SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SAVM BAHSİ

<< 2467 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ عَنْ مَالِكٍ عَنْ ابْنِ شِهَابٍ عَنْ عُرْوَةَ بْنِ الزُّبَيْرِ عَنْ عَمْرَةَ بِنْتِ عَبْدِ الرَّحْمَنِ عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ كَانَ رَسُولُ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ إِذَا اعْتَكَفَ يُدْنِي إِلَيَّ رَأْسَهُ فَأُرَجِّلُهُ وَكَانَ لَا يَدْخُلُ الْبَيْتَ إِلَّا لِحَاجَةِ الْإِنْسَانِ

 

Aişe (r.a.)’dan; demiştir ki:

 

Rasulullah (s.a.v.) i’tikafta olduğu zaman başını bana doğru uzatır, ben de tarardım.O, eve ancak tabii bir ihtiyacı için girerdi.

 

 

İzah:

Müslim, hayz; Tirmizi, savm; Muvatta, İ’tikaf; Ahmed b. Hanbel, VI, 181.

 

Görüldüğü gibi hadis iki bölümden meydana gelmektedir.Bunlardan ilkinde Aişe (r.anha), Peygamber (s.a.v.)’in i’tikafta iken başını kendisine uzattığını, onun da efendimizin saçlarını taradığını haber vermektedir.

 

İbn Mace’nin  bir rivayetinde Hz.Aişe Rasulullah (s.a.v.) başının uzattığı zaman onu yıkayıp  taradığının ve kendisinin o esnada odasında olduğunu söyler.yine bu rivayette o esnada Hz. Aişe’nin hayızlı olduğu da beyan edilmektedir.

 

Bilindiği gibi Rasulullah (s.a.v.)’ın hanımlarının odaları Mescid-i Nebevi’nin etrafında idi.O odalardan mescide açıklan pencereler vardı.İşte Hz. Peygamber i’tikafta iken, başının Hz. Aişe’nin odasına açılan pencereden uzatmış oda efendimizin başını yıkayarak taramıştır.Yani Hz. Peygamber (s.a.v.) bu iş için mescidden dışarı çıkmamıştır.

 

Hadisin ikinci bölümünde Hz. Peygamber (s.a.v.)’in i’tikafta iken mescidden, sadece beşeri  ihtiyaçları için çıktığı bildirilmekltedir.Zühri beşeri ihtiyaçlardan maksadın, büyük ve küçük abdest bozma olduğunu söyler.

 

Hattabi de bu konuda şöyle der:

 

“Bu hadis İ’tikafta olanın büyük ve küçük abdest bozmanın dışında hiçbir şey için evine giremeyeceğine delildir.Eğer bunlardan başka bir şey için girerse, i’tikafı bozulur.

 

Alimler bu konuda ihtilaf etmişlerdir:

 

Ebu Sevr, i’tikaftaki kişinin ancak zorunlu olan abdesti için çıkabileceğini, İshak b. Rahuye de büyük ve küçük abdest bozmak için çıkabileceğini söylerler.ancak İshak, Vacib olan i’tikafla nafile olanı ayırır ve der ki: “Vacib olan i’tikafa girildiğinde hasta ziyaret edilemez, cenazeye iştirak edilemez.Nafile olanda ise, bu ilk başladığında şarttır” Evzai, i’tikafta herhangi bir şartın olmadığını söyler.Ashabı Rey’e göre i’tikâfta olan kişi camiden ancak cuma namazı, büyük ve küçük abdest boz­mak için çıkabilir. Hasta ziyareti ve cenazede hazır bulunmak için çıkamaz.

 

İmam Mâlik ve Şafiî'ye göre de i'tikâfta olan kişi hasta ziyareti ve cenazeye iştirak için çıkamaz. Bu aynı zamanda Atâ ve Mücâhid'in de görüşüdür. Bir grub ise, i'tikâfta olan kişinin cumaya gidebileceği, hasta ziyaretinde bulunabileceği ve cenazeye iştirak edebileceği görüşündedir. Bu, Hz. Ali'den rivayet edilmiştir. Said b. Cübeyr, Hasen el-Basrî ve en-Nehâî'nin mezhebleri de böyledir."

 

Hattâbî bu sözleri ile i'tikâfta bulunan bir kişinin yapacağı ve yapa­mayacağı işler konusunda âlimlerin görüşlerini hülâsa etmiştir. Ancak biz konuyu biraz daha genişçe ele alıp mezheplerin görüşlerini ayrı ayrı özet­lemek istiyoruz.                      

