بَاب
الدُّنُوِّ
مِنْ
السُّتْرَةِ
106. Namaz Kılan
Kimsenin Sütreye Yakınlığı
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الصَّبَّاحِ
بْنِ
سُفْيَانَ
أَخْبَرَنَا
سُفْيَانُ ح و
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ أَبِي
شَيْبَةَ
وَحَامِدُ
بْنُ يَحْيَى
وَابْنُ
السَّرْحِ
قَالُوا
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ صَفْوَانَ
بْنِ
سُلَيْمٍ
عَنْ نَافِعِ
بْنِ جُبَيْرٍ
عَنْ سَهْلِ
بْنِ أَبِي
حَثْمَةَ يَبْلُغُ
بِهِ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ إِذَا
صَلَّى أَحَدُكُمْ
إِلَى سُتْرَةٍ
فَلْيَدْنُ
مِنْهَا لَا
يَقْطَعْ الشَّيْطَانُ
عَلَيْهِ
صَلَاتَهُ
قَالَ أَبُو
دَاوُد
رَوَاهُ
وَاقِدُ بْنُ
مُحَمَّدٍ
عَنْ
صَفْوَانَ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ سَهْلٍ
عَنْ أَبِيهِ
أَوْ عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ سَهْلٍ
عَنْ
النَّبِيِّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
بَعْضُهُمْ
عَنْ نَافِعِ
بْنِ جُبَيْرٍ
عَنْ سَهْلِ
بْنِ سَعْدٍ
وَاخْتُلِفَ
فِي
إِسْنَادِهِ
Sehl b. Ebi Hasme, Nebi
(Sallallahu aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu haber vermiştir:
"Sîzden biriniz sütreye doğru namaz kıldığı zaman o'na yaklaşsın ki,
şeytan namazında o'na vesvese vermesin."
Ebu Davud dedi ki: Bu
hadisi(aynı zamanda) Vakid b. Muhammed, Safvan'dan (o da) Muhammed b. Sehl'den
(o da) babasından veya Muhammed b. Sehl (doğrudan doğruya) Nebi (Sallallahu
aleyhi ve Sellem)'den rivayet etmiştir. Bazıları da (bu hadisin) Nafi' b.
Cübeyr vasıtasıyla Sehl b. Sa'd'den (nakledildiğini) söylemiştir. Ve bu hadisin
senedinde ihtilaf edilmiştir.
Diğer tahric: Nesaî,
kıble; İbn Mace, ikame; Ahmed b. Hanbel IV, 2; Beyhakî, es-Sunenu'l-kubra, II,
272.
AÇIKLAMA: Hadis-i şeriften namaz kılmak isteyen kimsenin
önüne sütre dikmekle mükellef olduğu anlaşılmaktadır. Sütre koymak kişinin
istek ve arzusuna bırakılmış değildir. Çünkü hadis-i şerifte geçen "her ne
zaman” manasına gelen edatı, kişinin her namaz kılışında önüne sütre koyması
gerektiğini ifade eder. Bu sayede namaza şeytanın vesvesesinin karışması
önlenmiş olur. Bir başka açıdan şeytanın bazı kişileri aldatarak namaz kılan
kimsenin önünden geçirtmesi engellenmiş olur.
Bilindiği
gibi namaz kılan kimsenin önünden geçilince eğer namaz kılan kişinin önünü
kesen, kadın, eşek veya köpekse bazı alimlere göre bu kimsenin namazı
gerçekten bozulur. Bazılarına göre ise namazın özünü teşkil eden huzur ve huşu
bozulmuş olur.
Bazı
alimler de buradaki şeytandan maksat namaz kılan kimsenin önünden geçen her
yaratıktır. Çünkü Nebi (Sallallahu aleyhi ve Sellem) namaz kılan kimsenin önünden
geçen her yaratık için şeytan tabiri kullanmıştır, nitekim 697 numaralı hadis-i
şerifte gelecektir.
Sütreye
yakın durmanın hükmü mendubtur. Hanefi alimlerinden M.Zihni Efendi Ni'met-î
İslam'ın da, "Sünnet olan, sütreye yakın dumaktır" sözleriyle Hanefi
ulemasının bu mevzudaki görüşlerini dile getirmiştir.
Sütreye
yakınlığın ölçüsünü Ata, İmam Şafiî ve İmam Ahmed (r.a.) üç zira' olarakk
tesbit etmişlerdir. İmam Malik hiç bir ölçü getirmemiştir. Bazılarına göre bir
karış bazılarına göre de altı zira'dır.[el-Aynî, Umdetü'l-Karî, IV, 280]
Müellif
Ebu Davud hadisin sonundaki mütaleasmda bu hadisin zayıf olduğunu ifade etmiştir.
Burada
kadının eşek ve köpekle bir tutulduğu zannedilmemelidir. Çünkü eşekle köpeğin
namaz kılan kimsenin huzurunu bozma sebebi ile kadının bozma sebebi tamamen
ayrı şeylerdir. Eşekle köpeğin huzuru bozması yaratıIışlarındaki fevkalade
dikkat çekici özelliklerle ilgili iken, kadının huzur bozması onun cinsî
cazibesi ve erkekler için zaaf kaynağı olmasıyla ilgilidir. Namaz kılan bir
erkeğin önünden geçen bir kadının, o erkeğin içinde ne gibi fırtınalar
doğuracağını kimse kestiremez. Namazda gaye, İbadet olması, Allah'a bağlılık
ve Nebie sadakatle tabi olması hasebiyle, kadının geçmesi ile bütün bu
sevgiler kadın sevgi ve ilgisi ile karışırsa namazın hikmeti ortadan kalkacağı
malumdur. İşte bunda kadının zikredilmesi bundan başka bir şey ile tefsir
edemez. Nitekim 702 no'lu hadiste gelecektir.