DEVAM: 46. Cemaati
Terk Etmenin Vebali
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
حَدَّثَنَا
أَبُو
مُعَاوِيَةَ
عَنْ الْأَعْمَشِ
عَنْ أَبِي
صَالِحٍ عَنْ
أَبِي هُرَيْرَةَ
قَالَ قَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَقَدْ
هَمَمْتُ
أَنْ آمُرَ
بِالصَّلَاةِ
فَتُقَامَ
ثُمَّ آمُرَ
رَجُلًا
فَيُصَلِّيَ
بِالنَّاسِ
ثُمَّ
أَنْطَلِقَ
مَعِي
بِرِجَالٍ
مَعَهُمْ
حُزَمٌ مِنْ
حَطَبٍ إِلَى
قَوْمٍ لَا
يَشْهَدُونَ
الصَّلَاةَ
فَأُحَرِّقَ
عَلَيْهِمْ
بُيُوتَهُمْ
بِالنَّارِ
Ebu Hureyre'den;
demiştir ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurdu: "And
olsun ki, namaz'ın kılınması, (ikametin yapılması) ve birinin geçip onlara
namaz kıldırması için emir vermeyi, sonra da beraberlerinde odun bulunan bir
kısım insanlarla gidip (cemaatle) namaza iştirak etmeyenlerin evlerini cayır
cayır yakmayı arzu ettim"
Diğer tahric: Müslim,
mesacid; Tirmizi, salat; İbn Mace, mesacid; Ahmed b. Hanbel, II, 244, 292, 314,
319, 424, 472, 531
AÇIKLAMA: Müslim'in rivayetinden anlaşıldığı gibi bu
hadisin vüruduna sebeb, Resulullah (s.a.v.)'ın bazı sahabileri bazı namazlarda
Cemaat içinde görememesidir.
Beyhakî'deki
rivayete göre ise, hadis sabah veya yatsı namazlarına devam etmeyen münafıklar
hakkındadır. Hadisin Beyhakî'deki zabtı şu şekildedir: ‘‘Muhakkak münafıklara
en ağır gelen namazlar yatsı ve sabah namazlarıdır. Bu namazlarda olan sevabı
bilselerdi, emekleyerek de olsa gelirlerdi..."sonra bu hadis, metindeki
şekli ile devam ediyor.
Ebu
Davud'un rivayetindeki namaz kelimesi umum ifade eder. Bütün namazlara
şamildir. Fakat bazı rivayetlerden anlaşıldığına göre sadece yatsı namazının
kast edilmesi muhtemeldir. Nitekim Ahmed b. Han-bel, İbn Huzeyme ve Hakim'in
İbn Ümmi Mektum'dan, Ahmed b. Hanbel'in ayrıca Ebu Hüreyre'den yaptığı
rivayette bu namazın yatsı namazı olduğu anlaşılır.
Yukarıda
tercemesi ile beraber verdiğimiz Beyhakî'-nin rivayetinden ise, sabah ve yatsı
namazları olduğu anlaşılır. Müslim ve Nesaî'nin rivayetleri de aynı şekildedir.
Müslim'in İbn Mes'ud'dan yaptığı başka bir rivayete göre ise Wnamazınlcuma
namazı olması muhtemeldir.
Hadis-i
şerifteki tehdid ve teşdîdin zahirinden bütün namazlarda cemaatin farz-ı ayn
olduğu anlaşılır. Çünkü farz-ı kifaye olsaydı, Resulullah ve onunla beraber olan
sahabilerin cemaat yapması ile bu farz düşerdi. Eğer sünnet olsa idi Resulullah
cemaati terk edenleri bu şekilde tehdid etmezdi. Çünkü sünneti terk etmek böyle
bir cezayı gerektirmez. Öyleyse cemaatin farz-ı ayn olduğu meydana çıkar. Bu
görüş, Ata, Evzaî, İshak, Ebu Sevr, İbn Huzeyme, İbnu'l-Münzir, İbn Hibban,
Zahirî ve Hanbelî mezhebleri-nin görüşüdür. Bunların istinad ettiği başka
hadisler de vardır.
