بَاب
مَتَى
يُؤْمَرُ
الْغُلَامُ
بِالصَّلَاةِ
26. Çocuğa Namaz Kılma
Emri Ne Zaman Verilir?
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عِيسَى
يَعْنِي
ابْنَ
الطَّبَّاعِ
حَدَّثَنَا
إِبْرَاهِيمُ
بْنُ سَعْدٍ
عَنْ عَبْدِ
الْمَلِكِ
بْنِ
الرَّبِيعِ
بْنِ سَبْرَةَ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ جَدِّهِ
قَالَ قَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مُرُوا
الصَّبِيَّ
بِالصَّلَاةِ
إِذَا بَلَغَ
سَبْعَ
سِنِينَ
وَإِذَا
بَلَغَ عَشْرَ
سِنِينَ
فَاضْرِبُوهُ
عَلَيْهَا
Sebra (r.a.), "Resulüllah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu" demiştir: "Çocuk yedi
yaşına gelince namaz kılmasını emrediniz. On yaşına gelir de kılmazsa
dövünüz."
Diğer tahric: Tirmİzî,
mevakît: Ahmed b. Hanbel II, 180; Darimî, salat 141.
AÇIKLAMA: Sebra r.a.: Sebra b. Ma'bid'dir. ibn Avsece b.
Harmele b. Sebre b. Hadic el-Cuheni denilmektedir. İbn Hibban, Rabî'nin babası
Sebre b. Mabid ile Sebre b. Avsece'nin ayrı ayrı şahıslar olduğunu söyler. Bu
zat, Resulullah'dan 19 hadis rivayet etmiştir. Bunun rivayetlerinden Müslim'de
bir tane vardır. Hz. Muaviye'nin hilafeti esnasında vefat etmiştir. (Bilgi için
bk. İbn Ebi Hatim, el-Cerh ve't-ta'dil, IV, 295| İbnu'l-Kayseranî, el-Cem'
beyne ricali's-Sahîhayn, I, 210; İbnu'l-Esir, Üsdu'l-ğabe, 11, 325; İbn Hacer,
el-İsabe, II, 14).
Hadis-i
Şerifteki hitab velileredir. Çünkü çocuklar mükellef değildirler. Velinin,
baba, dede, vasî veya hakim tarafından tayin edilen kayyum olması arasında fark
yoktur. Çocuğa namazın emredilebilmesi için onun mümeyyiz olması lazımdır.
Ekseriya yedi yaşından itibaren çocuk mümeyyiz olmaya başladığı için, bu yaşla
kayıtlandırılmıştır.
Bu
emrin gereği olarak, çocuğa erkek olsun, kız olsun namazın şartları, rükünleri
ve namaz sahih olacak kadar Kur'an-ı Kerim'den bir bölümün öğretilmesi lazımdır.
Bunun için gerektiğinde -varsa- çocuğun malından, yoksa babasının malından o
da yoksa anasının malından harcamada bulunabilir. İmam Nevevî "Fatiha ve
farzlardan başka şeyi öğretmek için çocuğun malından ücret verilebilir mi? Bu
konuda iki cevap vardır. Esah olanına göre verilebilir" demektedir.
Çocuk
on yaşına geldiğinde buluğ çağı yaklaştığı için, namaz kılmazsa dövülmesi
emredilmektedir. Bu çocuklara değil, velilere hitabeden bir emirdir. Bu emrin
vücub için mi yoksa nedb için mi olduğu ihtilaflıdır. Bu emrin vücubuna kail
olanlar "Ehline namazı emret"[ Ta Ha 132] ve “Kendinizi ve çoluk
çocuğunuzu ateşten koruyunuz"[Tahrim 6] ayet-i kerimelerim görüşlerine
delil getirirler.
Şafiîler
emrin vücub ifade ettiği, Hanefiler ise,nedb için olduğu görüşündedirler.
Şevkanî,
hadisteki emrin nedbe delaletinin kabulü halinde bunun "emrediniz"
emrine uygun olabileceği fakat "dövünüz" emrine muvafık olamayacağını
söyler. Çünkü dövmeyi emretme başkasına bildirmedir, bu da mendup için olan bir
emirde mübah olmaz.
Emrin
nedbe delalet ettiği görüşünde olanlar, çocuğun mükellef olmayışını, emrin
hakiki manasında kullanılmasına mani olduğunu, çünkü icbarın, ancak vacibi
yapmak veya haramı terk etmek için olabileceğini namaz da çocuğa vacib olmadığı
için terkinin mahzurlu olmadığını söylerler.
Hattabi
bu hadis-i şerifin şerhinde şunları söyler: "On yaşına geldiğinde namazı
kılmazsa dövünüz"sözü buluğa erdikten sonra bile bile namazı geçirenin
cezasının ağırlığına delildir. Biz deriz ki, baliğ olmayan çocuk, namazı
geçirdiğinde dayağa müstahak olunca, buluğdan sonra çarptırılacağı cezanın
daha şiddetli olması gereği açıktır. Ulemanın ifadesine göre dayaktan sonra en
şiddetli şey de katl'dir."
