NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْعَزِيزِ
بْنُ يَحْيَى
حَدَّثَنِي
مُحَمَّدٌ
يَعْنِي
ابْنَ سَلَمَةَ
عَنْ
مُحَمَّدِ
بْنِ
إِسْحَقَ
حَدَّثَنِي
عَبَّاسُ
بْنُ سَهْلٍ
عَنْ أَبِيهِ أَنَّ
النَّبِيَّ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ لِعَاصِمِ
بْنِ عَدِيٍّ
أَمْسِكْ
الْمَرْأَةَ
عِنْدَكَ
حَتَّى
تَلِدَ
Abbâs b. Sehl'in babası Sehl'den
rivayet olunduğuna göre,
Nebi (s.a.v.) Asım b.
Adiyy'e hitaben; "hanımını, doğuruncaya kadar yanında tut."
buyurmuştur.
İzah:
Ahmed b. Hanbel, V,
335. te bu hadis-i şerifi rivayet etmiştir.
Bir önceki hadîs-i
şerifte karısına zîna isnâd ettiği ifâde edilen Uveymir, Hz. Nebi'in emriyle
karısıyla Hân yaptıktan sonra Rasûl-i Ekrem Efendimiz, bu kadını Asım b.
Adiyy'e teslim ederek, "bu kadın çocuğunu dünyaya getirinceye kadar senin
yanında kalsın," buyurmuştur. Rasûl-i ekremin bu kadım Asım'a teslim
etmesinin sebebi Hz. Asım'ın kendi kavminin reisi olmasındandır. Ayrıca söz
konusu kadının Hz. Asım'ın kızı veya kardeşinin kızı olduğu da rivayet olunmuştur.
Rasûl-i Ekrem'in bu
sözünden, Hz. Uveymir'in liân yaptığı ve karısının o esnada hâmile olduğu
anlaşılmaktadır. Nitekim şu hadîs-i şerif de bu gerçeği te'yîd etmektedir:
"Rasûlullah (s.a.v.) Aclanlı kan-koca arasında liân yaptırdı. O sırada
kadın hamileydi."[Nesâî, talâk]
Netice olarak şu hükme
varmak mümkündür: Hâmile bir kadına Hân yapmak caizdir.
Bu hadîs-i şerîf, Ahmed
b. Hanbel'in Müsned'inde şu mânâya gelen kelimelerle rivayet olunmuştur; Nebi
(s.a.v.) Asım b. Adiyy'e; "bu kadını al, doğuruncaya kadar senin yanında
(dursun) eğer, kırmızı tenli bir çocuk dünyaya getirirse babası Uveymir'e
aittir, yok eğer kıvırcık saçlı siyah dilli bir çocuk dünyaya getirirse, İbnu
el-Salınıa'ya aittir" buyurdu. Çocuk dünyaya gelince bir de ne göreyim
başı kuzu derisi gibi kıvırcık kıvırcık saçh sonra yanaklarına baktım Arabistan
kirazı gibi kırmızıydı. Dili ise hurma gibi siyahtı. Bunun üzerine
"Rasûlullah doğru söylemiştir" demekten kendimi
alamadım."[el-Fethu'r-rabbanî, XVII, 31.]