Ayrıca
cemaatin farz-ı ayn olduğunu söyleyenler, onun namazın sıhhati için şart olup
olmadığında ihtilaf etmişlerdir. Zahirîlere göre cemaat, namazın sıhhati için
şarttır. Binaenaleyh bu görüşe göre bir kimse ezanı işitir, özürsüz cemaate
gelmez de evinde namazı kılarsa, namazı batıldır. Eğer ezanı duymazsa, namazını
evinde, bir veya daha fazla kişi ile birlikte kılmalıdır. Eğer bir özrü varsa
veya ezanı işitemeyecek yerde olur ve beraber namaz kılacak kimse bulamazsa
ancak o zaman tek başına namaz kılabilir.
Şafii
ve Malikîlerin bazılarına göre cemaat farz-i kifayedir. Hanefîler-den Tahavî ve
Kerhî de aynı görüştedir. Ancak Şafiilerden bu görüşte olanlar, cemaatin
farz-ı kifaye oluşunu, kaza namazlarına değil, sadece eda edilen namazlara
mahsus olduğunu söylerler. Bunların delilleri de aynen cemaatin farz-ı ayn
olduğunu söyleyenlerin delilleridir.
Yalnız
"Cemaatle kıla-nan namaz tek başına kılınan namazdan yirmi beş derece daha
efdaldir" hadisi ile bu farzın farz-ı kifaye olduğuna kail olmuşlardır.
Çünkü bu hadisten, tek başına kılınan namazın sahih olduğu anlaşılır. Öyleyse
diğer delillerden çıkarılan farziyyet, kifaye olmuş olur.
Hanefî,
Malikî ve Şafiîlerin cumhuruna göre cemaat sünnet-i müekke-dedir. Delilleri az
önce zikredilen hadisle, Şeyhan (Buharı ve Müslim)'in müştereken rivayet
ettikleri şu hadistir:
"Ibn
Ömer'den mervîdir ki; Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Kişinin
cemaatle kıldığı namaz tek başına kıldığı namazdan yirmi yedi derece daha ef
daldır."
Cumhur,
bu hadis-i şeriflerden, cemaatle namaz kılmanın sünnet-i müekkede oluşuna şöyle
istidlal ederler: Bir şeyin başka birşeyden efdal olması ancak o iki şeyin de
caiz ve faziletli olması halinde mümkündür.
Aşağıda
meallerini vereceğimiz hadisler de cumhurun görüşüne delil teşkil
etmektedirler: Buharî ve Müslim, Ebu Musa'dan rivayet etmişlerdir ki, Resulullah
(Sallallahu aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuşdur: "Muhakkak, namaz
hususunda insanların sevab alma yönünden en üstünü namaza (camiye) yolu en
uzak olanıdır. Ondan sonra uzaklığına göre sevablar ölçülür. Namazı imamla
beraber kılmak için bekleyen kişinin sevabı, tek başına kılıp da yatmağa
gidenin sevabından daha fazladır."
Ebu
Davud ve Nesaî'nin Yezîd b. Esved'den rivayetinde de, Resulullah (s.a.v.)
kendisiyle birlikte namaz kılmayıp (bir kenarda) oturan iki adama; "Sizi
bizimle namaz kılmaktan men'eden şey nedir?” diye sordu. Adamlar : "Ya
Resulullah biz evimizde namazımızı kıldık" dediler. Buna karşılık Resulullah
(s.a.v.) onlara, "Evinizde namazınızı kılıp da mescidde cemaatle namaz
kılınırken gelirseniz onlarla yine kılınız. O namaz (ikincisi) sizin için
nafile olur" buyurdular.
Cumhur,
Ebu Davud'un bu hadisini delil olarak, cemaatle namaz kılmanın farz olduğuna
hükmedenlere şu şekilde cevab vermiştir:
1.
Bu hadis, cemaate gelmeyip namazı evde de kılmayan münafıklar hakkında varid
olmuştur.
2.
Resulullah (s.a.v.) camiye gelmeyenlerin evlerini yaktırmamıştır. Eğer cemaat
farz olsaydı bunu yapardı.
3.
Kadı Iyaz'ın ifadesine göre namaz için cemaatin farz oluşu, İslam'ın ilk
zamanlarında münafıkların namazı terk etmelerine mani olmak içindi. Sonra
farziyyet nesh edildi.
4.
Şevkanî, cumhurun, bu hadisin cemaate gelmeyenleri zecr için varid olduğuna
kail olduklarını söyler.