SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 118 >>

DEVAM: 51. Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem)’in Abdest Alış Şekli

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ عَنْ مَالِكٍ عَنْ عَمْرِو بْنِ يَحْيَى الْمَازِنِيِّ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ قَالَ لِعَبْدِ اللَّهِ بْنِ زَيْدِ بْنِ عَاصِمٍ وَهُوَ جَدُّ عَمْرِو بْنِ يَحْيَى الْمَازِنِيِّ هَلْ تَسْتَطِيعُ أَنْ تُرِيَنِي كَيْفَ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَتَوَضَّأُ فَقَالَ عَبْدُ اللَّهِ بْنُ زَيْدٍ نَعَمْ فَدَعَا بِوَضُوءٍ فَأَفْرَغَ عَلَى يَدَيْهِ فَغَسَلَ يَدَيْهِ ثُمَّ تَمَضْمَضَ وَاسْتَنْثَرَ ثَلَاثًا ثُمَّ غَسَلَ وَجْهَهُ ثَلَاثًا ثُمَّ غَسَلَ يَدَيْهِ مَرَّتَيْنِ مَرَّتَيْنِ إِلَى الْمِرْفَقَيْنِ ثُمَّ مَسَحَ رَأْسَهُ بِيَدَيْهِ فَأَقْبَلَ بِهِمَا وَأَدْبَرَ بَدَأَ بِمُقَدَّمِ رَأْسِهِ ثُمَّ ذَهَبَ بِهِمَا إِلَى قَفَاهُ ثُمَّ رَدَّهُمَا حَتَّى رَجَعَ إِلَى الْمَكَانِ الَّذِي بَدَأَ مِنْهُ ثُمَّ غَسَلَ رِجْلَيْهِ

 

Amr b. Yahya el-Mazini'nin rivayet ettiğine göre: Babası, Amr b. Yahya'nın dedesi olan Abdullah b. Zeyd'e "Bize Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in nasıl abdest aldığını gösterir misin?" demiş. Abdullah b. Zeyd de "Evet" diyerek bir abdest suyu istemiş, sonra suyu dökerek ellerini yıkamış, sonra ağzına ve burnuna üç kene su vererek dışarı atmış, daha sonra da üç kere yüzünü ve dirseklerle beraber ikişer defa ellerini yıkayıp, ön taraftan arkaya ve arkadan öne olmak üzere başım iki eliyle meshetmiştir. Şöyle ki: Başının ön tarafından başlayıp ellerini ensesine götürüyor ve sonra ellerini gerisin geriye ilk başlangıç yerine kadar getiriyor. En sonunda da ayaklarını yıkamıştır.

 

 

Diğer tahric: Buhari, tahare; Müslim, tahare; Tirmizi, tahare; Nesai, tahare; İbn Mace, tahare; Muvatta, tahare

 

AÇIKLAMA:     Bazı rivayetler elleri yıkamanın iki kere olduğu bazılarında üç defa olduğu kaydedildiği halde müellif Ebu Davud'un bu rivayetinde herhangi bir aded zikredilmemiştir.

 

Beyhaki'nin rivayetinde ellerin iki defa yıkandığı kaydedilirken Buhari ve Müslim'de üç defa yıkandığı zikredilmektedir. Yine imam Malik'in ve Abdullah b. Zeyd vasıtasıyla Buhari'nin bir rivayetinde de iki kere yıkandığından bahsedilmektedir. Burada geçen mutlak lafızlar mukayyede hamledildiğinde, yani ellerin iki defa yıkanması vakit darlığı veya su kıtlığı gibi özel hallere hamledildiği zaman bu rivayetler arasında bir çelişki kalmaz. iki ve üç defa yıkandığına dair rivayetlerin birini tercih etmek gerekirse, üç defa yıkandığı rivayeti tercihe layıktır. Çünkü, bu sayıya ait rivayetler daha çoktur. İtimada daha layıktır.

