DEVAM: 22. Nebi
(s.a.v.) Gece Hangi Saatlerde (Namaza) Kalkardı?
حَدَّثَنَا
هِشَامُ بْنُ
عَمَّارٍ
حَدَّثَنَا
الْهِقْلُ
بْنُ زِيَادٍ
السَّكْسَكِيُّ
حَدَّثَنَا
الْأَوْزَاعِيُّ
عَنْ يَحْيَى
بْنِ أَبِي
كَثِيرٍ عَنْ
أَبِي
سَلَمَةَ
قَالَ
سَمِعْتُ
رَبِيعَةَ بْنَ
كَعْبٍ
الْأَسْلَمِيَّ
يَقُولُ
كُنْتُ أَبِيتُ
مَعَ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
آتِيهِ
بِوَضُوئِهِ
وَبِحَاجَتِهِ
فَقَالَ
سَلْنِي
فَقُلْتُ
مُرَافَقَتَكَ
فِي
الْجَنَّةِ
قَالَ أَوَ
غَيْرَ
ذَلِكَ قُلْتُ
هُوَ ذَاكَ
قَالَ
فَأَعِنِّي
عَلَى نَفْسِكَ
بِكَثْرَةِ
السُّجُودِ
Ebû Seleme'den; demiştir
ki: Ben Rabî'a b. Ka'bi'l-Eslemî'yi şöyle derken işittim: Resûlullah sallallahu
aleyhi ve sellemle birlikte geceliyordum. Kendisine abdest suyunu ve (bu anda)
ihtiyacı olan şeyleri getirdiğimde bana: "Benden iste!" dedi, ben de:
Cennette seninle beraber olmayı (istiyorum) dedim. “Bundan başka bir şey
(istesen)?" buyurdu. Ben de: Dileğim budur, dedim. "Öyleyse çok secde
etmek suretiyle nefsin için bana yardımcı ol," buyurdu.
İzah:
Müslim, salât; Nesâî,
tatbik; Ahmed b. Hanbel, IV, 59.
Burada geçen
"secde" kelimesiyle kast edilen hamazdır.Secdenin çokluğundan maksat,
secdenin uzun olması değil, namazın ve ibâdetin çok olmasıdır. Ancak nefsin
gururunu kıran ve onu islâh eden en te'sirli âmil secde olduğu için, namaz
yerine secde zikr edilmiştir. Çünkü cennetteki yüksek makamlara erişebilmek
için nefsin ıslâhı şarttır.
Bu da çok namaz kılıp,
çok çok secdeye varmakla mümkündür. Nitekim "nefsin için bana yardımcı
ol" sözü, Cennette yüksek makamlara erişebilmek için nefis tezkiyesinin ve
terbiyesinin ehemmiyetini en veciz bir şekilde ifâde etmekte ve "çok secde
etmek suretiyle" sözü de namazın ve secdenin nefis tezkiyesindeki
ehemmiyetine dikkat çekmektedir. Cenab-ı Nebi (s.a.v.) de bir hadis-i
şeriflerinde secdenin ehemmiyetini ifâde etmek için şöyle buyurmuşlardır:
"Herhangi bir kul Allah için bir secde yaparsa, o secde sebebiyle Allah
onun makamım bir derece yükseltir ve bir yanlış işini affeder."[bk.
Tirmizî, salat]
"Kulun Rabbine en
yakın olduğu hâl secde hâlidir."[Müslim, salât; Nesaî, mevâkît, tatbik;
Tirmizî, deâvât] Hz. Rabi'a'nın cennette Resûl-i Ekrem (s.a.v.) ile beraber
olmayı istemesi, aslında imkânsız olan bir şey değildir. Çünkü Cennette
Resûl-i Ekrem (s.a.v.)'le birlikte olmayı istemek her bakımdan ona müsâvî
olmayı istemek değildir. Fakat yine de Cennette Resûl-i Ekrem'le beraber olmayı
istemek ulaşılması çok zor olan bir makamı istemektir. İşte Hz. Rabi'a'nın
"Cennette seninle beraber olmayı istiyorum" sözüne karşılık olarak,
Resul-i Ekrem Efendimizin "Bundan başka birşey (istesen)?" demesi,
isteğin erişilmesi çok zor bir istek olduğunu beyân içindir. Bazılarına göre
ise, bu istek Cennette Resû-i Ekrem (s.a.v.)'le her bakımdan müsavi olmayı
istemek demektir. Bu ise imkânsızdır. Duada ise gerçekleşmesi mümkün olmayan
şeyleri istemek caiz değildir ve duanın âdabına aykırıdır. Resûl-i Ekrem
(s.a.v.); "Bundan başka bir şey (istesen)?" buyurmakla "elde
edilmesi mümkün olan birşey iste" demek istemişlerdir. Fakat gerçekte Hz.
Râbi'anın böyle imkânsız bir talepte bulunduğu düşünülemeyeceği gibi Resûl-i
Ekrem'in de onun duasını böyle değerlendirmiş olması düşünülemez. Belki Hz.
Rabi'a ulaşılması çok zor bir makam istemiştir. Resûl-i Ekrem (s.a.v.) de;
"ben senin bu makama erişmen için duâ edeceğim, sen de çok namaz kılarak
bana yardımcı ol" demek istemiştir.
Hanefî ulemâsından
Aliyyü'l-Kaarî'nin beyânına göre, böyle çok yüksek makamlara erişmesi için
sâdece dua etmek kâfi değildir. Aynı zamanda Hz. Nebi Efendimizin duasına da
ihtiyaç vardır. "Çok secde etmek suretiyle nefsin için bana yardımcı
ol" sözünde bu mânâya işaret vardır.