SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SAVM BAHSİ

<< 2363 >>

NUMARALI HADİS-İ ŞERİF:

 

حَدَّثَنَا عَبْدُ اللَّهِ بْنُ مَسْلَمَةَ الْقَعْنَبِيُّ عَنْ مَالِكٍ عَنْ أَبِي الزِّنَادِ عَنْ الْأَعْرَجِ عَنْ أَبِي هُرَيْرَةَ أَنَّ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ قَالَ الصِّيَامُ جُنَّةٌ إِذَا كَانَ أَحَدُكُمْ صَائِمًا فَلَا يَرْفُثْ وَلَا يَجْهَلْ فَإِنْ امْرُؤٌ قَاتَلَهُ أَوْ شَاتَمَهُ فَلْيَقُلْ إِنِّي صَائِمٌ إِنِّي صَائِمٌ

 

Ebu Hureyre (r.a.)’dan, 

 

Rasulullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu rivayet edilmiştir:

 

“Oruç koruyucudur.Biriniz oruçlu olduğu zaman çirkin söz söylemesin, cahillik yapmasın. Eğer birisi ona çatar veya küfrederse, “ben oruçluyum, ben oruçluyum” desin.

 

 

İzah:

Buhârî, savm; Müslim, sıyâm; Nesâî, sıyâm; İbn Mâce, sıyâm; Mu-vatta; sıyâm; Ahmed b. Hanbel, II, 245, 257, 273.

 

Hadîsin ilk cümlesi olan "oruç koruyucudur" sözü bâ-zı nüshalarda mevcut değildir. Oruçluyu her türlü kö­tülüklerden koruyucudur manasındadır.

 

"Çirkin söz söylemesin" diye terceme ettiğimiz "La yerfüs" sözü "cinsî temas veya ona sebep olan davranışlarda bulunmasın" manalarına da kullanılır.

 

"Cahillik yapmasın" sözünden maksat da, câhillerin yaptığı kötülük­leri yapmasın, çirkin söz, alay, gıybet, lüzumsuz söz gibi davranışlardan uzak kalsın, demektir.

 

Said b. Mansûr'un Süheyl b. Ebû Salih kanalıyla yaptığı rivayette, "Cahillik yapmasın," sökünün yerinde “mücâdele etmesin" ifâdesi yer almıştır. Tirmizî'de de, "Bir cahil birinize oruçlu iken cahillik yaparsa" şeklinde vârid olmuştur.

 

Buraya kadar yazılanlardan bu kötülüklerin, oruçlular için yasak, oruç­lu olmayanlar için mübâh olduğuna dâir bir anlayış elbette çıkartılamaz. Maksat, oruçluların bu konularda başkalarına nisbetle daha dikkatli ol­malarıdır.

 

Hadisin devamında, Hz. Peygamber; "Birisi onunla kavga etmek is­ter veya küfrederse, "ben oruçluyum," "ben oruçluyum" desin," buyur­maktadır. Bu bölüm Nesâî'de; "Birisi ona cahillik ederse, ona sövme­sin,"; İbn-i Huzeyme'de, "Birisi sana söverse, ben oruçluyum de. Eğer ayakta isen otur."; Buhârî'de ise, "Bir insan ona küfrederse, onunla ko­nuşmasın," şekillerinde vârid olmuştur.

 

Oruçlunun kendisine sataşana karşı iki defa "Ben oruçluyum, ben oruçluyum" demesi, kötülüklerden sakındırmayı te'kîd içindir. Bâzı nüs­halarda bu söz, bir defa yer almıştır. Bu sözü oruçlunun kendi kendisine mi yoksa karşısındakine mi söyleyeceği konusunda alimler farklı görüştedirler.

 

Rafi birçok alimden, bu sözün oruçlular tarafından kendi kendisine söyleneceğini, aksi takdirde riya olacağı görüşünü nakletmiştir.

 

İçlerinde Nevevi’nin  de bulunduğu bazı alimler ise, “ben oruçluyum” sözünün, oruçluya sataşana hitaben söylenebileceği görüşünü tercih etmişlerdir.Bu söz, mütecavize orucunun sevabını eksiltecek davranışlara sebep olacağından dolayı gireceği günahı hatırlatma ve onu davranışından men’etmedir.

 

Nwevevi; Mühezzeb Şerhinde “Bunların her ikisi de güzeldir, fakat karşısındakine söylemesi daha kuvvetlidir.Ama ikisini de beraber yaparsa daha güzel olur.” demektedir.

 

İbnü’l-Arabi’nin de dahil olduğu bir grup alim ise, riyanın sadece nafile oruçlar için söz konusu olduğunu göz önüne alarak; “Ramazanda ise oruçlu bu sözü karşısındakine açıktan, nafile ise, oruçlu bu sözü kendi kendisine söyler.” demişlerdir.

 

Bu son görüş hepsinden daha kabule şayan görünmektedir.

 

Bundan önceki hadisin şerhinin sonunda da temas edildiği gibi, bu hadîste de gıybet sözü geçmemektedir. Fakat oruçlunun çirkin söz söyle­mesinden men' edilmesi, aynı zamanda gıybet etmekten de men' edilmesi­dir. Çünkü bir müslümanın hoşlanmayacağı bir sözü onun gıyabında ko­nuşmak olan gıybetten daha çirkin bir söz olmaz. Bu bakımdan, bâb baş­lığı ile hadîsler arasında bir münasebetsizlik bulunduğu iddia edilemez.

 

Gıybet, yalan ve söz taşımanın orucu bozup bozmayacağında ihtilâf vardır.

 

İçlerinde dört mezhep imamının da bulunduğu cumhura göre, bunlar orucu bozmaz, fakat sevabının eksilmesine sebep olur.

 

lbn Rüşd'ün Bidâyetü'l-Müctehîd adındaki eserinde belirttiğine göre; Zahirîlerde gıybet orucu bozar.

 

Sevrî'den de, gıybetin orucu bozduğu görüşü nakledilmiştir.

 

Mücâhid; "İki haslet var ki, kim onlardan korunursa, orucu sağlam olur. Bunlar gıybet ve yalandır" der.

 

Gazâlî, Ihyâ'u Ulumi’-dîn adındaki eserinde; Mücâhîd'in; "İki haslet var ki, onlar orucu bozarlar: Bunlar; gıybet ve yalandır" dediğini nakleder.

 

İbrahim, A'meş, Ubeyde b. Selmân ve Evzâî'nin de gıybetin ve yala­nın orucu bozduğu görüşünde oldukları rivayet edilir. Evzâî, Bunlarla oruç bozulup, sadece kaza icâb ettiğini söyler.

 

Bu görüşte olanlar, bundan evvelki hadîs ile, Nesâî, İbn Mâce ve Hâkim'in Ebû Hureyre'den rivayete ettiği şu hadîse dayanırlar; "Nice oruçlu var ki onun orucundan açlıktan başka birşey yoktur. Nice, gece kalkıp namaz kılan var ki onun namazından da uykusuz kalmasından başka bir­şey yoktur."

 

Cumhur bu hadîsleri; orucun sağlıklı olmasının gereği olarak görmüş­ler, bunlarla orucun bozulmayacağını söylemişlerdir. Hattâ, Hanefî mez­hebinde; Oruçlu olan birisi, gıybet eder ve gıybeti sebebiyle orucunun bo­zulduğunu zannederek, yer-içerse kendisine keffâret icâb eder.

 

Hidâye'de, gıybetin orucu bozmasının kıyâsa karşı olduğu, bu konu­daki hadîsin de te'vîl edildiğinde icmâ* olduğu söylenmektedir.