SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 869 >>

بَاب مَا يَقُولُ الرَّجُلُ فِي رُكُوعِهِ وَسُجُودِهِ

146-147. Rüku'da Ve Secdede Ne Söylenir?

 

736 حَدَّثَنَا الرَّبِيعُ بْنُ نَافِعٍ أَبُو تَوْبَةَ وَمُوسَى بْنُ إِسْمَعِيلَ الْمَعْنَى قَالَا حَدَّثَنَا ابْنُ الْمُبَارَكِ عَنْ مُوسَى قَالَ أَبُو سَلَمَةَ مُوسَى بْنِ أَيُّوبَ عَنْ عَمِّهِ عَنْ عُقْبَةَ بْنِ عَامِرٍ قَالَ لَمَّا نَزَلَتْ فَسَبِّحْ بِاسْمِ رَبِّكَ الْعَظِيمِ قَالَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ اجْعَلُوهَا فِي رُكُوعِكُمْ فَلَمَّا نَزَلَتْ سَبِّحْ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى قَالَ اجْعَلُوهَا فِي سُجُودِكُمْ

 

Ukbe b. Amir'den; demiştir ki: [Fesebbih bismi Rabbikel Azim] (Vakıa 74) = "O halde Rabbini o büyük adiyle tesbih (ve tenzih) et" ayet-i kerimesi inince, Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem); "bunu rükunuzda söyleyin" buyurdu.

 

[Sebbih isme Rabbike'l-A'la] (A'la 1) = "Rabbinin o çok yüce adım tesbih (ve tenzih) et" ayeti inince de, "bunu da secdenizde söyleyin" buyurdu.

 

 

Diğer tahric: İbn Mace, ikame; Darimî salat; Ahmed, IV-155.

 

AÇIKLAMA:    

 

Hadis alimlerinin beyanına göre, "bunu secdenizde okuyunuz" cümlesi ile "bunu rükuunuzda okuyunuz" cümlesindeki "zamirlerinin mercii"[A'la 1] ayet-i kerimesiyle [Vakıa 74] ayet-i kerimesi değildir. Ancak bu ayet-i kerimelerin ihtiva ettikleri Cenab-ı Hakk'ın her türlü noksan sıfatlardan münezzeh ve kemal sıfatlarıyla muttasıf oluşuyla ilgili manadır. Bu mana Celaleyn ve Medarik tefsirlerinde şöyle ifade edilmiştir: "Rabbini ona layık olmayacak şey­lerden tenzih et." Beyzavî tefsirinde ise, şöyle ifade ediliyor: "Rabbinin adını sapık te'villerden, başkasına da o adı vermekten kaçın, onu en yüce bir ta­zım ile an." Gerçekten bu zamiri makablinde bulunan ayet-i kerimelere gön­dermek imkansızdır. Çünkü o zaman, rüku’ ve secdede bulunduğunuz zaman bu ayet-i kerimeleri okuyunuz" manası çıkar. Halbuki hiçbir zaman rüku ve secdede ayet-i kerime okunamaz. Bu sebeble Resul-i Ekrem (Sallallahu aleyhi ve Sellem) rüku'-da sadece; "Sübhane Rabbiyel azim" secdede ise, sadece "sübhane rabbiyel-a'la" derdi. Bu ayetleri okumazdı. Ayet-i kerimelerde bulunan  keli­mesi Bazı müfessirlere göre zaiddir, bazılarına göre değildir. Çünkü Cenab-ı Zulcelal'in zatı gibi ismi de her türlü noksanlıktan münezzehtir. Bu bakım­dan ismini de noksanlıklardan tenzih etmek gerekir. Aynı zamanda isim müscmmaya delalet eder. Tefsir-i Kebir sahibi Fahr-i r^zî'nin beyanına göre kelimesinin manası, "zatında ve sıfatında kamil" demektir. ise "sadece sıfatında kamil" demektir. "Kebir" kelimesi ise, sade­ce "/atında kamil" demektir. "Sübhane Rabbiyel-azîm" cümlesinin rüku'a, "Sübhane Rabbiyel' a'la" cümlesinin de secdeye tahsis edilişinin hikmeti hadis alimleri tarafından şöyle açıklanmaktadır: İnsanın en şerefli organı olan al­nım Allah'ın huzurunda yere koyması anlamına gelen secde mutlak eğilmekten ibaret olan rüku'dan daha faziletlidir. Bu sebeple mutlak bir tevazudan iba­ret olan rüku'a mutlak azameti ifade eden  kelimesi tahsis edilmiş, tevazünün son haddi olan secdeye ise, "ism-i tafdil sigası" olan ke­limesi tahsis edilmiştir.

 

Hattabî'nin beyanına göre bu hadis, rüku' ve secdede teşbih etmenin farz olduğuna delalet etmektedir. Çünkü bu hadiste Allah'ın emri ile Resu­lünün beyanı birleşmiştir. Bu bakımdan rüku ve secdede teşbihleri terketmek caiz değildir. Nitekim İshak b. Rahuye de bu görüştedir. Ahmed b. Hanbel'e göre bu teşbihleri okumak ve rükudan doğrulunca "semiallahu limen h anı ide h, Rabbena lekel-hamd" demek vacibdir. Bile bile terk edilirse namaz fasit olur. Unutularak terk edilirse, sehv secdesi gerekir.

 

İmam Şafii, Malik, Ebu Hanife ve ulemanın büyük çoğunluğuna göre ise, rüku ve secdedeki tesbihat vacib değil, sünnettir. Delilleri ise, Müsî' ha­disi (namaz kılmayı beceremeyen kimse ile ilgili hadis) diye bilinen 856 nu­maralı hadistir. Çünkü bu hadiste Resul-i Ekrem karşısındaki şahsın ihtiyaçtan dolayı namazın butun farzlarını açıkladığı halde rüku ve secde teşbihlerin­den bahsetmemiştir. Şayet bu tashihler farz olsaydı, onları da açıklaması ge­rekirdi. Çünkü bu açıklayışı esnasında namazın farzlarından bir tanesini bile eksik bırakması onun tebliğ görevine aykırıdır. Bu sebeble "ihtiyaç anında beyanı te'hir etmek caiz değildir" sözü bi kaide olmuştur. Öyleyse Müsî1 hadisinde rüku' ve secde teşbihlerinden bahsedilmediğine göre bu teşbihler farz değil, sünnettir.