SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

MENASİK BAHSİ

<< 1815 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا أَحْمَدُ بْنُ حَنْبَلٍ حَدَّثَنَا وَكِيعٌ حَدَّثَنَا ابْنُ جُرَيْجٍ عَنْ عَطَاءٍ عَنْ ابْنِ عَبَّاسٍ عَنْ الْفَضْلِ بْنِ عَبَّاسٍ أَنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ لَبَّى حَتَّى رَمَى جَمْرَةَ الْعَقَبَةِ

 

el-Fadl b. Abbâs'dan rivayet edildiğine göre;

 

Resûlullah (s.a.v.) cemre-i akabe'de taşları atıncaya kadar telbiyeye devam etmiştir.

 

 

İzah:

Buhârî, hac; Müslim, Hac; Nesâî, menâsik; İbn Mâce, menâsik; Tirmizî, hac

 

Bilindiği gibi remy, atmak demektir. Cim harfinin esresiyle olan cimâr, "cemrenin" çoğuludur.Kâmûs tercümesinde açıklandığına göre, cemre diye ateş parçasına denildiği gibi, ufacık taş parçalarına da "cemre" denir. Misbâlı sahibinin açıklamasına göre "cemre" küçük taş yığını demektir. Bu mânâya göre cemre "küçük taşların toplandığı yer" demektir. Çoğulu "cemerât" gelir.

 

Buna göre "remy-i cimâr" terkibi ufacık taşlar atmak anlamına gel­diği gibi, cemrelere küçük taş atmak anlamına da gelir. Burada masdar mef ûlüne muzâftır. [M. Zihnî Efendi, Nimet-i İslâm, s. 623.]

 

Bu hadis Nesâî'nin rivayetinde; "Resûlullah'ın terkisinde bulunuyor­dum. Akabe cemresini taşlayıncaya kadar telbiyesini duydum, onu taşla­yınca telbiyeyi de kesti" şeklinde geçiyor.