NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
مَحْمُودُ
بْنُ خَالِدٍ
وَعَبْدُ
اللَّهِ بْنُ
عَبْدِ
الرَّحْمَنِ
السَّمْرَقَنْدِيُّ
وَأَنَا
لِحَدِيثِهِ
أَتْقَنُ
قَالَا
حَدَّثَنَا
مَرْوَانُ
هُوَ ابْنُ مُحَمَّدٍ
عَنْ عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
وَهْبٍ عَنْ
يَحْيَى بْنِ
عَبْدِ
اللَّهِ بْنِ
سَالِمٍ عَنْ
أَبِي بَكْرِ
بْنِ نَافِعٍ
عَنْ أَبِيهِ
عَنْ ابْنِ
عُمَرَ قَالَ
تَرَاءَى النَّاسُ
الْهِلَالَ
فَأَخْبَرْتُ
رَسُولَ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
أَنِّي رَأَيْتُهُ
فَصَامَهُ
وَأَمَرَ
النَّاسَ بِصِيَامِهِ
İbn Ömer (r.a.)'den;
demiştir ki:
İnsanlar hilâl'i
araştırdılar. Ben, o'nu gördüğümü Rasûlullah (s.a.v.)'e haber verince, o da
oruç tuttu ve halk'a oruç tutmalarını emretti.
İzah:
Beyhakî,
es-Sünenü'l-kübrâ, IV, 212; Hakim, el-Müstedrek, I, 423.
Bu babın diğer
hadîsleri gibi, bu hadîs-i şerîf de, bir
kimsenin şehâdeti ile Ramazanın girdiğine hükmedilebileceğine delâlet
etmektedir. Ulemânın çoğu bu görüşte olmakla beraber aralarında bazı farklar da
mevcuttur.
Mâlikîlere göre, hem
ramazan hem de şevval hilâli ancak iki âdil şahidin veya beş kişiden az
olmamak şartı ile geniş bir kitlenin şahitlikleri ile sabit olur. Ancak şunu da
ifâde edelim ki, bu hilâl konusunda itinalı davrananlar için, ama aynı itinâyı
göstermeyenler hakkında bir âdil kişinin şahitliği ile hilâl sabit olur.
En az iki âdil şahidin
gerekliliği konusunda, Atâ, Ömer b. Abdülaziz, Evzâî, Leys ve İshâk b. Râhûye
de Mâlîkîlerle aynı görüştedir.
Süfyân es-Sevrî'ye göre;
mutlak olarak iki şahidin şehâdeti kafidir, erkek ve kadın olmaları fark etmez.
İmâm Şafiî ve Ahmed b.
Han bel'e göre havanın durumu nasıl olursa olsun, âdil bir kişinin şâhidliği
ile ramazan hilâli sabit olur. Şafiî mezhebindeki mu'temed görüşe göre,
şahidin hür ve erkek olması şarttır. Şevval hilâli için ise, iki âdil kişinin
şâhidliği gerekir.
Hanefîlerin hilâllerin
sübûtu konusundaki görüşleri bundan önceki bâb-da şevval hilâlinin sübûtunu
incelerken beyân edilmişti. Ancak asıl konu olduğu için ramazan hilâlinin
sübûtunu bir kere daha burada gözden geçirmek istiyoruz.
Havada hilâlin kolayca
görülmesini engelleyen bir manî var ise, âdil bir müslümanın şâhidliği ile
ramazan hilâlinin sübûtuna hükmedilir. Bu, dînî bir mesele olduğu için kadın ve
kölenin şâhidliği de yeterlidir. Hava açık ve hilâlin görülmesine tabiî bir
mâni yok ise, doğruluklarına inanılan bir topluluğun hilâli görmeleri gerekir.
Zira daha az insanın görmelerinde yanılmaları mümkündür. Bu cemaatın sayısını
tâyin*en meşhur görüşe göre, idareciye aittir. İmâm-ı Azam'dan bu durumlarda
iki kişinin şâhidliği ile iktifa edebileceği görüşü de nakledilmiştir.
Balını'r-râik sahibi; "Ben ulemâdan bu görüşü tercîh eden birini
bilmiyorum. Ancak zamanımızda bununla amel etmek gerekir. Çünkü insanlar hilâli
araştırmada tembellik göstermektedirler" demektedir.