NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْعَلَاءِ
أَخْبَرَنَا
ابْنُ
الْمُبَارَكِ
عَنْ مَعْمَرٍ
عَنْ
الزُّهْرِيِّ
أَنَّ
عُثْمَانَ إِنَّمَا
صَلَّى
بِمِنًى
أَرْبَعًا
لِأَنَّهُ
أَجْمَعَ
عَلَى
الْإِقَامَةِ
بَعْدَ الْحَجِّ
Zührî'den rivayet olunduğuna
göre Osman (r.a.) hacdan sonra (Minâ'da bir süre) ikâmet etmeye kesin karar
verdiği için Minâ'da (dört rekatlı namazları) dört rekat (olarak) kılmıştır.
İzah:
Kütüb-i sitte
sahiplerinden sadece Ebû Dâvûd rivayet etmiştir.
Bu haber "Hz.-Osman'
Mekke'de evlendiği Tâif'te mal-mülk
edindiği ve bu
sebeple hacdan sonra
Medine'ye dönmeden önce Mekke'de bir süre kalmaya kesin karar yerdiği
için Mekke'de ikâmet ettiği müddetçe dört rekath namazları kısaltmadan
kılmıştır" diyen Hanefî ulemâsının delilidir. Bu görüşte olan Hanefî
ulemasına göre Mekke'de evlendiği için orası kendisinin vatan-ı aslîsi
olmuştur.
Her ne kadar bu görüş
ilende gelecek olan, "Muhacirler Veda tavafından sonra Mekke'de sadece üç
gün kalabilirler." anlamındaki 2022 numaralı hadis-i şerife zahiren
aykırı düşmekte ise de 2022 numaralı hadisin hükmü Mekke'nin Fethinden önceki
zamanlar için geçerlidir. Mekke'nin fethinden sonra bu hadisin hükmü
yürürlükten kaldırılmıştır. Şafiî ulemâsından îmanı Nevevî'de bu mevzuda,
"muhacirlerin Mekke'de bir süre ikâmet etmesinde hiçbir sakınca yoktur.
Muhacirler için haram olan Mekke'ye yerleşmek ve orayı yurt (vatan-ı
aslî)edinmektir. Bazılarına göre Mekke'yi yurt edinmekte de bir sakınca
yoktur.. Muhacirlerin Mekke'de ikâmet etmelerini nehyeden hadisin hükmü,
Mekke'den.Medine'ye hicret etmenin farz olduğu fetih öncesi dönemlerine
aittir." diyor.[Fethu'l-Bârî, VIII, 269.] Konumuzu teşkil eden bu haber
munkatı' denilen zayıf hadis çeşitlerindendir. Çünkü bu hadisin râvilerinden
olan Zührî'nin Hz. Osman'a erişmediği bilinen bir gerçektir.