DEVAM: 93. Cünub
Olduğunu Unutarak Cemaate Namaz Kıldıran (ın Durumu)
حَدَّثَنَا
عَمْرُو بْنُ
عُثْمَانَ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ حَرْبٍ
حَدَّثَنَا الزُّبَيْدِيُّ
ح و
حَدَّثَنَا
عَيَّاشُ بْنُ
الْأَزْرَقِ
أَخْبَرَنَا
ابْنُ وَهْبٍ
عَنْ يُونُسَ
ح و
حَدَّثَنَا
مَخْلَدُ
بْنُ خَالِدٍ
حَدَّثَنَا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ خَالِدٍ إِمَامُ
مَسْجِدِ
صَنْعَاءَ
حَدَّثَنَا رَبَاحٌ
عَنْ
مَعْمَرٍ ح و
حَدَّثَنَا
مُؤَمَّلُ
بْنُ
الْفَضْلِ
حَدَّثَنَا
الْوَلِيدُ
عَنْ
الْأَوْزَاعِيِّ
كُلُّهُمْ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
قَالَ
أُقِيمَتْ
الصَّلَاةُ
وَصَفَّ
النَّاسُ
صُفُوفَهُمْ
فَخَرَجَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
حَتَّى إِذَا
قَامَ فِي
مَقَامِهِ
ذَكَرَ
أَنَّهُ لَمْ
يَغْتَسِلْ
فَقَالَ
لِلنَّاسِ
مَكَانَكُمْ
ثُمَّ رَجَعَ
إِلَى
بَيْتِهِ
فَخَرَجَ
عَلَيْنَا يَنْطُفُ
رَأْسُهُ
وَقَدْ
اغْتَسَلَ
وَنَحْنُ
صُفُوفٌ
وَهَذَا
لَفْظُ ابْنُ
حَرْبٍ وَقَالَ
عَيَّاشٌ فِي
حَدِيثِهِ
فَلَمْ نَزَلْ
قِيَامًا
نَنْتَظِرُهُ
حَتَّى
خَرَجَ عَلَيْنَا
وَقَدْ اغْتَسَلَ
Ebu Hureyre (r.a.)'den
şöyle demiştir: Namaz'a kamet edildi ve cemaat saflardaki yerini aldı.
Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) (odasından) çıktı. (Mihrabtaki) yerine
durduğunda gusletmediğini hatırlayıp, cemaate (eli ile işaret ederek veya
sözle) "Yerinizden ayrılmayın" buyurdu ve evine gitti. (Biraz sonra)
biz saflarda (durur) iken, yıkanmış olarak başından sular damlar bir vaziyette
aramıza geldi.
(Hadisin
zikredilen) bu kısmı, ibn Harb'in lafzıdır. Ayyaş ise, rivayetinde: "Biz
onu yıkanmış olduğu halde yanımıza gelinceye kadar ayakta beklemeye devam
ettik." sözüne yer vermiştir.
Diğer tahric: Buhari,
vudu'; gusl, mevakît, ezan, temennî; Müslim, hayz, mesacid; Nesai, mevakit; Îbn
Mace, tahare, İkame; Ahmed b. Hanbel
AÇIKLAMA: Bu Hadisten, Nebi aleyhisselam'ın namaza kamet
edilip saflar düzeltildikten sonra hane-i saadetlerinden çıktığı
anlaşılmaktadır. Müslim'in, Ebu Hureyre'den yaptığı, "Namaza kamet edildi,
biz kalktık ve Rasuhıllah (sallallahu aleyhi ve sellem) gelmeden önce safları
düzelttik." şeklindedir. Müslim'in Cabir b. Semure'den yaptığı rivayette
ise, "Bilal, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) çıkıncaya kadar
kamet etmezdi" şeklindedir. Buhari ve Ebu Davud'un başka bir rivayetinde
de Efendimizin; "Namaza kamet edildiği zaman, beni görünceye kadar ayağa
kaikmayınız" buyurduğu ifade edilmektedir.
Görüldüğü
gibi, bu rivayetlerin ikisinden Nebi (sallallahu aleyhi ve sellem) mescide
girmeden ayağa kalkıp onu ayakta bekledikleri anlaşılmakta; diğer ikisi ise
bunun aksini ifade etmektedir. Böylece ilk anda Hadisler arasında bir tearuz
göze çarpmaktadır. Ancak Resulullah camiye girdiğinde Ashab-u Kiramı ayakta
görmesi ve bunun caiz olabileceği hususunda ikrarda bulunmamaları ve onlara
acıyarak, "beni görmeden kalkmayınız" buyurmalarına sebeb olmuştur.
Sonraları Resulullah gelmeden ayağa kalkmazlardı. Yani genel durumları bu idi.
Bu yorumla aradaki tearuz giderilmiş
olmaktadır.
Üzerinde
durduğumuz Hadis bundan evvelki Hadisin Eyyub ibn Avn ve Hişam'dan gelen
rivayeti ile de bir tenakuz arz etmektedir. Çünkü onda, Efendimizin cemaata
oturmalarını emrettiği ifade edildiği halde, bunda ayakta "oldukları
şekilde" durmalarını emrettiği ve onların da durduğu beyan ediliyor.
Bezlu'I-Mechud sahibi bu tearuzu şu şekilde te'lif yoluna gitmiştir:
"Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in cemaata işaretini bazılarının
mescidden dışarıya çıkmama, bazılarının bulundukları hali bozmama, bazılarının
da oturma şeklinde anlamış olmaları mümkündür. Bazı rivayetlerde "işaret
etti", bazılarında da "dedi" şeklinde olan farklılığı şöyle cem’
edebiliriz: "Dedi" şeklinde rivayet edenlerin işareti bu şekilde
yorumlamış olmaları mümkündür. Ayrıca Efendimizin söz ile işareti
birleştirmesi, bazılarının hem sözü duyup hem de işareti görmüş olması,
bazılarının ise, sözü duymayıp sadece işareti görmüş olmaları da
muhtemeldir."
Ayrıca
bu iki rivayetin birini diğerine tercih ederek tearuzu gidermek de mümkündür.
Şöyle ki, Ayyaş'ın rivayeti "onu ayakta beklemeye devam ettik"
şeklindedir. Aynı zamanda muttasıl bir rivayettir. Eyyub İbn Avn ve Hişam'm
Muhammed b. Sirin'den "eliyle (oturun!)" şeklindeki rivayet ise,
mürsel bir rivayettir. "Muttasıl rivayet mürsel rivayet üzerine tercih
edilir" kaidesince, Ayyaş'ın rivayetini tercih ederek tearuz giderilmiş
olur.