NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ
مَعْمَرٍ
حَدَّثَنَا
أَبُو
عَامِرٍ
عَبْدُ
الْمَلِكِ بْنُ
عَمْرٍو
حَدَّثَنَا
أَبُو
عَمْرٍو السَّدُوسِيُّ
الْمَدِينِيُّ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
أَبِي بَكْرِ
بْنِ
مُحَمَّدِ
بْنِ عَمْرِو
بْنِ حَزْمٍ
عَنْ
عَمْرَةَ
عَنْ عَائِشَةَ
أَنَّ
حَبِيبَةَ
بِنْتَ
سَهْلٍ
كَانَتْ
عِنْدَ ثَابِتِ
بْنِ قَيْسِ
بْنِ
شَمَّاسٍ
فَضَرَبَهَا
فَكَسَرَ
بَعْضَهَا
فَأَتَتْ
رَسُولَ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
بَعْدَ
الصُّبْحِ
فَاشْتَكَتْهُ
إِلَيْهِ
فَدَعَا
النَّبِيُّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
ثَابِتًا
فَقَالَ خُذْ
بَعْضَ
مَالِهَا وَفَارِقْهَا
فَقَالَ
وَيَصْلُحُ
ذَلِكَ يَا
رَسُولَ
اللَّهِ
قَالَ نَعَمْ
قَالَ فَإِنِّي
أَصْدَقْتُهَا
حَدِيقَتَيْنِ
وَهُمَا
بِيَدِهَا
فَقَالَ
النَّبِيُّ
صَلَّى اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
خُذْهُمَا وَفَارِقْهَا
فَفَعَلَ
Aişe (r.anha)'den
rivayet edildiğine göre,
Habibe bint Sehl, Sabit
b. Kays'm nikâhı altında iken (sabit bir gün) onu dövmüş ve bir tarafını
kırmış. Bunun üzerine (Habibe) sabahleyin onu Nebi (s.a.v.)'e şikâyet etmiş.
Nebi (s.a.v.) de Sabit'i çağırıp:
"Onun mehrinin bir
kısmını alarak kendisini boşa" buyurmuş. Bunun üzerine (Sabit);
Bu caiz olur(mu?) ya
Rasûlallah! diye sormuş (Rasûl-i Ekrem);
"Evet"
cevabını vermiş. (Sabit de);
Ben ona mehir olarak iki
bahçe vermiştim ve şu anda bunlar onun elinde bulunuyor demiş. Bunun üzerine
Nebi (s.a.v.);
"Onları al da onu
boşa" buyurmuş. O da (öyle) yapmıştır.
İzah:
Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, VII, 315.
Bu hadis-i şerifte
"Hz. Habibe'nin kocasını Rasûl-i Ekrem'e şikâyetine sebeb olarak kocasının
onu dövmesi gösterilirken, Buhârî'nin rivayetinde geçen "Ey Allahm Rasûlu,
Sabit b. Kays'ın ne dinine ne de huyuna bir diyeceğim var. Fakat müslümanlıkta
küfrân-i nimetten (veya küfür derecesinde bir hata işlemekten)
çekmiyorum"[Buhari, talak; Nesaî, talak; îbn Mace, talak] cümlesi Hz.
Habibe'nin kocasını, kendisini dövdüğünden değil de başka bir sebepten dolayı
şikâyet ettiği anlaşılmaktadır. Fakat bu durum iki hadis arasında bir çelişki
olduğunu göstermez. Çünkü Hz. Habibe'nin kocasını Rasül-i Ekrem'e şikâyeti
müteaddit defalar vuku bulmuştur. Zira kocası çok çirkin ve kısa boylu bir
adamdı. Bu yüzden Hz. Habîbe ondan ayrılmak istiyordu. Buhârî'nin rivayetinde
anlatılan şikâyet sebebi Hz. Habibe'nin kocasının çirkin ve kısa boylu
oluşudur. Nitekim şu hadis-i şerif de bunu açıkça ifâde etmektedir:
"Habibe bint Sehl, Sabit b. Kays b. Şemmâs'ın nikahı altında idi. Sabit
kısa boylu, çirkin bir adamdı. Habîbe: Ya Rasûlallah! Vallahi eğer Allah
korkusu olmasaydı, kocam Sabit yanıma girdiği zaman yüzüne tükürürdüm, dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) kadına;
"Sabit'in vaktiyle
mehir olarak sana verdiği bostanını kendisine geri verir misin?" diye
sordu kadın:
Evet veririm, dedi.
Bunun üzerine kadın bostanı Sabit'e geri verdi.
Bundan sonra Rasûlullah
(s.a.v.) Sabit ile Habîbe'yi birbirlerinden ayırdı"[İbn Mace, talak]