بَاب
اللُّبْسِ
لِلْجُمُعَةِ
212-213. Cuma Îçin
Giyinmek
حَدَّثَنَا
الْقَعْنَبِيُّ
عَنْ مَالِكٍ عَنْ
نَافِعٍ عَنْ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
عُمَرَ أَنَّ
عُمَرَ بْنَ
الْخَطَّابِ
رَأَى حُلَّةً
سِيَرَاءَ
يَعْنِي
تُبَاعُ عِنْدَ
بَابِ
الْمَسْجِدِ
فَقَالَ يَا
رَسُولَ
اللَّهِ لَوْ
اشْتَرَيْتَ
هَذِهِ
فَلَبِسْتَهَا
يَوْمَ
الْجُمُعَةِ
وَلِلْوَفْدِ
إِذَا
قَدِمُوا
عَلَيْكَ
فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّمَا
يَلْبَسُ
هَذِهِ مَنْ
لَا خَلَاقَ
لَهُ فِي الْآخِرَةِ
ثُمَّ
جَاءَتْ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
مِنْهَا حُلَلٌ
فَأَعْطَى
عُمَرَ
حُلَّةً
فَقَالَ عُمَرُ
كَسَوْتَنِيهَا
يَا رَسُولَ
اللَّهِ
وَقَدْ
قُلْتَ فِي
حُلَّةِ
عُطَارِدَ مَا
قُلْتَ
فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
إِنِّي لَمْ
أَكْسُكَهَا
لِتَلْبَسَهَا
فَكَسَاهَا
عُمَرُ أَخًا
لَهُ
مُشْرِكًا
بِمَكَّةَ
Abdullah b. Ömer
(r.a.)'den; rivayet edildiğine göre: Ömer b. el-Hattâb (r.a.), -cami'nin
kapısında satılanı kast ediyor-ibrişimden bir hülle görüp: Ya Resûlullah! Şu
hülleyi alıp da cuma günleri ve sana elçiler geldiğinde giysen, dedi. Buna
karşılık Resûlullah: "Bunu sadece âhirette nasibi olmayanlar
giyerler" buyurdu. Sonra Hz. Nebi'e o hüllelerden geldi. O da bir tanesini
Hz. Ömer'e verdi. Ömer: Ya Resulallah! Sen Utarid'in hüllesi hakkında,
"(onu âhirette nasibi olmayan giyer" şeklindeki) sözlerini söylediğin
halde, şimdi bana giydiriyorsun, dedi.
Nebi (Sallallahu aleyhi
ve Sellem): "Ben bunu sana giyesin diye vermiyorum" buyurdu. Ömer de
o hülleyi Mekke'deki müşrik kardeşine gönderdi.
İzah:
Buhârî, cuma, hibe;
Müslim, libâs; Nesâî, cuma, ziynet; ibn Mâce, libâs; Muvatta' Libas; Ahmed b.
Hanbel, II, 20, 103.
Hülle: Bir parçası
göbekten alta bir parçası da göbekten yukarıya giyilen fakat aynı kumaştan
yapılan iki parçalı bir elbisedir. Ekseriyetle kıymetli kumaştan yapılır.
Siyerâ: Saf ipekten
yapılan kumaşa denildiği gibi içerisinde ipek karışımı olan kumaşlara da
denir. Îbnu'l-Esîr'in ifâdesine göre, önceki mana daha çok sonraki âlimlerin
anlayışıdır.
Hadis-i şeriften
anladığımıza göre, Hz. Ömer mescidin kapısının yanında ipekten elbiseler satan
bir adama rastlamış ve Hz. Nebi'e gelerek cuma günleri ve kendisine elçi
geldiğinde giymek üzere bir tane satın almasını istemiştir. Fakat Hz. Nebi
ipeğin erkekler için caiz olmadığını bildirmek için "Onu atnak âhirette
nasibi olmayanlar giyer" buyurmuştur. Bir müddet sonra Hz. Nebi kendisine
gelen aynı tip elbiselerden birisini de Hz. Ömer'e göndermiştir. Buhârî'deki
bir rivayete göre Efendimiz aynı elbiselerden birini Usâme b. Zeyd'e birisini
de Hz, Ali'ye vermiştir.
Buhârî'nin Cerîr b.
Hazm'den yaptığı rivayetten anladığımıza göre Hz. Ömer o elbiseyi alıp
Efendimizin yanına gelmiş ve onun evvelki sözünü hatırlatarak bu elbiseyi
kendisine göndermesinin sebebini sormuştur. Buna karşılık Hz. Nebi insanın
eline geçen şeyi sadece kendisinin kullanmasının şart olmadığını, bir başkasına
verebileceğini, satıp paraya tahvil etmesinin de mümkün olduğunu söylemiş o da
Mekke'de bulunan müşrik bir kardeşine göndermiştir. Nesâî'nin rivayetinde Hz.
Ömer'in bu kardeşinin adının Osman b. Hakîm olduğu ve Ömer'in ana-bir kardeşi
olduğu kaydedilmektedir. Süt kardeşi olduğunu söyleyenler de vardır.
Hz. Ömer müşrikin fer'î
hükümlerle muhatab olmadığını bildiği için kendisi için giyilmesi caiz olmayan
elbiseyi ona göndermiştir.