NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْوَاحِدِ
بْنُ غِيَاثٍ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عَمْرٍو
عَنْ أَبِي
سَلَمَةَ عَنْ
أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ أَبَا
هِنْدٍ حَجَمَ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فِي
الْيَافُوخِ
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
يَا بَنِي
بَيَاضَةَ
أَنْكِحُوا
أَبَا هِنْدٍ
وَأَنْكِحُوا
إِلَيْهِ
وَقَالَ
وَإِنْ كَانَ
فِي شَيْءٍ
مِمَّا
تَدَاوُونَ
بِهِ خَيْرٌ
فَالْحِجَامَةُ
Ebû Hureyre (r.a.)'dan rivayet
olunduğuna göre,
Ebû Hind, Peygamber
(s.a.v.)'in başının üst kısmından kan almış. Bunun üzerine Peygamber (s.a.v.)
(şöyle) buyurmuş:
"Ey Beyaza
oğulları, Ebü Hind'i (kızlarınızla) evlendiriniz. Onun (kızlarıy)la da evleniniz.
Sizin kendisiyle tedavi olacağınız şeyler içerisinde hayırlı olan birşey varsa
o da kan aldırmaktır.”
İzah:
Heysemi
Mecmeu’z-Zevâid, IX, 377.
Ebû Hind'in asıl ismi
"Abdân"dır. Yesâr ve Salim olduğuna dâir de rivayetler vardır.
Ensârdan "Beyaza" denilen bir ailenin, ya da bir kavmin hürriyetine
kavuşturduğu azatlı bir köle idi ve mesleği haccâmlık (kan alıcılık)tı. Hz.
Peygamberden de zaman zaman kan alırdı. Bir defasında Peygamber Efendimiz onun
hakkında "Kim Allah'ın, kalbine imânı yerleştirdiği bir kimseyi görme
arzusundaysa, Ebû Hind'e baksın" buyurarak onu medhetmişti.[bk. Heysemi,
Mecmeu'z-Zevâid, IX, 377.]
Ebû Hind'in, bunca
meziyyetlerine rağmen geçmişte bir köle olduğu ve haccâmlıkla meşgul bulunduğu
için çevresi tarafından onunla evlenmeye ve kızlarını almaya rağbet
edilmeyeceği endişesiyle Fahr-i Kainat Efendimiz, bir münâsebet düşürüp Ebû
Hind'in mesleğini küçümseyerek kızlarını almaktan ve ona kız vermekten
kaçınmamalarını, kendisinin son derece imanlı bir kimse, mesleğinin de son
derece hayırlı bir meslek olduğunu onlara ilân etmiştir.