NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
صَفْوَانُ
بْنُ صَالِحٍ
حَدَّثَنَا
الْوَلِيدُ
بْنُ
مُسْلِمٍ
حَدَّثَنَا
سُفْيَانُ
عَنْ عُمَرَ
بْنِ يَعْلَى
فَذَكَرَ
الْحَدِيثَ
نَحْوَ
حَدِيثِ
الْخَاتَمِ
قِيلَ
لِسُفْيَانَ
كَيْفَ
تُزَكِّيهِ قَالَ
تَضُمُّهُ
إِلَى
غَيْرِهِ
Ömer b. Ya'lâ bu hadisi yüzük
(1565.) hadisi gibi anlatmıştır. Süfyân'a:
Onun zekatını o (kadın)
nasıl verir? denildi. O da:
Onu başkasına ekler,
dedi.
İzah:
Ahmed b. Hanbel,
IV-171.
Yüzük hadisinden
maksat, bir önceki Hz.Âişe hadisidir.Yanı
Ömer b. Yala,
rivayet ettiği hadisi
Hz.Aışe nın
hadisi gibi nakletti.
Ömer b. Ya'lâ, hadisi
anlatınca Hz.Âişe'nin yüzüğünün nisaba ulaşmadığı hususu, orda bulunanların
dikkatini çekmiş bu sebeble Süfyân-es Levrî'ye onlar tarafından "nisaba
ulaşmadığı halde Hz. Âişe o yüzüğünün nasıl zekâtını veriyor?" diye
sorulmuştu. Süfyan es-Sevrî cevaben; "O yüzüğünü sahip olduğu başka
ziynet eşyasına veya altın gümüş parasına ekliyordu. Böylece diğerleri ile
beraber nisaba eriyordu" demiştir.
Bu hadisi Beyhakî
es-Sünenü'1-Kübrâ'da merfu olarak rivayet etmiştir.
"Ömer b.
Ya'lâ" bazı nüshalarda "Amr b. Ya'lâ" diye geçmektedir. Doğrusu
birincisidir. Ahmed b. Hanbel, İbn Maîn, Nesâî, Ebû Hatim ve es-Sâcî onun
münkerü'l-hadis, Dârekutnî de metrûkü'l-hadis olduğunu söylemişler, Ukaylî da
onu zayıf râvilerden saymıştır.
Bu hadisten de ziynet
eşyasının zekata tabi olduğu ve nisaba ulaşmadığı takdirde diğerlerine ekleyip
öyle verileceği anlaşılmaktadır.