SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 479 >>

DEVAM: 22. Mescid'e Tükürmenin Keraheti

 

حَدَّثَنَا سُلَيْمَانُ بْنُ دَاوُدَ حَدَّثَنَا حَمَّادٌ حَدَّثَنَا أَيُّوبُ عَنْ نَافِعٍ عَنْ ابْنِ عُمَرَ قَالَ بَيْنَمَا رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ يَخْطُبُ يَوْمًا إِذْ رَأَى نُخَامَةً فِي قِبْلَةِ الْمَسْجِدِ فَتَغَيَّظَ عَلَى النَّاسِ ثُمَّ حَكَّهَا قَالَ وَأَحْسَبُهُ قَالَ فَدَعَا بِزَعْفَرَانٍ فَلَطَّخَهُ بِهِ وَقَالَ إِنَّ اللَّهَ قِبَلَ وَجْهِ أَحَدِكُمْ إِذَا صَلَّى فَلَا يَبْزُقْ بَيْنَ يَدَيْهِ قَالَ أَبُو دَاوُد رَوَاهُ إِسْمَعِيلُ وَعَبْدُ الْوَارِثِ عَنْ أَيُّوبَ عَنْ نَافِعٍ وَمَالِكٍ وَعُبَيْدِ اللَّهِ وَمُوسَى بْنِ عُقْبَةَ عَنْ نَافِعٍ نَحْوَ حَمَّادٍ إِلَّا أَنَّهُ لَمْ يَذْكُرُوا الزَّعْفَرَانَ وَرَوَاهُ مَعْمَرٌ عَنْ أَيُّوبَ وَأَثْبَتَ الزَّعْفَرَانَ فِيهِ وَذَكَرَ يَحْيَى بْنُ سُلَيْمٍ عَنْ عُبَيْدِ اللَّهِ عَنْ نَافِعٍ الْخَلُوقَ

 

İbn Ömer (r.a.) şöyle demiştir: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) bir gün hutbe irad buyururken, mescidin kıblesinde (ki duvarda) bir balgam görüverdi. Bunun üzerine cemaate kızdı ve onu kazıdı. (bk. Buhari, edeb; el-amel fi's-salat; Darimi, salat; Ahmed b. Hanbel, II, 6, 141.)

 

Nafi dedi ki: İbn Ömer'in "Resulullah za'feran isteyip balgam'ın yerine sürdü ve; "Muhakkak Allah (ın kıblesi) biriniz namaz kıldığında onun yüzünün geldiği taraftadır. Sakın ön tarafına tükürmesin" buyurdu dediğini zannediyorum.

 

Ebu Davud şöyle dedi: İsmail ve Abdulvaris, Eyyub vasıtasıyla Nafi'den yine Malik, Ubeydullah ve Musa b. Ukbe fNafi'den,Hammad'ın (yukarıdaki) rivayetinin bir benzerim rivayet etmişler, ancak za'feran'dan bahsetmemişlerdir.

 

Ma'mer ise Eyyub'dan yaptığı rivayet'te ''za'feranı'' zikretmiştir. Yahya b. Süleym de Ubeydullah vasıtasıyle Nafi'den (za'feran yerine) haluk kelimesini zikretmiştir.

 

 

Diğer tahric: Buhari, salat; Müslim, mesacid

 

AÇIKLAMA:     Haluk: Bir koku çeşididir. Hadis-i şeriften anladığımıza göre Hz. Nebi, balgamı cemaate hitap ederken görmüştür. Ancak, Efendimizin hutbeyi bitirdikten sonra ve namaza duracağı anda görmüş olması daha muhte­meldir. Çünkü hitabet esnasında yönü cemaate karşı dönük olacağından kıble, ya arkasına veya yan tarafına gelir. Halbuki balgamın kıble duvarında ol­duğu zikredilmektedir.

