İşimi bitirince' bana hakkımı ver, dedi. Ben de ona hakkımı alması için teklif ettim. Fakat o onu bırakıp ondan yüz çevirdi. Ben de o pirinci ekip durdum. Nihayet onun parasıyla bir sığır sürüsü (alacak kadar para) toplayıp bir araya getirdim ve çobanlarını da tuttum. O adam yanıma gelerek:

 

Allah'tan kork, bana zulmetme ve hakkımı ver, dedi. Ben de: Şu sığır sürüsü ve onların çobanlarına git (onlar senindir), dedim. O bana: Allah'tan kork ve benimle alayetme, dedi. Ben: Gerçekten seninle alayetmiyorum. O sığır sürüsünü ve o sürünün çobanını al git, dedim. O da onları alıp gitti. Eğer benim bu işi sadece senin zatın için yaptığımı biliyor isen geriye kalan kısmı aç.

 

Allah da mağaraların kapısını açtı.

 

 

Fethu'l-Bari Açıklaması:

 

"Anne-babasına iyilik yapanın duasının kabulolunması." Bu başlık altında mağaranın ağzı üzerlerine kapanan üç kişi ile ilgili kıssayı zikretti. Bunlar salih amellerini sözkonusu etmiş, bunun üzerine mağaranın kapısı da açılıp kurtul c muşlardı. Bu hadisin yeteri kadar açıklaması daha önce İcare bölümünde geçmiş bulunmaktadır.