NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
سُلَيْمَانَ
الْأَنْبَارِيُّ
قَالَ قَالَ
وَكِيعٌ وَابْنُ
عُيَيْنَةَ
يَعْنِي
يَسْتَغْنِي
بِهِ
Muhammed b. Süleyman
el-Enbârî, dedi ki; Vekî ve İbn Üyeyne teğannî'den maksadın, istiğna (ihtiyaç
duymama, itibâr etmeme) olduğunu söylediler.
İzah:
Bu babın hadislerinde
geçen "tegannf'den anlaşılabilecek mânâların bir kaçını 1469 nolu hadisin
açıklamasında belirtmiştik. Bunlardan birisinin "Kur'an'la yetinip başka
bir şeye ihtiyaç duymamak" olduğu, orada ifade edilmişti. Bundan evvelki
rivayette Ebu Lübâbe'nin de bu son manayı anladığı belirtilmişti.
Üzerinde durduğumuz bu rivayet
de Vekî b. el-Cerrah ve Süfyan b. Üyeyne'nin de aynı manayı anladığını
göstermektedir. Zaten Ebu Davud'un bu rivayeti kitabına almaktaki maksadı, bu
anlayışa işaret etmektir. Ancak bu anlayışa göre istiğna (ihtiyaç duymamak)dan
maksad, gönlün zenginliğidir, fakirliğin karşılığı olan zenginlik değildir.
Çünkü maddi zenginlik (ihtiyaç duymama) Allah'ın ikram edeceği sayılı vak'alar
hariç, sadece Kur'an-t Ke-rim'le elde edilmez. Sonra bu hadis buradaki
teğanniyi maddi zenginlik olarak anlamaya hiç de müsait değildir. Çünkü o
zaman ifâdenin "Kur'an-ı Kerim okumak suretiyle dünya zenginliğini
istemeyen bizden değildir" manasını verecek şekilde olması gerekir ki bu,
mümkün değildir.
Ebu Ubeyd, Vekî' ve
Süfyan b. Uyeyne'nin tefsirlerini beğenip "tegan-nî'nin istiğna manasına
kullanıldığını arab şiirinden misaller getirerek isbat etmiştir, İbn Mes'ud'un
"Al-i İmrân suresini okuyan zengindir" manasına gelen sözü de Ebu
Ubeyd'in şahitleri arasındadır.
Daha önce de işaret
edildiği gibi bazı âlimler ise, hadisteki "teğannî" kelimesinin
istiğna (zenginlik ihtiyaçsızlık) ile tefsirini kabul etmemektedirler.
Taberi'nin naklettiğine göre Şafiî'ye İbn Uyeyne'nin yukarıda geçen te'vili
sorulduğunda buna razı olmamış, eğer Resulüllah (s.a.v.) bu sözüyle istiğnayı
kast etmiş olsaydı demez derdi. Efendimizin maksadı sadece sesi
güzelleştirmektir" demiştir.
îbn Battal, îbn Ebî
Müleyke, Abdullah b. el-Mübârek ve Nadr b. Şumeyl de Şafiî gibi tefsir
etmişlerdir. "Allah (c.c.) Kur'an okurken nağme yapan bir peygamberi dinlediği
gibi hiç bir peygamberi dinlememiştir" manasın-daki rivayet de bu anlayışı
desteklemektedir..." der Taberi, terennümün ancak güzel ses ve makamla
olabileceğini söyleyerek eğer teğannînin mânâsı istiğna olsaydı, o zaman
hadislerde ne sesini ne de açıktan okumanın zikredilmesine lüzum
kalmazdı" der. İbn Mâce'deki şu rivayet de Şafiî, Taberi ve îbn Battal'm
anlayışlarına yardımcı olmaktadır. Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Allah (c.c.)
güzel sesle Kur'an okuyan adamı şarkıcı kadının sahibinin o kadım
dinlediğinden çok daha fazla dinler."
Netice olarak
denilebilir ki, aslında arapçada tegannî kelimesi, hem Ve-kî ve Süfyan b.
Uyeyne'nin dedikleri gibi "istiğna", hem de Şafiî, Taberi ve İbn
Battal'in dedikleri gibi, sesi güzelleştirmek, makam yapmak mânâlarına gelir.
Ancak diğer rivayetler anılan kelimeyi sesi güzelleştirmek ve makam yapmak
manalarına almanın daha uygun olacağını göstermektedir. Bu kelimenin ifade
edebileceği tüm manaları birleştirerek "teğanniyi sesi güzelleştirip
açıktan hüzün verici bir makamla başka bir habere ihtiyaç duymadan kendisi ile
gönül zenginliği isteyip mal zenginliği umarak okumak şeklinde ifadelendirmek
de mümkündür. Ancak metin tercemeye bütün bunların yansıtılması mümkün
olmadığı için hadiste kelime tercüme edilmeden "tegannî yapmayan"
ifadesi kullanılmıştır.