 

Hz. Nebiin, balgamı gördüğü duvar mihrab değildir. Çünkü esah olan görüşe göre, Resulullah devrinde mescidde mihrab yoktu. Camilerde mihrab ilk defa Ömer b. Abdilaziz devrinde yapılmıştır. Üstelik, mihrabla-rın hıristiyan adeti ve camilerde rrihrab inşa etmenin kıyamet alameti oldu­ğunu bildiren bir çok hadis-i şerif rivayet edilmiştir. Bu yüzden, ulemadan bir çoğu mihrab İnşasını bid'at ve mihrabda namaz kılmayı mekruh addet­mişlerdir. Hatta Suyuti bu konuda: "İ'lamu'l-Erib bi Hudusi bid'ati'l-meharıb" adında özel bir risale yazmış ve bu risalesinde Mescid-i Nebevi'de mihrab olmadığını üstelik Hz. Nebi'in mihrabı tasvib etmediğine dair bir çok rivayet olduğunu söyleyip bu hadisleri nakletmiştir. Suyuti'nin ver­diği bilgilerden, Beyhaki'nin Sünen-i Kübra'sındaki "Nebi (S.A.V.) mes­cide gelip mihraba girdi sonra ellerini kaldırıp tekbir aldı" şeklindeki rivayette yer alan mihrabdan muradın, mescidin ön ortası, imamın namaz kıldığı yer olduğu anlaşılır.

 

Hadis-i şerifin devamından Hz. Nebiin cemaate kızıp balgamı ka­zıdığını anlıyoruz. Efendimizin cemaate kızması, ya balgamı kimin bulaştır­dığını bilmediği ya da cemaatin, o pisliği görmeyip izale etmek maksadıyle davranmadıkları içindir.

 

Nesai'nin rivayetinde balgamı, ensardan bir kadının kazıyıp yerine "haluk" isminde bir koku sürdüğü ve Hz. Nebiin bu hareketi tasvib ettiği bildirilmektedir. Buna göre, hadisenin iki defa olduğu, birinde balga­mı bizzat Resulullah'ın.diğerinde de ensardan bir kadının kazıdığı anlaşıl­mış olmaktadır.

 

Resulullah (s.a.v.) balgamı kazıdıktan sonra cemaate dönmüş ve "sizden biri namaza durduğunda, Allah onun yüzünün döndüğü taraftadır..." bu­yurmuştur. Cenab-ı Allah mekandan münezzeh olduğuna göre, ilk nazar da bu ibare biraz müşkil görünmektedir. Ancak burada, Hattabi'nin de dediğigibi bir muzaf gizlidir. İbarenin manası "Allahın kıblesi onun yüzünü döndüğü taraftadır" şeklindedir. Zaten hadis-i şerifin tercemesi bu takdir gözönüne alınarak yapılmıştır.

 

Kıble namaz kılan müslümanın Allah'a ibadet ederken yöneldiği cihet olduğu çin tazime layıktır. Oraya doğru tükürmek ve sümkürmekten men edilmiştir. Mescid dışında kıbleye karşı balgam atmanın hükmü bu babın ilk hadislerinin şerhinde verilmiştir.

 

Ebu Davud hadisin sonuna koyduğu ta'likda hadis-i şerifin başka tariklerden gelen rivayetlerindeki farklılıklara işaret etmiştir. Görüldüğü gibi bu rivayetler arasında hadisin ruhuna tesir edebilecek bir farklılık yoktur. Ancak Ebu Davud'un bu ilavesi Sünen'in bazı nüshalarında mevcut değildir.

 

Bazı Hükümler

 

1. Mescidler kirletilmemeli ve görülen her türlü pislik temizlenmelidir.

2. İmam daima mescidin temizliğini kontrol etmelidir.

3. Çirkin bir şey gören hemen onu ıslah etmeye çalışmalıdır.

4. Yersiz bir davranışa kızmak meşrudur.

5. Kible'ye tazim ve hürmet gerekir.

6. Hadis, Hz. Peygamberin tevazuuna da delildir.