SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 575 >>

بَاب فِيمَنْ صَلَّى فِي مَنْزِلِهِ ثُمَّ أَدْرَكَ الْجَمَاعَةَ يُصَلِّي مَعَهُمْ

56. Namazını Evinde Kılıp Sonra Bir Cemaate Rastlayan Kişi Onlarla Birlikte Namaz Kılmalıdır

 

حَدَّثَنَا حَفْصُ بْنُ عُمَرَ حَدَّثَنَا شُعْبَةُ أَخْبَرَنِي يَعْلَى بْنُ عَطَاءٍ عَنْ جَابِرِ بْنِ يَزِيدَ بْنِ الْأَسْوَدِ عَنْ أَبِيهِ أَنَّهُ صَلَّى مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَهُوَ غُلَامٌ شَابٌّ فَلَمَّا صَلَّى إِذَا رَجُلَانِ لَمْ يُصَلِّيَا فِي نَاحِيَةِ الْمَسْجِدِ فَدَعَا بِهِمَا فَجِئَ بِهِمَا تُرْعَدُ فَرَائِصُهُمَا فَقَالَ مَا مَنَعَكُمَا أَنْ تُصَلِّيَا مَعَنَا قَالَا قَدْ صَلَّيْنَا فِي رِحَالِنَا فَقَالَ لَا تَفْعَلُوا إِذَا صَلَّى أَحَدُكُمْ فِي رَحْلِهِ ثُمَّ أَدْرَكَ الْإِمَامَ وَلَمْ يُصَلِّ فَلْيُصَلِّ مَعَهُ فَإِنَّهَا لَهُ نَافِلَةٌ

 

Yezid b.el-Esved'den; rivayet edilmiştir ki; o gençken Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem)'le beraber namaz kıldı. Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazını bitirince bir de ne görsün, iki kişi mescidin bir köşesinde namaz kılmayıp oturuyorlar. Bunun üzerine Onları çağırt(t)dı, onlar titreyerek Resulullah'a getirildiler. Hz. Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Sizi bizimle beraber na­maz kılmaktan men eden şey nedir?" buyurdu. Adamlar, "Biz evimizde kıldık" dediler. Bunun üzerine Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem): "Böyle yapmayınız. Sizden biri evinde namazı kılıp sonra da imamı namaz kılmamış bir halde bulursa onunla birlikte yine kılsın. Çünkü o (imamla beraber kılacağı namaz) kendisi için nafile olur" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: Tirmizî, salat; Nesaî, imame; Darimî, salat; Ahmed b. Hanbel, IV, 161; Darekutnî, sünen, I, 413 - 414.

 

AÇIKLAMA:     Şevkanî Neylü'l-Evtar'da bu iki namazdan hangisinin farz hangisinin nafile olduğu hususunda ihtilaf bulunduğunu söyleyerek bu ihtilafları şu şekilde sıralar:

 

Haris, Evzaî, Şafiîlerden bazılarına göre birincisi tek olarak, ikincisi ce­maatle kılınmışsa, farz sonradan kılınandır. Hanefî, Şafiilerin cumhuru ve (Mugnî'nin ifadesine göre) Hanbelîlere göre önce kılınan, farz yerine geçer. Şafiîlerden bazıları, bu iki namazdan hangisi daha kamil ise farzdır, derken, bazıları da farzın hangisi olduğu belli değildir, Allah dilediğini farz, diledi­ğini nafile sayar, görüşündedirler.

 

Bu hadisin zahirinden anlaşılmaktadır ki, kişi hangi namaz olursa ol­sun, bir namazı tek başına kılar da sonradan cemaate tesadüf ederse, o ce­maate iştirak eder. Zira Hadis mutlaktır, herhangi bir namaza işaret edilmediği gibi, hiç bir namaz istisna da edilmemiştir. Hattabî'nin bildirdiğine göre Hasan, Zührî, Ahmed, İshak ve Şafiî'nin görüşleri bu merkezdedir. Nehaî ve Evzaî'ye göre akşam ve sabah namazları kılınmışsa sonraki cemaate iştirak edilmez, diğerlerinde iştirak edilir. Malik ve Sevrî ise, akşam namazından sonra, tekrar cemaate uymanın mekruh olduğunu söylerler.

 

Hanefîlere göre sabah, ikindi ve akşam namazlarından birini tek ola­rak kılan bir kimse, sonra bir cemaate tesadüf ederse o cemaate iştirak ede­mez, diğer namazlarda nafile olarak iştirak edebilir. Darekutni’nin İbn Ömer'den rivayet ettiği bir hadiste Resulullah (s.a.v.) "Evinde namaz kıldığın zaman cemaate rastlarsan, akşam ve sabahın dışındakileri tekrar kıl" buyurur. Bu hadis-i şerif ile Nebi (s.a.v.)'in sabah namazından sonra güneş doğun­caya kadar, ikindiden sonra da güneş batıncaya kadar nafile, kılmaktan men etmesi Hanefîlerİn görüşünü te'yid etmektedir. Hattabî'nin bildirdiğine gö­re kılınan hiçbir namazın iadesinin mekruh olmadığını söyleyenler bu hadis­leri şu şekilde te'vil etmişlerdir:

 

a. Bu vakitlerde namaz kılmanın nehyedilmesinden maksat, sebebsiz yere, yeni bir cemaat fiilen söz konusu olmadan nafile kılmaktır.

 

b. Adı geçen hadisler, bu babın hadisi ile nesh edilmiştir. Yezid b. Ca-bir'in hadisi daha sonra varid olmuştur. Çünkü o Veda Haccına iştirak et­miştir.

 

Bezlü'I-Mechud sahibi, sabah ve ikindiden sonra namaz kılmayı nehyeden hadislerin Yezid b. Cabir hadisi ile neshedildiğini kabul etmemektedir. Neshe delalet eden bir delil olmadığını, Yezid b. Cabir'in veda haccında bu­lunmasının bu hadisin sonradan varid olduğuna delalet edemeyeceğini söyler.