NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
هَارُونُ
بْنُ زَيْدِ بْنِ
أَبِي
الزَّرْقَاءِ
حَدَّثَنَا
أَبِي حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ رَاشِدٍ
عَنْ مَكْحُولٍ
نَحْوَ
خَبَرِ
سَهْلٍ قَالَ
وَكَانَ
مَكْحُولٌ
يَقُولُ
لَيْسَ
ذَلِكَ لِأَحَدٍ
بَعْدَ
رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
(2111 nolu hadîs olan)
Sehl hadîsinin bir benzeri de Mekhûl'den (rivayet olunmuştur. Bu hadîsi
Mekhûl'den nakleden Muhammed b. Râşid) dedi ki:
"Mekhûl (şöyle)
derdi:
Bu (tatbikat) Resûlullah
(s.a.v.)'den sonra hiçbir kimse için (geçerli) değildir."
İzah:
Sadece Ebû Dâvud rivayet
etmiştir.
Üzerinde bulunduğumuz
bâbm birinci hadîsini teşkîl eden 2111 numaralı hadis, Mekhûl'den de rivayet
olunmuştur. Ancak söz konusu hadîsi Mekhûl'den nakleden Muhammed b. Râşid
hadîsin sonuna Mekhûl'ün hadîs hakkındaki şu görüşünü de ilâve ediyor:
"Evlenecek olan bir erkeğin evlenmek istediği kadına vereceği mehrin yerine
ona Kur'an'dan bir sûre veya âyet öğreterek o kadınla evlenmesinin caiz olması
sadece, hadîste sözü geçen şahsa mahsûs özel bir durumdur. Resûlullah
(s.a.v.)'in bu özel uygulamalarından sonra, artık böyle bir uygulama hiçbir
kimse için caiz değildir."
Görüldüğü gibi bu görüş
Mekhûl'ün şahsi kanaatından ibarettir. Mekhûl "Bunlardan ötesini, iffetli
yaşamak, zînâ etmemek şartıyla mallarınızla istemeniz size helâl
kılındı."[Nisâ 24] âyeti kerîmesine bakarak, örfen mal sayılamayacak olan
şeylerin mehir olamayacağı düşüncesiyle Kur'an'dan bir sûre veya âyet
Öğretmenin mehir yerini tutamayacağı hükmüne varmış ve hadîste anlatılan
hadisenin de özel bir durum olduğunu söylemiştir.
Ancak Mekhûrün bu
görüşü "Resûl-i Ekrem'in herhangi bir uygulamasının, belli bir şahsa ait
özel bir uygulama olduğuna hükmedebilmek için bir delîle dayanılması gerekir.
Burada ise böyle bir delîl mevcut değildir," denilerek reddedilmiştir.
Ayrıntılı bilgi için 2109 ve 2111 numaralı hadîs-i şeriflerin açıklamalarına
müracâat edilebilir.