NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
الْمُثَنَّى
حَدَّثَنَا
عُثْمَانُ
بْنُ عُمَرَ
أَخْبَرَنَا
عَلِيٌّ
بِإِسْنَادِهِ
وَمَعْنَاهُ
بِلَا
إِخْبَارٍ
قَالَ ابْنُ
عَبَّاسٍ
بَقِيَتْ
لَكَ
وَاحِدَةٌ
قَضَى بِهِ رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
قَالَ
أَبُو دَاوُد
سَمِعْت
أَحْمَدَ
بْنَ حَنْبَلٍ
قَالَ قَالَ
عَبْدُ
الرَّزَّاقِ قَالَ
ابْنُ
الْمُبَارَكِ
لِمَعْمَرٍ
مَنْ أَبُو
الْحَسَنِ
هَذَا لَقَدْ
تَحَمَّلَ
صَخْرَةً
عَظِيمَةً
قَالَ أَبُو
دَاوُد أَبُو
الْحَسَنِ
هَذَا رَوَى
عَنْهُ
الزُّهْرِيُّ
قَالَ
الزُّهْرِيُّ
وَكَانَ مِنْ
الْفُقَهَاءِ
رَوَى
الزُّهْرِيُّ
عَنْ أَبِي
الْحَسَنِ
أَحَادِيثَ
قَالَ أَبُو
دَاوُد أَبُو الْحَسَنِ
مَعْرُوفٌ
وَلَيْسَ
الْعَمَلُ
عَلَى هَذَا
الْحَدِيثِ
Osman b. Ömer de Ali (b.
el-Mübârek vasıtasıyla önceki 2187. hadisi Yahya b. Ebi Kesir)'den ahberanî
lâfızını kullanmadan aynı sened ve mana ile rivayet etmiştir. (Bu rivayete
göre) îbn Abbas (şöyle) demiştir:
"Senin için bir
(talak hakkı) daha vardır. Rasûlullah (s.a.v.) de böyle hüküm vermiştir."
Sadece Ebû Dâvûd
rivayet etmiştir.
Ebu Dâvud dedi ki: Ben
Ahmed b. Hanbel'i (şöyle) derken işittim: "Abdurrezzak dedi ki;
Îbnu'l-Mübârek, Ma'mer'e (hitaben):
-Bu Ebu'l-Hasen de
kimdir? Vallahi o (bu hadisi îbn Abbas'-dan rivayet etmekle) büyük bir kaya
(kadar ağır bir günah) yüklenmiştir" dedi.
Ebu Dâvud dedi ki:
Ebu'l-Hasen, şu kendisinden ez-zührt'nin (hadis) rivayet ettiği kişidir. Zührî
onun fukahâdan biri olduğunu söylerdi ve ZührîEbu'l-Hasen'den (birçok) hadisler
rivayet etmiştir. Ebu'l-Hasen tanınmış bir kimsedir, (fakat) uygulama bu hadise
göre değildir.[bk. Nesâî, talak îbn Mâce, talak]
İzah:
Bu hadis Ali b.
el-Mübârek'e ulaşıncaya kadar Ahberanâ, haddessena gibi tâbirlerle rivayet
edilmişse de Ali b. el-Mübârek'ten yukarıda bulunan kimseler birbirlerinden
an'ane yoluyla rivayet etmişlerdir.
"Senin için bir
(talak) hakkı daha vardır" cümlesi, "artık karınla sen, hürriyetinize
kavuşturuldunuz, dolayısıyla boşama hakkı iki talaktan üçe çıktı sen bu
talakların ikisini kullandığına göre, bir talak hakkın daha vardır. İstersen
bununla karına döner, evlilik hayatını devam ettirebilirsin," demektir.
Nitekim İbn Abbâs ile Zahiriye ulemâsı bu görüştedirler, fakat önceki hadisin
şerhinde de ifâde ettiğimiz gibi, ulemânın büyük çoğunluğu bu uygulamanın; bir
insanın bir defada verdiği üç talakın bir talak sayıldığı dönemlere ait olduğu
görüşündedirler. Çünkü o dönemde köle de iki talak, hakkını bir anda verecek
olursa, bir sayılırdı. Dolayısıyla bir talak hakkı daha kalırdı. Sonradan
Rasûl-i (Ekrem bu uygulamayı yürürlükten kaldırmıştır. Binaenaleyh bir köle
cariye olan karısını boşadıktan sonra bir daha ona dönemez. İsterse ikisi de
hürriyetlerine kavuşmuş olsunlar.
Bu mevzuda İbn Rüşd de
şunları söylemektedir: Köleliğin talak sayısını azalttığında bir cemaat
"icma vardır" demişlerse de Ebu Muhammad b. Hazm ile zahirîlerden bir
cemaat buna muhaliftirler. Bunlar talak sayısı konusunda hür ile köle arasında
ayırım yapmamaktadırlar.,
Bu ihtilâfın sebebi,
halin zahiri ile kıyas arasında bulunan tearuzdur. Zira cumhur kölenin talakım
kölenin cezasına kıyas etmiştir. Çünkü kölenin şer'î cezasının hürün şer'î
cezasının yarısı olduğunda icma vardır. Zahirîlere göre ise, herhangi bir
hükümde köleyi istisna eden bir delil bulunmadıkça asıl olan serî teklifler
muvacehesinde hür ile köle arasında bir fark bulunmamasıdır. Delil de onlara
göre ya kitap ya sünnetten bir nass veyahut bunların zahiridir. Burada ise,
böyle bir delil bulunmadığına göre kölenin, asıl olan hükmü üzerinde kalması
gerekir. Öyle zannediyorum ki, talakı cezaya kiyasıetmek doğru değildir. Çünkü
hüre nisbetle köleye az ceza konulması, köle noksan olduğu için ona karşı fazla
sert davranmamak içindir.[Bidâyetü'l-Müctehid, II, 82-83 (Trc. A. Meylanî).]
Mevzumuzu teşkil eden
hadis bazı kaynaklarda şu anlama gelen lâfızlarla rivayet olunmuştur:
Bir köle (câriye olan)
karısını iki talakla boşadıktan sonra ikisi de azat edilmiştir. Bu erkek bu kadınla
tekrar evlenebilir mi? sorusu İbn Abbas (r.a.)'a sorulduğunda İbn Abbas:
Evet (evlenebilir)
dedi. Bunun üzerine îbn Abbas'a, Bu hükmü kimden (rivayet ediyorsun)? diye
soruldu. O da: Rasûlullah (s..a.) bununla hükmetti, diye cevap verdi.[İbn Mâce,
talak; Nesâî talak] Şevkânî'nin beyânına göre İbn Abbas (r.a.) ile birlikte
Câbir b. Abdullah, Ebu Seleme ve Katâde de câriye olan karısını iki talakla
boşayan bir köle, karısı ile birlikte hürriyetine kavuşacak olursa, karısına
dönebileceği görüşündedirler.[Neylü-l-evtar VII, 25.]
Hattabî de ulemanın
büyük çoğunluğunun görüşüne ters düştüğü için bu hadisin münker olduğunu,
dolayısıyla, câriye olan karısını boşayan bir kölenin karısı başka biriyle
evlenip de boşanmadıkça ona dönmesinin caiz olmayacağını söylemiştir.