 

Yukarıda da temas edildiği gibi i'tikâfta bulunan kişinin abdest boz­mak için mescidden çıkabileceği konusunda mezhebler hemfikirdirler. Di­ğer ihtiyaçlar için çıkıp çıkamayacağı konusunda ise, farklı görüşler vardır:

 

Malikîlere göre: i'tikâfta bulunan kişi, bir şey yemek ve içmek için camiden dışarıya çıkamaz. Ama ihtiyaç halinde yiyecek satın almak için çıkabilir. Def-i hacet için çıktığında ihtiyacını giderdikten sonra hiç kim­seyle birlikte duramaz. Durursa itikafı bozulur. İnsanın yeme ve içme açı­sından ihtiyâcı olan şeyleri hazırlamadan i'tikâfa girmesi mekruhtur.

 

Hanbelîler de bu konularda Mâlikilerle aynı görüştedirler.

 

Ayrıca bunlara göre i'tikâfa giren kişi önüne bir kap koyar. Tükrük balgam vs. gibi kendisiden çıkacak şeyleri onun üzerine atar. Ellerini bir tasta yıkayıp suyunu dışarıya döker elini yıkamak için dışarıya çıkamaz, i'tikâfda olan kişinin, cami içinde abdest alması caizdir. Tabi kullandığı ,uyu bir kapta biriktirip dışarıya döker.               

 

"Hanefîlere göre: İ'tikaftaki biri camiden dışarıya ancak şer'î, tabiî ve zarurî bir ihtiyaçtan dolayı çıkabilir.

 

Şâtiîlere göre: i'tikâfta olan kişi yemek için evine girebilir. Camide yemesi de caizdir. Kendisine su verecek birisi bulunduğu takdirde su iç­mek için camiden dışarıya çıkamaz. Su verecek kimse yoksa, çıkmasında mahzur yoktur.

 

Şer'i ihtiyaç: Cuma ve bayram namazlarıdır, i'tikâfda olan kişi nama­za, yetişebileceği kadar bir süre ayarlaması yapıp i'tikâf yerinden çıkar. Cumadan sonra İmam-ı Azama göre dört, sâhibeyn (Ebû Yusuf ve İmam Muhammed)e göre, altı rekat sünnet kılar. Eğer itikafının kalan kısmını cumayı kıldığı camide tamamlarsa bu da caizdir. Ancak tenzihen mekruhtur.

 

Tabiî İhtiyaç: Abdest alma, abdest hazırlığı ve benzerleridir.

 

Zaruri İhtiyaç: i'tikâf yaptığı caminin yıkılması, alacaklısının kendisini zorla çıkarması v.s.

 

l'tikâflının yemesi içmesi ve uyuması caminin içerisinde olur. Eğer bunlardan birisi için çıkarsa i'tikâfı bâtıl olur. Eğer kendisine yeme-içme için lâzım olan şeyleri getirecek kimse bulunmazsa o zaman zaruretten dolayı çıkabilir.                                                  

 

Cami içinde, evlenme ve alışveriş gibi ihtiyacı olan bir akit yapmasın­da mahzur yoktur. Ancak alış-verişte malı camiye sokamaz.

 

l'tikâfta olan kişi hasta ziyareti ve cenaze için de camiden çıkamaz. Ancak i'tikâfı adarken hasta ziyareti ve cenaze için çıkabileceğini şart koş-muşsa bunlar için çıktığı takdirde i'tikâfı bozulmaz.

 

Denizde boğulanı veya yangında kalanı kurtarmak gibi vukuu nâdir olan bir şey için camiden çıkılması i'tikâfı bozar.

 

İ'tikâfta olan kişi özürsüz olarak camiden çıkar da bir müddet dışar-da kalırsa, i'tikâfı bozulur. Bilerek çıkma ile hataen çıkma arasında fark yoktur. İ'tikâfm bozulmasına sebeb olan çıkma müddeti Ebu Yusuf'a gö­re yarım günden biraz fazladır. Bir gürüşe göre ise, rastgele bir andır.

 

Kadın da özürsüz olarak evindeki i'tikâf yerinden çıkarsa itikafı bozulur.

 

Hanefilerin i'tikâfı bozan şeyler konusunda da koydukları bu esaslar vâcib i'tikâflar içindir. Nafile i'tifcâflarda özürlü ya da özürsüz i'tikâf ye­rinden çıkmakla i'tikâf bozulmaz.