NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُوسَى بْنُ
إِسْمَعِيلَ
حَدَّثَنَا
حَمَّادٌ عَنْ
هِشَامِ بْنِ
عُرْوَةَ
أَنَّ
جَمِيلَةَ
كَانَتْ
تَحْتَ
أَوْسِ بْنِ
الصَّامِتِ وَكَانَ
رَجُلًا بِهِ
لَمَمٌ
فَكَانَ إِذَا
اشْتَدَّ
لَمَمُهُ
ظَاهَرَ مِنْ
امْرَأَتِهِ
فَأَنْزَلَ
اللَّهُ
تَعَالَى
فِيهِ كَفَّارَةَ
الظِّهَارِ
Hişam b. Urve'den
rivayet edildiğine göre,
Cemile (ismiyle de
anılan Huveyle bint Mâlik) Evs b. es-Sâmit'in nikahı altında idi. (Evs)
kendisinde cinnet bulunan bir adamdı. Cinneti arttığı zaman karısına zihar
yapardı. Bunun üzerine noksan sıfatlardan münezzeh olan yüce Allah onun
hakkında zihar keffâreti (âyet-i kerimesini)
indirdi.
İzah:
Beyhakî,
es-Sünenii'l-kübrâ, VII, 382; Hakîm, el-Müstedrek, II, 481.
Hattâbi'nin beyânına
göre Hz. Evs b. es-Sâmit'in cinnetinden maksat, delilik
manasına gelen bir cinnet değil, kadınlara karşı taşıdığı cinnet
derecesindeki şehvetidir. Çünkü o delilik alâmetleri gösteren bir mecnun
olsaydı hakkında keffâret âyeti nazil olmazdı. Bazıları İbn Sa'd'ın
Tabakat'ında geçen "Onun bazan ayık hâlinde iken karısına kızarak gerçek
manada delilik alemetleri gösteren bir mecnun olduğunu söylemişlerdir. Fakat
birinci görüş daha kuvvetlidir. Nitekim 2213 numaralı hadis-i şernifde birinci
görüşü desteklemektedir. Hz. Evs hakkında nazil olan zihar keffâretiyle ilgili
âyet-i kerimeler şu mealdedirler: "Kadınlarına zihar edip, sonra
söylediklerinden dönenler, kanlarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyetine
kavuştursunlar. Size öğütlenen hüküm budur. Allah yaptıklarınızı haber
almaktadır. Buna imkân bulamayan(lar) temaslarından önce aralıksız olarak iki
ay oruç tutsunlar), buna da gücü yermeyen altmış fakiri doyursun.”[Mücâdele
3-4.]