بَاب
فِي
الْحَائِضِ
لَا تَقْضِي
الصَّلَاةَ
104. Hayızlı Kadın Namazını Kaza Etmez
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
وُهَيْبٌ
حَدَّثَنَا
أَيُّوبُ عَنْ
أَبِي
قِلَابَةَ
عَنْ
مُعَاذَةَ أَنَّ
امْرَأَةً
سَأَلَتْ
عَائِشَةَ
أَتَقْضِي
الْحَائِضُ
الصَّلَاةَ
فَقَالَتْ أَحَرُورِيَّةٌ
أَنْتِ
لَقَدْ
كُنَّا نَحِيضُ
عِنْدَ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَلَا
نَقْضِي
وَلَا نُؤْمَرُ
بِالْقَضَاءِ
Muaze (radiyallahu anha)
demiştir ki; Bir kadın Aişe (r.anha)'ya; "Hayızlı kadın (namazını) kaza
eder mi?" diye sordu. Hz. Aişe: "Yoksa sen Haruri'misin? Bilesin ki,
biz Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yanında (zamanında) hayız olur,
(hayız günlerindeki namazları) kaza etmez ve kaza etmekle de
emrolunmazdık" karşılığını verdi.
Diğer tahric: Buhari,
hayz; Müslim, Hayz; Nesai, hayz, siyam; İbn Mace, Tahare ;Darimî, vudu'; Ahmed
b. Hanbel, VI, 32, 94, 97, 120, 143, 185, 231.
AÇIKLAMA: Hz. Aişeye soru soranın kim olduğu kesin
olarak beili değildir. Ebu Davud ve Müslim'deki Eyyub'un rivayetlerinde ve
Buhari'deki Hemmam'ın rivayetinde bu kadının ismi açıklanmamıştır. Yalnız
Müslim'in Şu'be tarikiyle Yezid'den yaptığı rivayetten, soruyu soranın bizzat
Muaze olduğu anlaşılmaktadır. Sorunun Hz. Aişe'ye bir defa Muaze, başka bir kez
de bir başka kadın tarafından sorulmuş olması da mümkündür.
Hadisteki
"Haruriler"den maksat Haricilerdir. Onlar ay hali olan kadının hayız
müddetince kılamadığı namazları, temizlendikten sonra kaza etmesinin gerektiğini
kabul ederler.
Hz.
Aişe (r.anha), bu soruyu soran kadının halinden hayız halinde iken kılamadığı
namazların sonradan kaza edilmeyeceği hükmünü yadırgadığını anlamış ve
"sen Harici misin yoksa?"diye sormuştur. Müslim'in Asım tarikiyle
Muaze'den yaptığı rivayete göre soruyu soran bizzat Muaze'dir ve Hz. Aişe'ye,
"hayır ben Haruri değilim, hükmünü öğrenmek için sordum" cevabını
vermiştir.
Namaz
ibadeti, bedeni olma bakımından oruca benzemektedir. Hayızlı olan kadınların
orucu kaza etmeleri gerekir. Zira oruç ibadeti yılda bir kere olduğundan
kazasında güçlük yoktur, aybaşı hali ise, her ay tekerrür etmesinden dolayı
günlük ibadet olan namazın birikmesine, böylece de ibadette güçlük doğmasına
sebebtir. İslam bu güçlüğü kaldırmıştır.
Hanefi
mezhebine göre Aybaşı haliyle ilgili bazı hükümler: Adet gören bir kadın, namaz
kılamaz, şükür secdesi yapamaz, oruç tutamaz, Kur'an-ı Kerim'den bir ayet de
olsa okuyamaz. Ancak dua ayetlerini dua maksadı ile okuyabilir. Kur'an-ı
Kerim'e veya Kur'an-ı Kerim'den bir ayet veya bir ayetten daha az bir bölüm
yazılmış bir şeye el süremez. Esah olan kavle göre Kur'an meali hakkında da
hüküm böyledir. Camiye giremez. Kabe'yi tavaf edemez, kocasıyla cinsi
münasebette bulunamaz. Kocası, kendisinin diz kapağı ile göbek arasından çıplak
olarak istifade edemez. Hayızlının Allah'ı zikretmesi, tesbih okuması, kabir
ziyaret etmesi, yiyip içmesi ise caizdir.
Selef
ulemasından bazıları, hayızlı kadının namaz vakti girdiğinde, abdest alıp,
kıbleye dönerek Allah'ı zikretmekle meşgul olmasının müstehap olduğunu
söylemişlerdir. Ebu Cafer de bu görüştedir. Bazıları da bunun bir emir olup
terkinin mekruh olduğunu söyler.
Nevevi,
cumhura göre hayızlı kadın için ne namaz vakitlerinde, ne de başka bir zamanda abdest,
tesbih ve zikrin olmadığını söyler. İbn Cerir, Evzai, Malik, Sevri, Ebu Hanife
ve talebeleri ve Ebu Sevr'in de aynı görüşte olduklarını kaydeder. Ancak bundan
maksat tesbih ve zikrin emredümediğidir. Emredilmemiş olması zikir ve tesbihin
caiz oluşuna mani değildir. Nitekim Dürrü'l-Muhtar'da hayızlının
zikredebileceği, tesbih okuyabileceği kaydedilir.