DEVAM: 46. Cemaati
Terk Etmenin Vebali
حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ
عَبَّادٍ
الْأَزْدِيُّ
حَدَّثَنَا
وَكِيعٌ عَنْ
الْمَسْعُودِيِّ
عَنْ عَلِيِّ
بْنِ
الْأَقْمَرِ
عَنْ أَبِي
الْأَحْوَصِ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
مَسْعُودٍ
قَالَ حَافِظُوا
عَلَى
هَؤُلَاءِ
الصَّلَوَاتِ
الْخَمْسِ
حَيْثُ
يُنَادَى
بِهِنَّ
فَإِنَّهُنَّ
مِنْ سُنَنِ
الْهُدَى
وَإِنَّ
اللَّهَ شَرَعَ
لِنَبِيِّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
سُنَنَ
الْهُدَى
وَلَقَدْ رَأَيْتُنَا
وَمَا يَتَخَلَّفُ
عَنْهَا
إِلَّا
مُنَافِقٌ
بَيِّنُ
النِّفَاقِ
وَلَقَدْ
رَأَيْتُنَا
وَإِنَّ
الرَّجُلَ
لَيُهَادَى
بَيْنَ
الرَّجُلَيْنِ
حَتَّى
يُقَامَ فِي
الصَّفِّ
وَمَا مِنْكُمْ
مِنْ أَحَدٍ
إِلَّا
وَلَهُ مَسْجِدٌ
فِي بَيْتِهِ
وَلَوْ
صَلَّيْتُمْ
فِي بُيُوتِكُمْ
وَتَرَكْتُمْ
مَسَاجِدَكُمْ
تَرَكْتُمْ
سُنَّةَ
نَبِيِّكُمْ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
وَلَوْ
تَرَكْتُمْ
سُنَّةَ
نَبِيِّكُمْ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
لَكَفَرْتُمْ
Abdullah İbn Mes'ud
(r.a.) şöyle demiştir: Şu beş vakit namazı (şart ve rükünlerine riayet ederek)
nida edildikleri yerde (ezan okunan mescidlerde cemaatle) eda ediniz. Muhakkak
bunlar Hüda sünnetlerindendir. Allah (c.c.) Resulüne Hüda sünnetlerini beyan
edip göstermiştir. Vallahi ben, apaçık münafıklar hariç, sahabîlerin beş vakit
namazı cemaatle kılmayı hiç bir zaman terk etmediklerini gördüm. Vallahi ben,
iki kişinin koltuğuna girip saf'a kadar götürülen sahabilerden adamlar gördüm.
Sizden evinde mescid (namaz kılacak bir yer) olmayan hiç bir kimse yoktur. Eğer
mescidleri terk eder de (farz) namazlarınızı evlerinizde kılarsanız,
Peygamberinizin sünnetini terk etmiş olursunuz. Nebiinizin sünnetini terk
ederseniz, (adım adım küfre yaklaşır) kafir olursunuz.
Diğer tahric: Müslim,
mesacid; Nesai, imame; İbn Mace, mesacid; ikame; Ahmed b. Hanbel, I, 382, 415,
455.
AÇIKLAMA: Hattabî, ‘‘Nebiinizin sünnetini yavaş yavaş
terk etmek sızı küfre göturur” der.
Hadis-i
şerifte geçen tercemeye Hüda sünnetleri olarak geçirilmiştir. Bunlar Resulullah'ın
ibadet maksadıyla farz ve vacib dışında yaptığı ve edası dinin kemalinden olan
sünnetlerdir. Özürsüz olarak ısrarla bu sünnetleri terk eden ayıplanır. Bunlar
Resulullah'ın uyuması, oturması vs. gibi olan zevaid sünnetlerinin aksine
ibadet cinsinden amellerdir.
İbn
Abidin Dürru'l-Muhtar Haşiyesi'nde şu malumatı verir: "Yapılması meşru
olan şeyler dört kısımdır. Bunlar farz, vacib, sünnet ve nafiledir.
"Kat'î
delille sabit olup terki men edilen ve yapılması lüzumlu olan amel farz, aynı
şekilde olup da zannî delille sabit olanlar vacib; terk edilmesi yasaklanmamakla
birlikte Resulullah veya Hulefa-i Raşidin'in devam edip yaptıkları ameller
sünnet, devam etmedikleri de mendUb ve nafiledir.
Sünnet
iki çeşittir:
1.
Sünnet-i Hüda: Terk edilmeleri hoş karşılanmayan yani mekruh olanlardır.Cemaat,
ezan, ikamet bu tür sünnetlerdendir.
2.
Sünnet-i Zevaid: Terki ayıplanmayan, kerih görülmeyen amellerdir. Resulullah'ın
(s.a.v.) giymesi, ayakta durma ve oturmasındaki sîreti gibi..
İbn
Mes'ud'un sözünden, cemaatin sünnet-i huda'dan olduğu ve ashab-i Kiram devrinde
cemaati münafıklardan başkasının terk etmediği anlaşılmaktadır.
Münafık:
Küfrünü içinde gizleyip dışta mü'min görünen kişidir.