بَاب مَا
جَاءَ فِي
السَّدْلِ
فِي الصَّلَاةِ
85. Namazda Elbiseyi
Yerde Sürünecek Kadar Sarkıtmak
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْعَلَاءِ
وَإِبْرَاهِيمُ
بْنُ مُوسَى
عَنْ ابْنِ
الْمُبَارَكِ
عَنْ الْحَسَنِ
بْنِ
ذَكْوَانَ
عَنْ
سُلَيْمَانَ
الْأَحْوَلِ
عَنْ عَطَاءٍ
قَالَ
إِبْرَاهِيمُ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ
رَسُولَ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ نَهَى
عَنْ
السَّدْلِ
فِي
الصَّلَاةِ
وَأَنْ
يُغَطِّيَ
الرَّجُلُ
فَاهُ قَالَ
أَبُو دَاوُد
رَوَاهُ عِسْلٌ
عَنْ عَطَاءٍ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
نَهَى عَنْ
السَّدْلِ
فِي الصَّلَاةِ
Ebu Hureyre'den rivayet
edildiğine göre, Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namazda elbisenin yere
sarkıtılması ve erkeğin ağzını örtmesini yasaklamıştır.
Ebu Davud dedi ki: Bu
hadisi bir de İsa, Ata yoluyla Ebu Hureyre’den "Nebî (s.a.v.) namazda
elbiseyi yere sarkıtmaktan nehyetmiştir" şeklinde rivayet etmiştir.
Diğer tahric: Tirmizî,
salat; Ahmed b. Hanbel,II, 295, 341, 345, 348.
AÇIKLAMA: "Sedl; sarkıtmak" kelimesi üzerinde
lügat ve hadis alimleri çeşitli görüşler
ortaya atmışlardır.
Bunlardan
Hattabî "sedl", elbiseyi yere değecek şekilde salıvermektir,
demiştir. Hattabî bu sözüyle sedl ile isbfil arasında bir fark görmediğini ifade
etmiştir.
Ebu
Ubeyde'ye göre ise, bu kelimenin manası, Önü açık kalacak şekilde elbiseyi
iki tarafa salıvermektir. Eğer öndeki
açıklığı kapatacak şekilde elbisenin yanlarını önünde kavuşturacak olursa sedl
sayılmaz.
Hanefî
alimlerinden İbn Hümam da sedPi şöyle tarif etmiştir: "sed! insanın pek
çok kişilerin yaptığı ve adet haline getirdiği gibi peştemal veya benzeri
elbiseleri (üzerine giymeden veya usulüne göre düğmelemeden) omuzuna
atıvermektir. Elbiseyi böyle omuzuna alan kimsenin namaz esnasında bu elbiseyi
çıkarması gerekir."
İbn
Hümam'ın bu sözlerinden ''sedl" kelimesiyle, günümüzde bazı kimselerin
yaptığı gibi ceket veya pardüsülerin giyilmeden omuzlarına atılmasının kasd
edildiği anlaşılıyor.
îbn
Esîr bu kelime üzerinde en-Nihaye'de iki görüş ileri sürmüştür:
1.
Kişinin bir elbiseye bürünmesi ve kollarını içeride bırakarak rüku ve secdeye o
şekilde varmasıdır.
2.
Peştamalın ortasını başın üzerine koyup (iki ucunu omuzlarda birleştirmeksizin)
sağından ve solundan aşağı sarkıtmaktır.
Nitekim
Süyütî, Beyhakî, el-Herevî, Ebu Ishak, îbn Kudame, Hanefî alimlerinden
el-Merginanî ve ez-Zeylaî de îbnu'I-Esîr'in birinci görüşünü tercih
etmişlerdir.
Hattabî'nin
beyanına göre, bazı alimler namaz esnasında "sedl" de bir sakınca
görmemişlerdir. Ata, Mekhul, Zührî, el-Hasen ve. ibn Sirin bunlardandır.
Aynı
şekilde îmam Malik de bunda bir sakmca görmemektedir.
Bu
alimlerin bu kıyafette namaz kılmanın caiz olduğunu söyledikleri halde namaz
dışında böyle kıyafetle gezmenin doğru olmadığını söylemelerine sebep şudur:
Namaz esnasında insan bir noktada sabit kaldığından bu kıyafet namaz
içerisinde insana bir böbürlenme duygusu vermez. Namaz dışında ise, bu kıyafet
sahibine büyüklenme duygusu vereceğinden nehyedilmiştir.
Süfyan
es-Sevrî bu kıyafetle namaz kılmayı mekruh görürdü, imam Şafiî ise, namaz
içinde ve dışında bu kıyafetin mekruh olduğunu söylerdi.
Ahmed
b. Hanbel'e göre ise, Sedl'in namazda mekruh oluşu, bu sarkıtılan elbisenin
altında başka elbise olmamasına bağlıdır. Şayet elbisenin altında, ikinci bir
elbise varsa mekruh değildir. Bezlu'I-Mechud sahibi, Bedayi' -den naklen
şunları söylüyor: "Hanefî mezhebinde ise bu kıyafetle namaz kılmak
mekruhtur.”[bk.Bezhı'l-Mechudl,
IV, 309]
Şevkanî
ise, Neyl'de şunları söylüyor: "Hadis-i şerifi sedl kelimesinin bütün bu
manalarıyla tefsir etmek mümkündür. En sağlam olan yol da budur."
Hadis-i
şerifte geçen "ağzı kapamak"tan maksat, eski Arapların yaptığı gibi
ağzı yaşmakla sararak kapatmaktır. Bu hal mecusîlerin ateşe tapınma anındaki
hallerine benzediğinden yasaklanmıştır.
Bezi
sahibinin beyanına göre, ağzı bu şekilde kapamak, okumaya engel olacağı için de
sakıncalıdır. Reddü'l-Muhtar'dan ve Tahavi’de hanefî imamlarının bu konudaki
görüşleri nakledilirken namazı böyle ağzı kapalı kılmanın mekruh olduğu ifade
edilmiştir. Esnemeden dolayı ağzı elle kapatmakta ise, bir sakınca yoktur.
Bu
konuda fazla bilgi için 637. hadisin şerhine de bakılabilir.