Aynî,
Hattabî'nin bu ifadesine itiraz etmiş; "Bu istidlal zayıftır. Biz
(Hanefîler) buluğdan önce dövmeyi vacip görmüyoruz ki, buluğdan sonra daha
şiddetli olan katle müstehak olduğunu kabul edelim. Biz günahtan dolayı katlin
vacip olduğunu da kabul etmiyoruz. Çünkü Resulüllah "İnsanlar la ilahe
illallah deyinceye kadar onlarla harbetmekle emrolundum" buyurmuştur. Her
dövme bir değildir. Buluğdan sonra namazı geçiren kimse, buluğdan evvel geçiren
kimseden daha şiddetli olarak kan çıkıncaya kadar dövülür ve hapsedilir. İmam-ı
Azam'ın mezhebi de budur. Bu mücerred dövmeden daha şiddetlidir. Öyleyse ulema,
"dayaktan sonra en şiddetli ceza ölümdür" diye nasıl söyleyebilir?
Ayrıca buluğdan önceki dövme, te'dip maksadıyla buluğdan sonraki ise, zecr ve
ceza maksadıyladır. Bu, önceki dövmeden daha şiddetli olmuş olur"
demiştir.
Namaz
geçiren kimseye verilecek ceza konusu ihtilaflıdır. Hattabî'nin bildirdiğine
göre, bu hususta mezheplerin görüşü şudur:
Malik
ve Şafiî, namaz geçiren öldürülür, demişlerdir.
Mekhul,
Hammad b. Zeyd ve Vekî' b. el-Cerrah'a göre, tevbeye davet edilir, tevbe ederse
birşey yoktur. Aksi halde öldürülür.
Ebu
Hanife'ye göre, öldürülmez fakat dövülür ve hapsedilir.
Zührî'den
rivayet edildiğine göre, namazı geçiren fasıktır, şiddetli olarak dövülür ve
zindana atılır.
Bir
gurup ulema "Vakti çıkıncaya kadar özürsüz olarak namazı kılmayan
kafirdir" demişlerdir. Bu, İbrahim en-Nehaî, Eyyub, Abdullah b. Mübarek,
Ahmed ve İshak'ın görüşüdür. İmam Ahmed, "Kasden namazı terkedenden başka
hiç bir kimse işlediği bir günahtan dolayı küfre nisbet edilemez"
demiştir. Bu görüş sahipleri "Kul ile küfür arasında namazı terkten başka
bir şey yoktur" hadisini hüccet almışlardır.
Mahir:
Yukarıda verilmedi ancak Şafii, el-Umm da Namaz kılmayanın uyarılacağını, tevbeye davet edileceğini
hatta üç kez davetin güzel olduğunu söylemiştir. Ayrıca Beyhaki yukarıdaki
hadis’in neshedildiğine emindir.
Fethul Bari de: .........Beyhakî ise çok kesin
bir ifade ile yukarıdaki hadisin (ve dolayısıyla hadisle ifade edilen hükmün)
"Ergenlik çağına girene kadar çocuktan kaldırılmıştır" hadisiyle
neshedildiğini söylemiştir.
Beyhaki’nin
görüşünü aktarma sebebim: Kendisi Şafii’dir ve dövmenin vucub için olmadığını
düşünmesidir. Bütün bunlar Namaz’ın kişinin hayati organlarından biri gibi
kaybedilmesi lüksü olmayan bir ibadet olduğuna delalet eder. İhtilaflar var
ancak namaz kılmayan’ın Müslünan olduğunu nasıl iddia ettiği kendisine
sorulmalıdır.
Bazı Hükümler
1.
Veli, küçük Çocuğu yedi yaşına geldiğinde ona namaz kılmayı emretmeli, on
yaşına geldiğinde de kılmazsa dövmelidir. Bu, bazı alimlere göre veliye vacip
bazılarına göre menduptur.
2.
Yedi yaşına gelinceye kadar çocuğa dini bilgilerin öğretilmesi gerekir.
Mahir:
Çocuğuna acıdığını iddia eden’e çocuğu namaz’a alışmadığı ve ergenlik çağından
sonra da namaz kılmadığı takdirde çocuğun görmesi muhtemel azab karşısında
acaba çocuğuna ne kadar üzülür’ü sormak lazımdır.
En
doğruyu sadece herşeyi yaratıp, insanlara kullandıran hatta o insanın bedeni dahi
kendisine ait olan ve bu kadar şeyi verdiği halde zamanın yüzde dördünü
kendisine ayırmaktan kaçınan insanların Sahibi ALLAH CELLE VE A’LA bilir.