 

"Sonra ağzına ve burnuna üç kere su verme" mevzuuna gelince; buradaki sonra manasına gelen "sunime" kelimesi bu sıraya riayet etmenin bir hüküm ifade ettiğini bildirmektedir ki; ellerin yıkanmasından sonra ağız ve burun yıkanmalı ve bu sıraya riayet etmeli, demektir. Ayrıca ellerin bileklerde beraber ikişer defa yıkanmasından maksat, her elin ayrı ayrı ikişer defa yıkanmasıdır. Yoksa her eli birer defa yıkayıp toplam yıkama adedinin iki defa olması demek değildir. Bu hadisin şerhinde imam Nevevi şöyle diyor:

 

"Bu ifadelerde abdest organlarının yıkanışında farklı uygulama yapmanın caiz olduğuna bir delil vardır. Bir kısmı üç kere yıkanırken bir kısmı iki kere yıkanabilir. Ancak müstehab olan yıkamayı üçlemektir. Resulullah (s.a.v.)'in bu adedine zaman zaman uyması, üç adedine uymamanın da caiz olduğunu beyan etmek içindir. Çünkü, dini hükümleri açıklamak Resul-i Ekrem (s.a.v.) üzerine vaciptir. Ayrıca bu açıklamanın bil fiil yapılması ise, uygulamalı açıklamaların anlaşılmasının daha kolay olmasındandır.

 

"İkbal ve idbar; başı meshetmek için elleri önce başın ön tarafından arkaya doğru götürmek, sonra da tersine doğru çekip eski yerine getirmek" kelimelerinin manası ve ifade ettiği fiilin uygulanması konusunda üç görüş vardır:

 

1- Başın ön tarafından, enseye doğru elleri kaydırmak, sonra da tekrar gerisin geriye başlangıç noktası olan kıl bitimine kadar elleri meshederek getirmek.  Bu uygulama tarzı İmam Malik ve Şafii'nin görüşüdür. Hanefi uleması da bu görüştedir. [Aynî, Binaye, IV, 176]

 

Ancak bu görüşe itiraz edilmişse de, taraftarlarınca çeşitli cevaplar verilmiştir.    

 

2. Eller baştan ense kısmına konur ve ön tarafa doğru kaydırılarak çekilir. Sonra da tekrar geriye başlangıç noktasına çekilir, ki bu uygulama tarzının  da dayandığı  birçok  sağlam  hadis vardır.  Hasan-İ Basri de bu görüştedir. [Aynî, Binaye, IV, 176]

 

3. Eller başın ön tarafına konur, sonra yüz tarafına doğru çekilir; sonra da gerisin geriye başın ense tarafına kaydırılır. Neticede tekrar başlangıç noktasına getirilir. Nevevi der ki; "iki elle başı mesh etmek müstehaptır. Bu hususta ulema arasında görüş birliği vardır. Çünkü bu şekilde yapılan mesh, suyun bütün kılların arasına erişmesine en uygun bir uygulama tarzıdır. Ancak bizim Şafii uleması, bu mesh tarzının saçı örülü kimseler için müstehab olacağı, saçı örülü olmayanlar için buna ihtiyaç olmadığı görüşündedirler.

 

Ayrıca bu hadisten başa meshin iki elle başı kaplarcasına yapılmasının vacip olduğu manası çıkarılmamalıdır. İki elle başı kaplarcasına yapılan mesh ancak meshin kemali içindir. Hadis bu manayı ifade etmektedir. [Nevevî, Şcrhu Müslim, III, 124]

 

Mesh lugatta; bir şey üzerinde eli gezdirmek demektir.

 

Şeriatta mesh ise; başka yerde kullanılmadık yaşlığı bir yere değdirmektir. Bu değdirme el ile olabileceği gibi başka bir aletle de olabilir.

 

Meshin farz olan miktarı: Hanefilere göre, başın dörtte biridir. Ancak, Üç parmak el parmaklarının ekserisini teşkil ettiğinden, beş parmak yerini tutmuş ve başın üç parmak miktarının meshedilmesi farzdır, denilmiştir.

 

Baş dört kısma bölünürse ön tarafta kalan kısma "nasiye", yanlarda kalan kısma, "kazal" arkada kalan kılma da "feved" denir ki, Hanefilere göre farz olan meshin nasiye üzerine yapılması daha faziletlidir ve meshedilen yer iki kulağın üstüdür. Bu kısımdaki saçların üzerine meshedilmesi yeterlidir. Ancak, bu kısımdan aşağı sarkan saçların meshedilmesi yeterli değildir. İsterse bu sarkan saçlar başın üstünde topuz olsun, yine de caiz değildir.

 

Malikilere ve Hanbelilere göre: Başın tümünü meshetmek farzdır. Şafiilere göre ise: Başın bir kılını bile meshetmek kafidir.

 

Hadiste tarif edilen ellerin ileriye ve geriye çekilerek başın meshedilmesindeki hikmet, saçların hem üst ve hem de alt taraflarının meshedilmesidİr. Başın her tarafını kaplarcasına meshedilmesinin farz olduğu görüşünde olanlar için, birinci defa başı kaplarcasına meshetmek farz; ikincisinde geri çekerek meshetmek ise, sünnettir.