NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
نُمَيْرٍ
حَدَّثَنَا
أَبُو خَالِدٍ
الْأَحْمَرُ
عَنْ عَمْرِو
بْنِ قَيْسٍ عَنْ
أَبِي
إِسْحَقَ
عَنْ صِلَةَ
قَالَ كُنَّا
عِنْدَ
عَمَّارٍ فِي
الْيَوْمِ
الَّذِي
يُشَكُّ
فِيهِ
فَأَتَى
بِشَاةٍ
فَتَنَحَّى
بَعْضُ
الْقَوْمِ
فَقَالَ
عَمَّارٌ مَنْ
صَامَ هَذَا الْيَوْمَ
فَقَدْ عَصَى
أَبَا
الْقَاسِمِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
Sıla (b. Züfer el-Absîs)'den;
demiştir ki: (Oruç tutulup tutulmayacağında) şüphe edilen günde biz Ammar
(r.a.)'ırı yanında idik. (Kızartılmış) bir kuzu getirildi, bazı insanlar yemek
istemediler. Bunun üzerine Ammâr:
"Kim bu günde oruç
tutarsa, şüphesiz Ebu'l-Kâsım (Rasûlullah) (s.a.v.)'e isyan (muhalefet)
etmiştir," dedi.
İzah:
Tirmizî, savm; Nesâî,
siyam; İbn Mâce, siyam
Şek günü: Şabanın yirmi
dokuzuncu gününü takib eden gündür. O günün Şaban'ın otuzuncu günü olması muhtemel
olduğu gibi, Ramazanın biri olması da muhtemeldir. Bugünün şek günü olması,
havanın bulutlu olması ile kayıtlı değildir. Çünkü hilalin, bir memlekette
görülemediği halde başka bir memlekette görülmesi mümkündür. Bu, ihtilaf-ı
metali'a itibar etmeyen Hanefilere göredir. İhtilaf-ı metalia itibar edenlere
göre, o gün insanlar hilalin göründüğü mevzuu bahs ederler. Fakat bu sabit
olmazsa veya fışkından ya da başka bir sebepten dolayı şahitliği kabul
edilmeyen birisi tarafından hilalin görüldüğü iddia edilirse, o güne de şek
günü denilir.
Ammar'dan gelen
rivayette, şek günü denilmemiş "kendisinde şüphe edilen günde1' tabiri
kullanılmıştır. Buna sebep, şüphe ne kadar az olursa olsun, o günde oruç
tutmanın menedildiğine işaret etmektir.
Rivayetten
anlaşıldığına göre, Ramazandan olup olmadığında şüphe edilen günde Ammâr b.
Yâsir'in huzuruna kızartılmış bir kuzu getirilmiş, Ammar ondan yemeye
başlamıştır. Fakat oradaki bazı şahıslar oruçlu olduklarını ileri sürerek
sofradan uzaklaşmışlar. Bunun üzerine Hz. Ammâr o günde oruç tutmanın Hz.
Peygambere isyan etmek, demek olduğunu haber vermiştir. Tercemede de işaret
edildiği gibi Hz. Peygambere isyandan maksat, ona muhalefet etmektir.
Ammâr'a getirilen
kuzunun kızartılmış olduğu Tirmizî, Nesaî ve Dârimî'nin rivayetlerinde açıkça
şu ifade ile belirtilmiştir: "Kızartılmış bir kuzu getirildi. Ammâr,
"yeyiniz" dedi. Bunun üzerine birisi uzaklaşıp ben oruçluyum
dedi."
Üzerinde durduğumuz
eser, şek günü oruç tutmanın yasak olduğuna işaret etmektedir. Aynı mânâyı
ifade eden başka hadisler de vardır. Dârekutnî ve Bezzâr'ın Ebû, Hüreyre'den
rivayet ettikleri bir hadis şöyledir: "Rasûlullah (s.a.v.) altı orucu
nehyetti: Bunlar; Ramazan'dan olup olmadığında şüphe edilen gün, Ramazan
bayramı günü, Kurban bayramı günü ve Teşrik günleridir."
Ramazanı bir-iki gün
önceden karşılamayı nehyeden hadisler de bu kabildendir.
Dâvud-ı Zahirî, bu
eserin Zahirini alarak her halükârda şek günü oruç tutmanın haram olduğu
hükmüne varmıştır. Bir sahâbinin böyle konularda kendi görüşünü beyân
edemeyeceği için eser, merfü hadis hükmünde kabul edilmiştir.
Haneklerle tmam Malik,
İshak, Evzaî ve el-Leys b. Sa'd'e göre, şek günü Ramazan niyetiyle oruç tutmak
tahrimen mekruhtur. Bir başka vacibe niyet edilerek tutulan oruç da mekruhtur,
fakat bundaki kerahet öncekilerden daha azdır. Nafile olarak oruç tutmak veya
ayın sonunda üç gün tutmak ise, mekruh değildir. Bunlar, "Ramazandan olup
olmadığında şüphe edilen günde oruç tutmak mekruhtur, tutarlarsa,
müstesna" hadisini delil alırlar. Bu konudaki orucu nehyeden hadislerin
ramazan orucuyla ilgili olduğunu 2328 numarada geçen tmran b. Husayn hadisi ve
benzerlerinin ise nafile oruca hamledileceğim söylemişlerdir.
Şâfiîlere göre şek günü
Ramazan niyetiyle veya mutadı olan bir oruca rastlamazsa nafile olarak tutulan
oruçlar sahih değildir. Ramazandan başka bir vacibe niyetle veya mutadına
tesadüf ettiği için nafile olarak oruç tutmakta ise beis yoktur. İbn Münzir bu
görüşü, Hz. Ömer, Hz. Ali, Huzeyfe, Enes, Ebu Hüreyre, tbnu'l Müseyyeb, Şa'bî,
en-Nehaî ve İbn Cüreyc'den de nakletmiştir. Daha önce de geçtiği gibi, İbn Ömer
havanın kapalı olması halinde şek günü oruç tutmanın vâcib olduğunu söyler.
Bu konuda Ahmed b.
Hanbel'den üç görüş nakledilmiştir. Bunlardan biri, İbn Ömer'in, biri imam Şafiî'nin
görüşüne uygun düşmektedir. Üçüncü görüşüne göre halk, halifeye tâbidir. Halife
oruç tutarsa halkda tutar, tutmassa onlar da tutmaz. Hasen el-Basrî, îbn Şirin
ve Şa'bî'de bu görüştedirler.
Hz. Aişeye halası Esma
şek gününde oruç tutarlardı. Hz. Aişe; "Şabandan birgün oruç tutmam,
Ramazandan bir gün oruç yememden daha hayırlıdır" derdi.