بَاب
فِي
الصَّلَاةِ
تُقَامُ
وَلَمْ يَأْتِ
الْإِمَامُ
يَنْتَظِرُونَهُ
قُعُودًا
45. İmam Gelmeden
Kamet Getirilmiş De Olsa, Cemaat Oturarak İmamı Bekler
حَدَّثَنَا
مُسْلِمُ
بْنُ
إِبْرَاهِيمَ
وَمُوسَى
بْنُ
إِسْمَعِيلَ
قَالَا
حَدَّثَنَا
أَبَانُ عَنْ
يَحْيَى عَنْ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
أَبِي
قَتَادَةَ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ إِذَا
أُقِيمَتْ
الصَّلَاةُ
فَلَا تَقُومُوا
حَتَّى
تَرَوْنِي
قَالَ أَبُو دَاوُد
وَهَكَذَا
رَوَاهُ
أَيُّوبُ
وَحَجَّاجٌ
الصَّوَّافُ
عَنْ يَحْيَى
وَهِشَامٍ
الدَّسْتُوَائِيِّ
قَالَ كَتَبَ
إِلَيَّ
يَحْيَى
وَرَوَاهُ
مُعَاوِيَةُ
بْنُ
سَلَّامٍ
وَعَلِيُّ بْنُ
الْمُبَارَكِ
عَنْ يَحْيَى
وَقَالَا فِيهِ
حَتَّى
تَرَوْنِي
وَعَلَيْكُمْ
السَّكِينَةَ
Abdullah b. Ebi
Katade'nin babası (Ebu Katade) vasıtasıyla Nebî (Sallallahu aleyhi ve
Sellem)’den rivayet ettiğine göre, (Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)
şöyle buyurmuştur: "Namaz için ikamet edildiğinde beni görünceye kadar
(ayağa) kalkmayınız"
Ebu Davud dedi ki: Bu
hadis-i şerifi aynı şekilde Eyyub ile Haccacu's-Savvaf da,Yahya'dan rivayet
etmişlerdir. Hişam ed-Destevaî dedi ki: "(Bu hadisi) bana Yahya
(mektubunda) yazdı. " Bu hadisi bir de Muaviye b. Sellam ve Ali b.
El-Mübarek Yahya'dan rivayet etmişler ve rivayetlerinde (fazla olarak şunu)
nakletmişlerdir: "Beni görünceye kadar (kalkmayınız ve) acele
etmeyiniz"
Diğer tahric: Buhari,
cum’a, ezan; Müslim, mesacid; Tirmizi, salat; cum’a; Nesaî, imame, ezan;
Darimi, salat; Ahmed b. Hanbel, V, 304, 305, 307, 308, 310.
AÇIKLAMA: Her ne kadar ta'likteki rivayetler aynen
Eban'ın Yahya'dan rivayetine benziyorsa da Hişam bizzat Yahya'yı dinleyerek
rivayette bulunmamıştır, mektubla rivayet etmiştir. Yani Hişam'ın rivayeti
sadece bu bakımdan farklıdır. Muaviye b. Sellam ile Ali b. el-Mubarek'in
Yahya'dan yaptıkları nakillerinde ise, "acele etmeyiniz" ziyadesi
vardır.
Sahih-i
Müslim'de rivayet edilen "Bilal, Resul-i Ekrem'in hücresinden çıktığını
görmedikçe kaamet getirmezdi" manasındaki hadisle Ebu Davud'-un rivayet
ettiği bu hadis-i şerif arasında bir tearuz yoktur.
Hafız
İbn Hacer bu iki hadisin arasını şöyle birleştirmektedir: Hz. Nebi’in hücresinden
çıktığını gören Bilal (r.a.) hemen kaamete başlardı. Cemaat de ondan sonra Hz.
Nebiin gelmekte olduğunu görür ve saf tutmaya başlardı. Binaenaleyh netice
itibariyle bu iki hadis arasında bir fark yoktur. Yine bu hadis-i şerifle
"Namaza kamet getirildi, biz de Resulullah (s.a.v.) yanımıza çıkmadan
önce kalkarak saf olduk"[Müslim, mesacid] ile "Namaz için kamet getirildi. Cemaat
saflarını düzenlediler. Sonra Hz. Nebi hücresinden çıktı"[Buharî, ezan] mealindeki hadisler
arasında da bir çelişki söz konusu değildir. Çünkü bu hadis-i şerifler,
Hz.Nebi'in odasından çıkacağı tecrübe ile bilinen saatte kamet edip saf
tutmanın caiz olduğuna delalet ederken; mevzumuzu teşkil eden hadis-i şerifleri
Hz. Nebiin odasından çıktığı görülünceye kadar kamet getirmemenin ihtiyata daha
uygun olduğuna, çünkü Hz. Nebiin aniden çıkan bir mazereti sebebiyle odasından
çıkmakta gecikmesi halinde cemaatin uzun süre ayakta beklemesi icab edeceğine,
bunun da bıkkınlığa sebeb olacağına delalet etmekte ve bu şekilde acele
davranmaktan nehy etmektedir. Binaenaleyh bu
iki husus arasında bir çelişkiden söz edilemez.
Kamet
getirilirken cemaatin hangi cümlelerde ayağa kalkacağı meselesi de fıkıh
imamları arasında ihtilaf konusu olmuştur. Ulemanın bu mevzudaki görüşlerini şu
şekilde özetleyebiliriz:
Malikilere
göre: Cemaatin namaza kalkması için belli bir vakit yoktur. İsterse ikamet edilirken
isterse ikamet bittikten sonra namaza kalkabilir.
Şafiîlere
göre ise, müezzin ikameti bitirdikten sonra ayağa kalkılır.
Hanbelîlere
göre, Müezzin kad kameti’s-selah derken ayağa kalkılır, fakat imam ayağa
kalkmamışsa, müezzin kad kameti’s-selah demiş olsa bile yine de kalkılamaz.
Hanefilere
göre; Müezzin hayya alel felah derken ayağa kalkılır. kad kameti’s-selah denildiği
anda imam namaza başlar, [el-Cezîri.Kitabü'l-fıkh ale'l-mezahib ile'erbaa, I, 323-324] imam olan zat bu
hareketiyle müezzini tasdik etmiş olur. Bununla beraber ikamet bittikten sonra
da tekbir almasında bir beis yoktur. Hatta İmam Ebu Yusuf'la diğer üç mezheb
imamına göre uygun olan da budur.[Bilmen, Büyük İslam İlmihali, s.138.]